Dün bir ev ziyaretimde 2 yaşında bir bebekle tanıştım. İlk anlarda benden korktu. Çünkü kim olduğum belli değildi onun için, endişe kaynağı idim; ancak geçen sürede gülümsemem onun adını söylemem onda güven ve sempati duygusu oluşturdu. Kendiliğinden yanıma geldi. Elimdeki telefonla oynadık resmini çektik. Anlaşmıştık. Zira çok iyi biliyordum ki bebekler oldukça güçlü sezgiye sahipler. Sahte olmayan gülümsemeyi samimi davranışları ayırt edebiliyorlardı. Yapılan bir araştırma da birkaç günlük bebeklere gösterilen onlarca insan resmi ve en çok süreyle baktığı gülümseyen resimler içinde sahte olanlarını ayırt edebiliyorlardı.  Çok ustaca üretilmiş de olsa samimi olmayan gülümsemelerin olduğu resimlere oldukça kısa süreli bakıyorlar ve başlarını çeviriyorlardı. Çok ince detayları anında fark edebilen bebeklerin zamanla bu yetileri azalabiliyordu. Onun doğuştan var olan üstün yönlerinin hangilerinin korunup güçleneceği yaşadığı ortamda alacağı uyarımlar ile ilgiliydi.
Bir de şu gerçek var ki insanlar kötü niyetlerinin ürettiği kötü duygular içindeyken samimi ve içten gelen gülümseme üretmeleri mümkün olamıyordu. İçten samimi üretilmiş gülümsemeler güven ve sempati kaynağı olduğunu bebeklerden öğrenebiliriz. Bebekle arkadaş olabiliyorsanız samimiyet testinden geçtiniz demektir.
Gözler ve Bakışlarımız
Gözler en dürüst, güçlü ve kontrolü zor organımızdır. Aynı zaman da gözlerimiz en değerli organımızdır, çünkü çok şeyi çok çabuk ve çok sağlıklı anlamamızı sağlarlar
İnsanların ne söyledikleri, ne algılatmak istediklerini; nasıl söyledikleri ise kendilerini ele verir. Nasıl söylediğimizden kasıt mimik ve jestlerini nasıl kullandığıdır. Kulaklarınız değil, gözler daha çok şey anlatır. “Gözünüz tutmaz” ise eğer, “gözünü kaçırdığı”, “gözünüzden hiç kaçmaz”. Göz beyinle en güçlü bağları olan organımızdır. Göz-beyin ilişkisi, kulak beyine göre yirmi beş defa daha güçlüdür. İlk defa görüp ismini duyduğumuz kişiyle yıllar sonra tekrar karşılaşırsak gözlerimiz onu tanır; ama duyduğumuzu yani ismini belki hatırlamayız. Gözlerin tam olarak kontrol edilmesi güçtür. İçimizden geçen tüm duygu ve düşünceler gözlerimizden okunur. Bilinçaltı ürünü sezgilerinizin gücü en fazla, rahat sakin ve olumlu ruh halinizle artar. İçimize doğanlar konusunda isabetimiz sakin olmamızla da ilintilidir. En profesyonel kişiler bile gözlerini yönetemezler. Poker oyuncularının koyu gözlükleri deşifre olma korkularındandır. İnsan doğrulara göre programlanmıştır. İnsan doğru şeyler söylerken daha rahat ve sakindir. İnsanların bozulmamış hali çocuklardan gözlemleyebiliriz bu durumu. "Çocuktan al haberi" sözü çocuklar henüz profesyonel olamadıklarındandır. En kötü şartlarda dahi gülen oynayan ve rahat olan çocuk büyüklerin tüm çelişkili hallerini anlamada, sezmede onlardan daha uzmandırlar. Çocuklar samimi olmayanlara hiç ısınamazlar. Gözlerimiz en değerli organımızdır, çünkü çok şeyi çok çabuk ve çok sağlıklı anlamamızı sağlarlar. 
Gözlerimiz çocukluğumuz gibi en saf en dürüst yönümüzdür. Ne düşündüğümüz ne hissettiğimizi ele verirler. Gözler yalan söylemez.
İletişim ve Bakışlarımız
İletişimde sözcük yani ne söylediğimiz %10, sesimiz yani nasıl söylediğimiz %40, Beden Dilimiz %50 civarında etkilidir. Bu oranlar yaklaşık oranlardır.
Beden dilinde en etkili yerimiz yüzümüzdür yüzümüzde ise gözlerimizdir. İletişimin en etkilisi gözlerimizle olandır.
Resmiyet Bakışı
Onun alnına bakıyorsak onun adı resmiyet bakışıdır. Resmiyet bakışı ile mesafe koymak yönetmek üstünlük oluşturmak vb nedenleri olabilir.
İletişim Bakışı
Kaşlar ile Burun ucu arasında ki bir noktaya bakmak iletişim bakışı olarak tanımlanır. Karşımızdakinin gözlerinin içine bakmasak da iletişim bakışı ile karşımızda ki kendisinin gözlerine baktığımızı algılar. Böylelikle onun bakışından etkilenmeden etkileme durumunda olabiliriz
Sosyal Bakış
Burun ucu ile Çene arasına çok yakınımız olanlarla olan iletişimde olabilir.
Mahrem Bakış
Çeneden aşağılara doğru kayan bakışlarımızdır.