Fenerbahçe’nin sezonun başlangıcından günümüze dek ortaya koyduğu sportif performans ve alınan sonuçlar, taraftar başta olmak üzere, tüm camiayı üzüyor. Ancak ne yazık ki, ortadaki sonuç tam anlamıyla bir başarısızlık, Ali Koç ve yönetimini de hayli zor durumda bırakıyor.

Geçtiğimiz günlerde Burhan Karaçam’la, Semih Özsoy’un kavga etikleri haberi medyada yoğun bir biçimde döndü. Haber görece bir şekilde doğruydu. Fenerbahçe yönetiminin bu iki önemli isminin, aralarında bir huzursuzluğun olduğu gerçek. Ancak kavga yani, fiziksel temas yok.

‘Yok’ diyerek kesin bir hüküm veriyorum. Çünkü kavga ettikleri söylenen o yönetim toplantısında orada, o toplantıda olan ve pek tabi ki isim veremeyeceğim, kendisine sonsuz güvendiğim birisiyle yaptığım görüşmede, tarafların bir ayı geçkin bir süredir aralarının açık olduğunu ancak, soğuk bir biçimde de olsa, birbirleriyle konuştuklarını fiziki anlamda da hiçbir sorunun yaşanmadığını öğrendim.

Sadece aldığım bu verilerle bile emin olduğum bu bilgileri, bu kez farklı bir başka isimle kurduğum iletişimle de çek ettim. Her iki kişiden de aynı bilgileri alarak bir anlamda sağlama yapmış oldum.

Ancak malum, içinde bulunduğumuz bu sektörde pireyi deve yapmak gibi alışkanlıkları olan meslektaşlarımız var. Evet Karaçam ve Özsoy ikilisinin aralarının, göreve geldikleri andaki sıcaklık boyutunda olmadığı doğru. Bunun nedeni de, Josef De Souza’nın Suudi Arabistan ekibi Al Ahli’ye transferine yönetimde karşı çıkan, Burhan Karaçam’ın, bu transferin son gün son saatlerde gerçekleşmesini sağlayan Semih Özsoy’a, “Yapmayın, De Souza’yı elden çıkarmayalım. Satmak için büyük çaba harcanan bu adamı çok ararız. Benden söylemesi” diyerek tepki vermesi ve ikili arasındaki bu diyalogun, ilişkilerine soğukluk getirmesine neden oldu. Lakin bu soğukluğu, “Kavga ettiler” söylemine, “Fenerbahçe karışsın, haberler havada uçuşsun” diyerek ellerini oğuşturan ‘mikser’ zihniyet taşıdı. Bu çok net…

Başkan Ali Koç’a bir iki cümleyle bir şeyler söylemek istiyorum buradan; Sayın başkan, lütfen, fısıltı gazetelerinde dönen lafları, ‘birkaç aklı evvel’in ortaya attığı kehanetleri kâle almayın. Neredeyse, mahalle kahvesinde yapılan yorumlara bile yanıt veriyorsunuz. Duyduğunuz her söze cevap vermek gibi bir görevinizin olduğunu düşünmüyorum. Sizin yapmanız gereken şey, sahada başarının gelmesi ve üzgün taraftarın yeniden mutlu olması için eksikleri saptayarak, gerekeni yapma çabası vermektir .

Hemen ekleyelim, MKE Ankaragücü maçında alınan ağır yenilginin ardından Cocu’nun görevine son vermek hem doğru, hem de yanlış bir karar. Kanımca, Galatasaray maçı öncesi önemli bir yenilenme adına atılmış bir adım ancak, maçın bitiş düdüğünün 15 dakika sonrasında bunu resmi siteden açıklamak ve basın toplantısına bile çıkarmamak, ne ‘değişim’ ne de, ‘gelişim’ adına doğru bir karar değildir. Maçın bir gün sonrasında, bu karar deklare edilse belki daha anlamlı olabilirdi. Bu konuda daha çok aktarmak istediklerim var. Ancak bunları gelecek haftaki yazıya bırakmak istiyorum.

Hoşçakalın…