Özden Aşar Coşar

@benim_gozumlegezelim

Benim Bosna Hersek maceram yıllar önceye dayanıyor, kızım 1,5 yaşındayken yeni annelik olayını çok kabullenemeyip kuçük çaplı bir bunalım anımda karşıma bir ilan çıkmıştı ve o ilanda bir Bosna turu vardı. İstanbul değil, İzmir değil, Bosna turu, bende evdekilere bunu nasıl kabul ettiririmi düşünüp durmuş ama bir gün ben Bosna’ya gidiyorum deyip yollara düşmüştüm. Onlar da estirdiğim yeni annelik teröründen ne kadar sıkıldılarsa hiç hayır dememişlerdi.

Bosna Herseği çok ama çok sevmiştim. Şimdi bu gezimizde de Bosna Hersek sınırına geçince durmadan eşime burdan bahsetmem bundan kaynaklıydı galiba. Sanki kendi memleketime gelmiş ve sanki bir özlem gideriyor gibiydim...
Bosna’da şu var, bu var, kuzu çevirme var ohh falan filan, tabii en ilgi çekenlerden biri kuzu çevirme kısmı olabilir.
Neyse efendim, geldik Bosna Herseğe önce Blagay (blagaj) tekkesine gittik
Blagaj Tekkesi ("Blagay" okunur), Bosna-Hersek'in Mostar bölgesinde Blagaj şehir merkezi yakınında Buna Nehri kaynağında kurulmuş tekke. Misafirhane ve türbe etraftaki doğa ile iç içe geçirilmiş, tepelerle bir olmuştur. Misafirhane 1664'ten önce inşa edilip 1851'de yenilenmiştir. Bina birkaç kez daha restoreden geçmiştir. Tekke inşaatına en geç 1520 yılında Hersek'teki Osmanlı hakimiyetinden az sonra başlanmıştır. (vikipedia)
Tekke o kadar güzel bir yerde ki manzarası ve orda ki ayranıyla daha önceden de bildiğim için beni yine anılara götürdü o yeşillik huzurla birleşince insan neden burda inzivaya çekildiklerini anlıyor.
Oraya kadar giderseniz bol köpüklü bir ayran içip serinleyin, çünkü çıkış inişi kadar kolay olmayacak.
Ordan Saraybosna’ya geçtik ve tabii orda hem savaşın izleri hemde halkın kültürüne tanık olduk, ben en çok Bakırcılar Çarşısı’nı ve ordaki camiileri, sönmeyen ateşi ve Bosna Kahvesi’ni sevdim.
Dediğim gibi yıllar önce de o ruhu hissetmiştim, şimdi de hissettim tek farkla pahalı hayat şartları.


Hadi biraz şehir hakkında bilgilenelim
Bu bölgedeki ilk yerleşim kalıntıları tarih öncesi döneme kadar uzanmasına rağmen modern şehrin ortaya çıkışı 15. yüzyılda Osmanlıların bu bölgedeki hakimiyetiyle birlikte başlar. Osmanlıların 1463'te bölgeyi ele geçirmesiyle şehirde büyük bayındırlık faaliyetleri başlar ve bunun sonucunda Saraybosna, Türklerin Avrupa'da kurduğu en büyük kent olur ve bu durum bugün de geçerlidir. Saraybosna, tarihi boyunca uluslararası önemi olan birçok olay yaşamıştır: 1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olarak gösterilen Arşidük Franz Ferdinand'ın Gavrilo Princip tarafından suikastı bu kentte gerçekleşti. Bundan 70 yıl sonra 1984 Kış Olimpiyat Oyunları bu kentte yapıldı. Şehir, Bosna Savaşı sırasında dünya modern savaş tarihindeki en uzun kuşatmaya mâruz kalmıştır. Bugün şehir, Bosna-Hersek'in en büyük kültürel ve ekonomik merkezi olarak savaş sonrasında kendini yenilemeye ve toparlamaya çalışmaktadır. (vikipedia)

Küresel ısınma nedeniyle sivrisineklerin popülasyonu artıyor Küresel ısınma nedeniyle sivrisineklerin popülasyonu artıyor

Zaten gezerken tüm ihtişamıyla tarihi o sahneler gözünüzde canlanır Saray Bosna’da gezilecek yerler


