Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, Bu hafta sizler ile başka bir konuya ait bilgileri paylaşmak istiyordum. Ancak son günlerde asker ocağımızda toplu olarak zehirlenmelere yol açan besin zehirlenmeleri gündeme oturunca ben de güncel olması nedeni ile, sizler ile besin zehirlenmelerine dair önemli bulduğum bazı bilgileri paylaşmak istedim. Şöyle ki; Bazen hepimizde, zaman zaman sindirim sistemimizle ilgili olan, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, kramp gibi birçok hastalığın belirtisi olabilecek şikayetler ortaya çıkabilmektedir. Şayet bu yakınmalar, son 3 gün içinde bir mikroorganizma ya da bunun toksini bulaşmış bir besinin yenmesi sonucu ortaya çıkmış ise, bu tablo besin zehirlenmesi olarak değerlendirilmektedir. Besin zehirlenmeleri belirli bir alanda birçok kişiyi etkileyebilir hatta salgınlar halinde de görülmektedir. Bazı durumlarda ise tek bir kişinin yediği besin sonucu zehirlenme de meydana gelebilir. Dünyada oldukça sık karşılaşılan ve önemli bir sorundur. Hastalığın şiddeti zehirlenmeye neden olan mikroorganizmanın cinsine göre değişmektedir, Ancak genellikle hafif seyreden bir hastalık olarak değerlendirilmesine rağmen, yine de küçümsenmemesi gerekir. Şayet besin zehirlenmesi bebeklerde ya da yaşlılarda ortaya çıkıyorsa daha ciddi seyreder ve ölümlere yol açabilir. Nedeni ise, bu kişilerin vücutlarındaki sıvı miktarı yetişkin bir bireye göre daha az olması ile ilgilidir. Besin zehirlenmesi yapan mikroorganizmalar, genellikle bakterilerdir. Bu bakteriler en iyi oda ısısında çoğalırlar ve yaşamlarını devam ettirirler. Bu yüzden yiyecekler hazırlanırken bunların yüksek derecede ve homojen bir şekilde pişirilmesi gerekmektedir. Bu bakteriler yüksek sıcaklarda ölebileceği gibi düşük sıcaklıklarda da çoğalmalarını gerçekleştiremezler ve besin zehirlenmesine neden olmazlar. Bu nedenle +4 derece’nin altındaki sıcaklıklarda belirli süre besinleri saklayarak ve gerekirse derin dondurucu kullanılarak (-18 derece) daha uzun süre bakteri üremesi engellenmiş olur. Bu şekilde besinler saklanır, ancak kesinlikle son kullanma tarihinden önce tüketilmesi gerekmektedir. Ayrıca asitli gıdalar ya da ortamlar, nem miktarının düşük olması, bakterilerin üremesini belirli süre engeller. Bu yüzden çay, kahve, pastorize süt, yoğurt, iyi pişirilmiş yiyecekler tüketilmesi oldukça güvenilir besinler olarak bilinir. Besin zehirlenmeleri içinde en sık görüleni stafilokok bakterilerinin neden olduğu zehirlenmelerdir. Et, yumurte süt ve süt ürünleri ve salatalarda ortaya çıkmaktadır. Besinler alındıktan 2-3 saat sonra belirtiler meydana gelir. Ortaya çıktıktan hemen sonra ( vomitus ) kusma görülür. Vücut zehiri çabuk bir şekilde atmaya çalışır. Ağır seyreden bir zehirlenme türü değildir. Bir kaç gün içinde hasta normale döner. Hastaların az bir bölümünde ise ( diyare) ishal görülür. Bir başka besin zehirlenmesi ise shigella bakterilerinin yol açtığı, yine et, süt, salata gibi besinlerin tüketilmesi ile ortaya çıkan zehirlenmelerdir. Ortaya çıkma süresi yaklaşık bir-iki gündür. Bulantı, kusma, ateş, kramp şeklinde karın ağrılarının yanında ishalde kan görülür. Hastalığın geçmesi, zehirlenme görüldükten birkaç günü müteakip, bir-iki haftaya kadar devam edebilir. Salmonella bakterisinin yol açtığı zehirlenme de bunun gibi belirtiler ile ortaya çıkar. 