Taa Taaa karşınızda…

Sendrom= Belirgi

Birbirleriyle ilişkisiz gibi görünüp, bir araya geldiklerinde tek bir bütünmüş gibi  kendilerini gösteren bulgular bütünü…

( Derste noktayı anlatırken de böyle diyorum. Tek başına anlamsız ama büyük küçük, sık seyrek noktalar bir araya gelince anlam kazanır diye.)

Sendrom tıpta, nedenleri tamamen açıklanamayan, birlikte rastlanılan bulguların tanımlarında kullanılmakta… Kalıtsal olduğu gibi, sonradan olan nedenlerle de oluşabiliyor..

(Bu arada Yunanca’da birlikte koşmak demekmiş.)

Günümüzde sebepleri bilindiği için hastalık olarak bilinmekte olan bir sürü duruma gelenekselleşen, sendrom, adını da verip gidiyoruz. En çok hastalığın oluşumunun açıklanamadığı durumlarda kullanıyoruz ya. Bulgular büyük küçük hepsi bir arada olsa da olur olmasa da..

Son yıllarda sendrom kelimesini meşhur eden kişi şüphesiz Meryem Uzerli. Muhteşem Yüzyılın cadı gelini karakteri Hürrem’i oynamanın verdiği baskıyla olsa gerek Tükenmişlik Sendromu na yakalandığını açıklamıştı. Ben yoruldum hayat gelme üstüme şarkısı da sonra yazıldı.

Ünlü sendromlara bir bakalım bakalım…

Down sendromu – Tıbbi konu girilmez.

Pazartesi Sendromu - Özellikle haftasonu yapılan tatilden sonra haftabaşı işbaşı yapmak mecburiyetinde olduğunu, psikolojik açıdan sorumluluklarla kafayı meşgul etmek yüzünden haftasonu tatilini, tatilden çok sıkıntıya çevirme durumu. Takıntı haline gelebiliyormuş.
Anti-ego Muhalifliği Sendromu – Sanatçı Başarısızlığı…Özellikle hayatının büyük bir kısmını sanatla geçirmiş ama istediği kariyere ulaşamamış, bir çok tasarımcı ve sanatçının ister istemez içine düştükleri psikolojik rahatsızlık…
Toplumun beğendiği eserlere eleştirsel yaklaşımlarda bulunup hatta bazı ilerlemiş durumlarda toplumca beğenilen eserleri ortadan kaldırmaya kadar giden fiili eylemlerde bulunma isteği bile var…
Aşırı Empati Sendromu - Psikolojide başkaları ne düşünür denilen, halk arasında elalem ne der, düşüncesiyle hayatında kişisel olarak yapacağı seçimlerde bulunmaması ve kendi hayatını başkalarının fikirlerine göre yaşamasına neden olan bir psikolojik rahatsızlık… 

( Geleneksel Türk kafası) ( Ben de de vardı ama üzerine gidip yendim. He Heeyyttt, Gururla açıklarım…)

Biraz araştırdım da amanin öyle sendromlar çıktı ki…Sadece bir kaçını yazayım da boş zamanlarınızda araştırıp öğrenin.

El Ayak Sendromu

Cam Tavan Sendromu

Kronik Bağırsak Sendromu

Angelman Sendromu; İlginç geldi de.  Şiddetli zihinsel engel, öğrenme zorluğu, dengesiz olma durumu, garip hareketler, konuşmama gibi halleri olan genetik bir sendrom biçimidir.

Serotonin Sendromu; Denge düzeni en hassas olan ve bu hassaslığı muhafaza etmemiz gereken bu vücut salgısının ayarı kaçtı mı oluşuyormuş. 

Başka,

2 Yaş Sendromu

Othello Senromu

30 Yaş Sendromu

Asperger Sendromu

Kompartman Sendromu

Say say bitmiyor. İnsanoğlu bu… çevre ve faktörler değiştikçe tepkiler ve kabul edilebilirlik ciddi bir süreç geçiriyor. 

Ya çıkıyor ya da geberene dek takılıp kalıyorsun.
Yanlız unutmayalım ki;

Sendromlar tedavi edilmezse kişiyi kötü şeylere sürükleyebilmekteymiş !

