Yurt dışında kendi tarzında idol olmuş birçok brass grubunun arasında ülkemizi temsil etmeye hak kazanmış ilk Türk grubu GOLDEN HORN BRASS’ın değerli müzisyenleri ile bakır nefesli bir yolculuğa çıktık

Golden Horn Brass (GHB) ne zaman ve kimler tarafından kuruldu?

2004 yılının Temmuz ayında kuruldu ve bu sene 14. sanat yılını kutluyor. İstanbul ve Ankara’da yaşayan profesyonel olarak konservatuvar müzik eğitimi almış ve yaşamlarını klasik müzik sanatçısı olarak halen Bilkent Senfoni orkestrası ve Mimar Sinan Devlet konservatuvarında hocalık yaparak devam etmekte olan 5 müzisyenden oluşmaktadır.

Özel orkestralar kapanmaya ve sponsorlar desteklerini çekmeye başladığı bir dönemdi. Bizden önce denenmiş ancak yürütülememiş gruplar vardı. Çok yakın arkadaşlarıma götürdüğüm teklifle başladı. Hepsi gönüllü olarak kabul ettiler ve bu şekilde başladık.

Repertuvarınızı nasıl oluşturdunuz?

Önce elimizdeki notaları okuduk. Aralarında en bize yakın hissedip eğlendiğimiz parçaları seçtik. Sonra internetten ve yurtdışında yaşayan ve yurtiçindeki besteci arkadaşlarımıza verdiğimiz yeni nota siparişleriyle repertuvarı genişlettik. You tube ve aldığımız cd’lerden doğru aranjeyi bulabilmek adına çok fazla müzik dinledik.

Enstrümanlarınızdan bahseder misiniz? Hep beşli mi çalıyorsunuz? Başka enstrümanların da katıldığı oluyor mu?

Grup toplamda 5 kişiden oluşuyor. 

Ancak bazı özel konseptli konserlerde vurmalı sazlar da eklediğimiz oldu. Bunun yanında 2 arkadaşımız bazı özel konserlerde bize dansları ile eşlik ediyor. Hatta yeni konserlerimizde gruba ses yani vokal ekliyoruz. Grupta 2 trompet, korno, tuba ve trombon var. Hepsi hayvan boynuzdan türemiş ve modernize olmuş halleriyle bakır nefesli enstrümanlar.

Müziğiniz coşkulu ve yüksek volümlü bir müzik. Nerelerde konserler veriyorsunuz?

Müziğimiz dediğiniz gibi coşkulu ve yüksek volümlü ancak bu dinleyeni yoracak şiddette değil. Konserlerimiz genelde kültür merkezlerinde ve büyük konser salonlarında oluyor. Ancak diğer enstrümanlara göre farkımız ve avantajlı bir durumumuz var. Hiç bir ses tesisatına ihtiyacımız olmadan da açık havada da konser verebiliyoruz. Büyük ulusal ve uluslararası festivallerde de yer aldık. Sadece konserlerimizle kalmayıp, bunun dışında Kongre açılışlarında, ödül törenlerinde, büyük organizasyonların özel etkinliklerinde de yer aldık.

Grup üyesi müzisyenlerin İstanbul’u beş duyularıyla  tanımlamalarını istesem?

Begum Azimzade: mistik,Kapalıçarşı, Boğaz, Pier Loti’

Renato Lupu: Ezan,vapur sesi, boza, yağmur, Boğaz, Balık ekmek kokusu, Haliç (Golden Horn) trafik

Emre berbergil: Deniz kokusu,vapur sesi, tarih ve plazaların görüntüsü, simit, toplu taşıma araçları

Julian Lupu: Ttrafik,kozmopolit ortamlar,tarihi camiler, festivallerin merkezi

Sinan Sirin: harika yemekler, boğaz görüntüsü, sıcak insanlar, rakı, meyveler

İstanbul için bir hayal projeniz var mı?

Aya İrini içinde tüm etnik müziklerin bizim enstrümanlarımızda birleştiği bir konser hayal ediyorum.

