Avrupa Birliği’nin yıllık Türkiye ilerleme raporu yayınlandı. Bu rapor Hükümeti pek tatmin etmemiş olacak ki, AB Bakanı Sn. Bağış, Sn. Başbakan’ın direktifleriyle, bizde bir ilerleme raporu hazırladık diyerek, son dönemlerde Hükümet tarafından çıkarılan AB’ye yönelik yenilik ve mevzuatı anlattı. Ancak, ben bu anlatımda bazı eksiklikler müşahade ettim. Bunlarında ortaya konulması lazım.
1. Türkiye’de terör hız kesmeden sürüyor. Türk ordusu ve güvenlik kuvvetleri gün geçmesin ki şehitler veriyor. Son bir yılda verilen şehit sayısı 160 olarak açıklandı. Bunun iki katı da yaralı ve gaziler var. Gerçi kabul edilmelidir ki, terör Hükümetin tek başına çözeceği bir sorun değildir. Bu sorun devletin ve Türk milletinin sorunudur. Müşterek katkı ve çabalarla çözümlenmelidir.
2. Türkiye’de insan hak ve hürriyetleri tam anlamıyla uygulanmamaktadır. İfade etme, yazma özgürlüğü üzerinde fren ve kısıtlamalar mevcuttur. Daha basılmayan kitaplar bile, muaheze edilebiliyor. Malum davalar, tutuklu insanlar bunların nedenleri üzerinde konuşmaktan içtinap ediyorum... Hapishaneler doludur ve yetmemektedir.
3. Ferdi silahlanma denilen herkesin beline silah takıp dolaşması ve en ufak bir münakaşada çekip karşısındakini vurması çok yaygındır. Devlet bu silah edinme ve taşımayı önleyeceği yerde, valiler vasıtasıyla adeta silah dağıtmaktadır. Silah terörü ve maganda kurşunları neticesinde, yılda 2000 kişi ölmektedir. Bunların arasında küçücük bebekler, çocuklar ve kadınlar mevcuttur. Silah taşıma hadisesini önleyecek tedbirler yoktur.
4. Kadın hakları yeterince oturmamış, kadınlar aşağılanmakta, toplumda hak ettikleri yeri almamakta, töre cinayetleri hat safhada olup, önlenememektedir. Sadece töre cinayetlerini önlemek ve caydırmak için, idam cezası geri getirilebilir. Çocuk gelinler yaygın olup, devlet bu konuya mani olamamaktadır.
5. Türkiye’de yönetimler ve özellikle mahalli idareler çevreye duyarlı değildir. Denizler, hava ve yeşil alanlar kirletilip, tahrip edilmektedir. Yeşil alanlar, park yerleri satılıp, peşkeş çekilerek iğrenç beton yığınlarına dönüştürülmektedir. Oysa bunlar gelecek nesillerin hakkıdır. Aynı şekilde, eski eserler, tarihi evler ve köşkler, yıkılıp, yakılmakta, yerlerine iğrenç beton yığınları, AVM’ler yapılmaktadır. Otopark mafyası gündemdedir.
6. Türkiye’de toplum giderek geriye gitmektedir. Dini etkiler, mahalle ve hatta Hükümet baskıları artmıştır. Dini istismar eden aşırı tutucu ve dinci bir toplum yaratılmaktadır. Gericilik ve yobazlık artmaktadır.
7. Türkiye’de önlenemeyen en büyük sorunlardan birisi de trafik terörüdür. Trafik kanunları vardır, ancak, cezalar yetersiz ve caydırıcı değildir. Zaten çok defa da uygulanmamakta “idare et ağabey” sözü gündeme gelmektedir. Turistlerin ve yabancıların en fazla korku ve endişe duydukları konu trafik olup, trafik kazalarında yılda 8000 kişi ölmekte, 12000 kişi de yaralanmaktadır. Bunların büyük bir bölümü de, kalan yaşamlarını sakat ve engelli olarak geçirmeye mahkumdurlar. Trafik bir türlü düzeltilememekte ve vatandaş kanun ve kuralları dinlemeyerek, adeta devlete kafa tutmaktadır.
8. Türk halkı yardımsever değildir. Fertler birbirine anlayışlı, kibar değillerdir. Adabı muaşeret kuralları uygulanmamakta, insanlar birbirlerine karşı saygısız, nezaketsiz, hatta terbiyesiz davranmaktadırlar.