Baş Çarşı
Gazi Hüsrev bey tarafından kurulmuş çarşı

Sebil Sebil
18. yüzyılın ortalarında Vali Hacı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış ve hemen çarşının girişinde bulunuyor. En ilginç yönlerinden biri de ahşaptan inşa edilmiş olması. Tasarımı esnasında İstanbul’daki çeşmelerden ilham alınmış; zaten benzerlik oldukça dikkat çekici.
Bi rivayete göre burdan su içen kisi bir daha döner dolaşır buraya tekrar gelirmiş inanıp inanmamak size kalmış ama ben içtim doya doya

İnat ev
Saraybosna'ya 19'uncu yüzyılda hükmeden Avusturya- Macaristan İmparatorluğu yönetimi tarafından kente görkemli idari binalar yapıldı. Sıra belediye binası yapımına geldiğinde kenti ikiye ayıran Miljacka Nehri’nin kıyısı en uygun nokta olarak düşünüldü.
Bu bölgede görkemli bir belediye binası inşa edilmesine karar verildi. Binanın yapılmasının planlandığı noktada bulunan ev, yetkililer tarafından satın alınmak istendi, ancak evin sahibi her teklifi reddederek satmayacağını söyledi.
Evin sahibi, 'Evin yapı malzemeleri taşınarak, nehrin karşısına birebir aynısını yapılması’ şartıyla yerini vereceğini söyledi. Bu şartı kabul eden yönetim, evin yapı malzemelerini nehrin karşısına taşıtarak, büyük titizlikle birebir aynısını inşa ettirdi.Evin yerine de şu an 'Saraybosna'nın hafızası' olarak bilinen Vijecnica Kütüphanesi inşa edildi
Nehrin karşı kıyısına yapılan ev ise 'İnat Evi' anlamına gelen 'İnat Kuca' olarak anılmaya başlandı. Şimdilerde restoran olarak kullanılan evin üstünde 'İnat Kuca', girişinde de hikayesini anlatan tabelalar bulunuyor. Restorandan nehrin manzarası ve evi yerinden eden Vijecnica Kütüphanesi'nin ihtişamı izlenebiliyor.


Sönmeyen Ateş Ebedi Alev
Saraybosna, Bosna-Hersek'teki İkinci Dünya Savaşı'nın askeri ve sivil kurbanları için bir anıttır. Anıt, Saraybosna'nın Nazi Almanyası ve faşist Bağımsız Hırvatistan Devleti'nin dört yıllık işgalinden kurtuluşunun birinci yıldönümü olan 6 Nisan 1946'da adandı. (Wikipedia)

Bakırcılar Çarşısı
Gazi Büsrev Bey Camii, Gazi Hüsrev Bey tarafından kurulan Baş Çarşı’da onun adını taşıyan ve Mimar Sinan’a yaptırılan bir Osmanlı eseri Gazi Hüsrev Bey Camii.
Mimar Sinan’ın 16. yüzyılda yapmış olduğu Gazi Hüsrev Bey Camii şehirde öne çıkan kültürel ve dini yerlerden biri. Savaşın ardından 2000’li yıllara doğru orijinaline yakın şekilde restore edildiği için aslına uygun görünümünü günümüzde de koruyor.

Müslüman Mezarlığı Kovaçi Şehitlik;
“Her fâni gibi, ben de öleceğim. Mezarıma anıt yapmayın” öldüğümde, Osmanlı askerleriyle, Bosna şehitleriyle yan yana yatmak istiyorum” diyen Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in mezarı Kovaçi Şehitlik Mezarlığı’nda bulunuyor.

Katedral Saraybosna Katedrali
Aynı zamanda İsa'nın kalbi katedrali olarak adlandırılıyor. Çarşı içinde ve eski şehirde gezerken rastlayabilirsiniz. Tadilatından sonra Papa'nın ziyaretine atfen heykeli yapılmış. Kentin en büyük katedrali konumunda.