( Nerede trak orada bırak demişler duymadınız mı ? Sorun git gide takıntı haline gelir, sonunda obsessif bozukluğa kavuşmuş olursunuz. Demedi demeyin.)

Şimdi asıl gelelim günün baba sendromuna

BELİRSİZLİK SENDROMU

Benim, inşaatlarda ustaların işe gelip gelmeyeceği, işi yetiştirip yetiştiremeyeceği, müşterinin ödeme yapıp yapmayacağı,  tabii daha öncesi var  Mimar Sinan’da ki projelerimi yetiştirip yetiştirememem, sonra yaşarken  oluşan  kaygılarla başladığım

“ Yapmalı mı, yapmamalı mıyım?”

“İş başvurum kabul edildi mi, edilmedi mi?”

“Bir miyiz, yoksa hiç miyiz?” 

Sonra aşkta sonra evlilikte takıntılar sonra çocukta takıntılar beklentiler… Ohooo bir de baktın  hayat geçiyor 5 er, 10 ar... 

Yok bunları ben hiç yapmadım diyen varsa yalan söylüyordur ama az çok hepimizin kapısını çalar bunlar. 

Ha Haa …Kaynımda da var.

Gelin son yıllarda ki en büyük kaygılı belirsizliklere bakalım,

 “Yorum yaptı mı, yapmadı mı?”

“Mavi tık var, okuduysa niye cevap yazmıyor?”

“ Okudum ama yazmayacağım beklesin! Kıymetimi anlar.”

“Bizden mi onlardan mı?”

“Bakalım bugün kaç kişiyi üzeceğim?”

“Evet mi, Hayır mı?”

 “Niye like lamadı?”

“Acaba kaç kişiyi aldatacağım?” 

“Ne zaman bol bol alışveriş yapabileceğim?”

“ Ne zaman bol bol uyuyabileceğim?”

“ Ne inancı kardeşim?”

“Bana sorup mu doğurdunuz?”

Sizin de bolca ekleyebileceğiniz sorular bunlar. Saçma sapan kovuğu doldurmayan eften püften … En fenası da yanlışı herkes birbirinde arıyor. O yaptı, bu yaptı.

Toplumun trendleri  ufak tefek geliyor… 

Ancak ne dedik? İrili ufaklı veriler sendromu oluşturuyor. Kanser de bir hücrenin çoğalması değil mi? Metastas yapınca geri dönüşü yok. 

O kadar hızlı yaşanıyor ki herşey. Herkes “Aman yaşa gitsin hayat çok kısa” diyor . Bize verilen hayat çok mu uzun bahşedilmişti de erdemlerimize sabırla ulaştık len. Çiğnemeden yutmak olmuyorki.

Sonuçları ortada

Belirsiz bir gelecek var. Nereye gidiyor belli değil.  Kimse kimseyi sevmez oldu. Komşular kapılarını çarpar, insanlar göz göze gelmez oldu. Bana dokunmayan bin yıl yaşasın. (Çaresizlik) Vereyim de kurtulayım. ( Tükenmişlik) Çıkarcı sohbetler aldı başını gitti. Paraya tapanlar, insan harcayıp duruyor. Ne gelenek ne görenek. Saygı yoksunluğu. İnsanlar bir araya gelmek bile istemiyor. Çünkü bir araya gelmek para ve arkasından kazık. Herkes sinmiş seyir halinde.

Öyle Tükenmişliğin altına sığınmak yok beyler bayanlar ve çocuklar…

Hayat devam ediyor. Tüketilenin yerine koymazsan her sendrom yakalar. Ben onu bilir yazarım. 


Hepimizin aşırı stresi var ve yükledikçe yüklüyoruz. 

Belirsizlik Sendromu da en yüksek değerlerinde.

Eeee ne mi yapalım?

Biraz gayret edelim. İyiliğe , dostluğa, sevgiye, okumaya ve de bilince … 

Duygularınızla beslenin arkadaşlar! Kaliteli yanlızlık da güzel bir seçimdir. Vıcık vıcık kalabalıktan uzakta. Daha doğru seçimler olur.

Unutmayalım ki, değerlerimizi kaybedersek diğerlerinden ne farkımız kalır ki ?

Sizi öyle görmek çok güzel olacak!