3-4 gün içinde geçer. En ciddi ve ölümcül olan besin zehirlenmesi ise clostridiumbotilinum bakterisinin yol açtığı zehirlenmelerdir. Bakteriler içinde en öldürücü ve etkili toksine (botilinum toksini) sahip bakteridir. Hatta bu zehirin bir kaç kilogramı ile dünyadaki bütün insanların ölebileceği toksine sahip olduğu bildirilmektedir. Oksijensiz(aneorobik) ortamlarda kolay üreyebildiği için konservelerde en çok görülen bakterilerden biri olarak bilinir. O nedenledir ki, konserve alırken, konservenin bombe(şişkin) olmaması çok önemlidir. Bunun dışında et, meyve, sebze gibi bir çok besinde de bulunabilir. Etkisi 2-3 güne kadar ortaya çıkar. Solunumu engelleyebilir, sinir sisteminde (paralizi) felç yaparak ölüme neden olabilmektedir. Pirinçte görülen besin zehirlenmesi ise bacilluscereus bakterisinin yol açtığı zehirlenmedir. Stafilokok zehirlenmesi gibi kusma ile ortaya çıkar. Mantar zehirlenmelerinde ise ( kültür mantarı değil ) mantara ait toksin çok güçlü olup, ölümcül etkiye sahiptir. Patatesin yeşil filizleri de zehirlenmelere yol açabilmektedir. Deli bal da fazla tüketildiğinde toksik etki göstermektedir. Ancak, vücuda alınan zehirler her kişide aynı etkiyi göstermez. Bazı kişilerinimmun(bağışıklık) sistemi, vücut direnci güçlü olabilir. Bu durumda zehirin etkisi de farklı olmaktadır. Bazı durumlarda da risk faktörleri önem kazanmaktadır. Şöyle ki; midenin asidinin azalması, bakterilerin üremesini kolaylaştıracağından risk faktörlerinin başında gelmektedir. Ayrıca şunu bilmemiz gerekir ki: tüm bakteriler vücuda zararlı değildir. (saprofit bakteriler). Bu bakteriler bağırsak florasını oluşturan ve vücut için önemli olan bakterilerdir. Ayrıca, yoğurtta, turşu yapımında, sirkede bu yararlı bakteriler görev almaktadır. Gereksiz yere antibiyotik kullanımı bu bakterileri de yok edeceğinden, doktor tavsiyesi dışında antibiyotik kullanılması tehlikelidir. Mide asidini azaltan ilaçları kullanırken de gereksiz yere almamaya özen gösterilmelidir. Bir toplulukta aynı besini yediği halde, oradaki herkesin zehirlenmemesinin nedeni de böyle izah etmek mümkündür. Şayet semptomlar(belirtiler) 2 günden fazla ishal sürüyorsa, süren ishal varsa, bir günde 4-5 kez ( defekasyon ) dışkılama varsa, hatta gaitada(dışkıda) kan varsa, kişinin ateşi yüksekse, karın ağrısı söz konusuysa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Doktora başvurduktan sonra alınan örneklerle laboratuvarda bakterinin saptanması, hastanın doktora bildirdiği şikayetleri besin zehirlenmesi tanısı konmasını sağlar. Laboratuvara gönderilen örneklerden birisi de hastanın yediği besin ile ilgilidir. Besin zehirlenmesinin tedavisindeki temel amaç; kaybedilen sıvıyı ve mineralleri yerine koymak ve zehirlenmeye neden olan bakteriyi yok etmektir. Bunun için zehirlenmeye neden olan bakteri saptandıktan sonra uygun antibiyotik tedavisi uygulanır. Ancak, bütün besin zehirlenmelerinde antibiyotik gerekli olmadığının bilincinde olmamız gerekir. İshali engellemek için ilaç verilmesi pek uygun değildir. Çünkü bağırsakta bakteri beklerse çoğalma eğilimi göstermektedir. Bu nedenle, bir an önce dışkı yoluyla bakterinin atılması gerekmektedir. Bu önemli hastalıktan nasıl korunabiliriz sorusuna ise, verilecek yegane cevap ise; yiyeceklerimizi almamızdan itibaren, saklama, hazırlama, pişirme ve sunma aşamalarında her zaman hijyene ve bilimsel kurallara riayet etmek, küçük gibi görünen uyarılara kulak asmakla mümkündür, tarzında olacaktır.

Sağlıklı, mutlu nice güzel günler diliyor, saygılar sunuyorum.