Umut Tüneli
Saraybosna Umut Tüneli, Bosna Savaşı sırasında kuşatma altındaki Saraybosna’yı o sırada Birleşmiş Milletler kontrolünde olan Saraybosna Uluslararası Havalimanı’na bağlamak üzere 30 Temmuz 1993'te açılmış 800m. uzunluğundaki tüneldir. Gıda, insani yardım ve cephanenin şehre ulaşması ve insanların şehirden çıkabilmesi için kullanılmıştır. 1 m. genişliğnde, 160 cm. yüksekliğinde ve 800m. uzunluğundadır. Bosnalıların İgman Dağı yakınlarında Butmir bölgesinde Kolar ailesine ait evin altından inşa etmeye başladıkları tünelin yapılması 4ay 4 gün sürdü. Savaş döneminde günde ortalama 1000 kişi tüneli kullanmaktaydı.
Tünelin kuzey girişindeki ev, 1996 yılından müzeye dönüştürülmüştür.
Savaşın mermi izlerini görüp     içiniz ürperir
Bir zamanlar aynı sofrada oturan insanların savaşta birbirine kurşun sıkmasını düşünür, hayıflanır sonra da bu kadar kısa sürede böyle güzel toparlanmasına sevinirsiniz.

Neyse biz tüm bunları düşünürken o meşhur boşnak böregi ve inanılmaz kuzu çevirmeyi de yedik hatta üstüne kahvemizide yudumlayıp ertesi gün Mostara doğru yola çıktık bile.
Mostar fotoğraf karelerinde ayrı güzel oluşuyla ve üstünden atlamaya çalışanların varlığıyla baya estetik bir köprü, her nezaman giderseniz gidin başı kalabalık ve bir kafile eşliğinde gezmek zorunda kaldığınız bir yer.. Ve biz gittiğimizde de öyleydi, yine gençler üzerine çıkmış köprüden atlamayı bir iş haline getirmiş harçlıkları toplayıp hiç atlamıyolardı.
İlk gittiğimizde baya beklemiştik ama bu sefer tecrübeliydik. Onlar zaten atlamaz diye gezmeye devam ettik Orda çektiginiz fotoğraflar ömürlük olur.
Ve Mostar’ın eteğindeki kafelerde ki bosna kahvesi içmeden dönmeyin.
Kahve fincanınında kulpsuz olması sizi şasırtmasın onun da bir sırrı var; kahve içilirken kulplu fincanlarda, fincan kulpundan tuttuğunuzda, parmaklar istavroz çekilir gibi şekil aldığından, eskiden Müslüman Boşnaklar, bu konuda Hristiyanlar tarafından alaya alınınca, Boşnaklar, buna tepki göstererek kahve fincanlarını kulpsuz yapmışlar ve fincanı baş parmağı ile işaret parmakları arasında tutarak hilal şeklini oluşturmuşlar ve bu şekilde kahvelerini içerler.
Bizde hem Mostar hakkındaki bilgileri dinledik, hem de Mostara karşı bosna kahvelerimizi yudumlayarak şehrin ruhuna eşlik ettik.


Mostar köprüsü
Mostar Köprüsü (Boşnakça: Stari Most), Bosna Hersek'in Mostar şehrinden geçen Neretva nehri üzerinde bulunan bir köprü. Orijinal köprü Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edildi ve 9 Kasım 1993'te Boşnak-Hırvat Savaşı sırasında Hırvat güçleri tarafından yıkılıncaya dek 427 yıl kullanıldı. Mimar Hayreddin, köprü için 456 kalıp taş kullanmıştı. Köprü, çevresindeki kente adını da verdi. Mostar, Hersek bölgesinin ana kenti oldu. Köprüyü yeniden inşa etmek için bir proje hazırlandı ve 23 Temmuz 2004'te yeni köprü hizmete girdi. Köprü, 2005'te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. (vikipedia)


Şimdi şunu sorabilirsiniz 10 yıl arayla gittiğim bu ülkede neler değişmiş
Aslında on yıl önce daha samimi gelen bu ülke şimdilerde biraz daha mesafeli geldi bana, yok yine insanlar sıcak kanlı falan ama o ilk gittiğimde ki gibi kucaklanmayı hissededim. E bunda biraz euronun bize attığı fark ve pahalılık etkisi olabilir.
Belki yeni bir yolda ya da yeni bir hikayede karşılaşırız. Yolumuz hep güzelliğe çıksın.