9. Sağlık koşulları son yıllarda gerçekleştirilen olumlu iyileşmelere karşı yetersizdir. Sağlıkta bölgeler arası dengesizlik, doktor, hemşire, hasta bakıcı adetleri yetersiz ve adaletsiz dağılmıştır. Sağlık tesisleri ve hastaneler ve bunların içindeki malzemeler yetersizdir, hastalık öncesi tedavi ve obozite ile mücadele yeterli değildir. Halkın yaşam kalitesi Avrupa Birliğinin gelişmiş ülkeleri göz önüne alındığında yetersizdir.
10. Refah ve gelir dağılımı büyük bir sorun olarak ortada durmaktadır. Biz kendimize dünyanın 17., Avrupa’nın 6. Büyük ekonomisi olduk diyoruz. Birleşmiş Milletler insani gelişme (insan gibi yaşama) göstergelerine göre, 2012 yılında Türkiye dünyanın 150 ülkesi arasında 92. sırada yer almaktadır. Sosyal refah, sosyal güvenlik, sosyal dayanışma ve yardım, eğitim, konut, sağlık gibi refah sektörleri AB kriterlerinin gerisindedir.
11. İşsizlik büyük bir sorundur. İşsiz insan, mutsuz insandır. Çoluğuna ve çocuğuna, ailesine karşı mahçup durumdadır. Alınan tedbirlere ve çıkartılan teşvik yasasına karşın, yatırımlar yeterli seviyede olmadığından, işsizlik sorunu çözülememektedir.
Hele üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı %24’lerdedir.
12. Türk halkı refah ve istihdam standartları açısından mutlu değildir. Özellikle 65 yaşını geçen emekliler, her yıl artmakta olup, emekliler için yaşam şartları, maaşlar, sağlık, rehabilitasyon sorunları olduğu gibi durmaktadır.
13. Türkiye’de bölgeler arasında gelişmişlik düzeyler arasında uçurumlar mevcuttur.
14. Türkiye’de son yıllarda sanat ve kültür faaliyetleri büyük darbeler almıştır. Klasik müzik, tiyatro, opera ve bale, sinema sanayi aşağılanmakta, baltalanıp, kösteklenmekte, gerçek sanatçılar horlanıp, küstürülmekte ve onlar için olması gereken standartlar sağlanamamaktadır. Gerçek sanatçıların yerine sesi, fiziği olmayan, sahte, magazin ve tüluat insanları TV ekranlarını işgal etmektedir. TV’de hazırlanan dizilere müdahale edilmektedir. AB ülkelerinde sanata ve sanatçıya karışılması düşünülemez. Sanat baskı kabul etmez.
15. Türkiye’de eğitim sistemi giderek gerilemekte ve kız çocukları üzerinde giyim tarzı dahil olmak üzere, büyük baskılar yapılmaktadır. Kindar ve dindar bir gençlik yaratmak hevesleri mevcuttur. Üniversiteler suskundur.
Eski bir Devlet Planlama Teşkilatı (maalesef DPT’yi kaldırdılar) mensubu olarak, Avrupa Birliğine karşı, Türkiye ilerleme raporuna bazı eklemeler yapmak aklıma geldi. Aslında daha başka hususlarda var, fakat, ifade ve yazma özgürlüklerindeki baskılar nedeniyle oralara girmek istemiyorum. Aslında, bütün bunları, dokunulmazlığı da olan, Ana Muhalefet partisinin yapması ve toplumu aydınlatması gerekirdi. Bu vesile ile şunu da ifade edeyim ki, dünyanın Demokratik Parlamenter sistemle yönetilen ülkelerinde, Milletvekilliği dokunulmazlığı vardır ve kaldırılması düşünülemez. Bütün bu hususlardan sonra, Türkiye için Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinin bir çağdaşlaşma projesi olduğunu ifade ediyor ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olabilme hedefinden şaşmamasını diliyorum.
***
NOT: Türkiye’de trafik ve trafik terörü bir türlü önlenememektedir. Yasalar ve cezalar caydırıcı değildir. Hal böyleyken, bir de kural kaide dinlemeyen motorsikletler ortaya çıktı. Bunların sayıları kontrolsüz bir şekilde, her geçen gün artmaktadır. Sanki bunlar trafik kurallarına tabi değiller. Keyfi ve istedikleri herşeyi yapma yetkisine sahiplerdir ve işin enteresan tarafı, trafik polislerinin kural ihlallerini, onlar motorsiklettir deyip, görmezden gelmeleri ve hadlerini bildirmemelerini anlamıyorum. Sn. Valilerden motorsikletler konusunda, ciddi önlemler almalarını istiyorum.
NOT: Fikirler Selçuk Maruflu’ya aittir. Mehaz gösterilerek kullanılabilir.