Benim yerimde olsanız kendinize ne sorardınız?

Bu kadar çabalıyorsunuz konser peşinde koşuyorsunuz hak ettiğiniz yerde olduğunuza inanıyor musunuz?

Peki, hak ettiğiniz yerde olduğunuza inanıyor musunuz?

Daha iyi yerde olabilirdik eğer sponsor desteğimiz olsaydı. Hayalimizdeki projeleri daha kolay hayata geçirebilirdik. Bir markanın bize destek vermesi iki tarafı da yüceltir diye düşünüyorum…

Yılın Oda Müziği topluluğu kategorisinde aldığınız ödül üzerine ne söylemek istersiniz?

Andante dergisinin bu yıl beşincisini düzenlediği Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde 2014 yılında Yılın Oda Müziği Topluluğu kategorisinde, klasik müzik dünyamızın 100 önemli kişisinin verdiği oylar sonucunda birincilik ödülüne layık görülmüştür. (2017 Bükres/Milli tiyatro 2017 Moldova National Philarmonie, Saurland Brass week 2016/Berlin-Konzerthaus 2015/ Avusturya Schagerl Brass Festivali 2014-/14.İtalian Brass Week 2013)

İlginç konser anılarınızdan bahseder misiniz?

İki ilginç anımız var. Biri Uluslararası Mersin kültür ve sanat festivalinde konser günümüzde konser sırasında Mersin İdman Yurdu Birinci lige çıkmıştı. Konser bitiminde hepimize logolu atkıları takıp kutlama yapıldı. Diğeri de Kaş Festivalinde konser bitiminde Kaymakama mikrofon uzattılar. Konuşması bizi çok şaşırttı ve gülümsetti. “Bir gece önceki konserde çok uyumuştuk bu gece de öyle olacağını düşünmüştük ancak çok beğendim ve eğlendim. Seneye tekrar bekliyoruz.” Demişti.

İlk konseriniz neredeydi? Önümüzdeki günlerin programı nedir?

İlk konserimiz İtalyan Kültür merkezindeydi. İlk şehir dışı konserimiz de Afyon’du. Ülkemizin brass denilince akla gelen oda müziği topluluğu Golden Horn Brass’ın 2017–2018 sezonu programı açıklandı. Geride bıraktığı 14 yılda sürekli zenginleşen programlarında klasik müzik repertuvarının yanı sıra caz ve Türkülerin çok sesli düzenlemeleri de yer alıyor.

Golden Horn Brass’ın (GHB) 2017–2018 sezonu, her yıl olduğu gibi yenilikleri, solistleri ve zengin programıyla İstanbul’un ve Türkiye’nin müzik dünyasına taze bir nefes vermeye devam ediyor. Kurucusu ve Korno üyesi Begüm Gökmen’in yönetiminde repertuvarına yeni yapıtlar kazandırmayı sürdüren GHB, 2017–2018 sezonunda yurt içi konserlerin yanı sıra yurt dışında da programlarına devam etmekte ve kendilerini tanıtmayı sürdürmektedirler. Sevilen oda müziği topluluğumuz GOLDEN HORN BRASSın yakın tarihli konserimiz 13 Aralık 2017 Yel değirmeni Kültür Merkezi Kadıkoy’de gerçekleşti.   21 Şubat 2017 tarihinde ise Bisanthe Oda müziği festivali Tekirdağ’da olacağız. 

Dünyanın neresinde ve kimlerle birlikte çalmak isterdiniz?

German Brass,Mnozil brass,Canadian Brass,Mnozil Brass, Venzuella Brass gibi bizim alanımızda ünlü gruplarla ses getirecek bir projede yer almak ve konser vermek isterdim. Yer önemli değil ama Aya İrini, Carnegie Hall ya da Berlin Filarmoni salonunda, Londra’da Royal Hall de Konser vermek isterdim.

Sevgili Golden Horn Brass,

Tek nefes olarak bu uzun yolculuğunuzda başarınız daim olsun. Hayallerinizin gerçekleşeceği günlerin yakın olması dileğiyle…