İçerisinde bulunduğumuz mübarek günler sona ermekte. Kavuşacağımız bayram biraz buruk geçecek zannımca! Bu denli insan katliamlarından sora nasıl şen ve mesut olunur ki?
Mahyalarda bazen çok güzel yazılar çıkar biz insanoğlu ibret alalım diye! Bunlardan bir tanesi benim çok hoşuma gider.
- Sevelim Sevilelim;
Birbirimizi sevmekten neden imtina ederiz anlaşılır gibi değil! Halbuki sosyalleşmenin temelinde öncelikle insan sevgisi gelir. Elbette bunun temeli ailede atılır. Aile içerisinde bile birbirimize çoğu kez sevgi sözcüğünü kullanamayız. Büyüklerimizin anlattıklarına göre gelinler, kayınpeder yada kaynanasının yanında kendi çocuğunu bile sevemezmiş. Onlar yatmadan kocası ile yatağa bile giremezmiş! Gerçi  bizde bunların çoğuna şahit olmuşuzdur. Babalar aman şımarmasın diye biraz büyüyen çocuklarını gece uyurken severlerdi. Hatta bu yüzden bazen serzenişte bulunurlar “bu çocuk beni sevmiyor” diye. Sen sevdiğini göstermedikçe çocuk sana sevgisini nasıl göstersin. Bu gizlilik niye? İşte böyle ailelerin oluşturduğu toplum da içine kapanık kalır.
Yo abartmıyorum! Gerçekten bize sevmenin-sevilmenin ne olduğu tam öğretilmemiştir. İlk terbiye aileden alınır. Tahsil görmemiş ebeveynler de öteden beri gelen alışkanlıkları baskı ile kendi çocuklarına yansıtmış, okuyan çocukları ile sonradan ters düşmeye başlamıştır. Kitap okuma yok. Kendini değişime adapte etmekte zorlanıyor. Ama TV diye bir şey eve girince her şey alt üst oluverdi. 
Hiç unutmam bayramda bir keresinde köye gitmiştik. Bir hacı ziyaretine. Ne hikmetse o zamanlar hacılar adeta bir mebus gibi algılanırdı! Yemek ikramında bulundular. Koskoca bir yer sofrası kuruldu ortaya. Buyur ettiler. Oturduk. Evin çocukları kapı yanında adeta hazırolda bekliyorlardı. Ne zamanki hacı bey kafası ile işaret buyurdu, çocuklar öyle oturdu sofraya. Ne bu? Saygı. Saygımı korkumu onu bilmem. Arabesk bir durum Hani sevgi. Mezardan doğrumu sevecen çocukları. Üstelik bir de bayram. Ama gel gör ki çocuklar mutsuz.
Sevmeden sevilmek mümkünmü? Tabi ki değil. Bizim bahsettiğimiz gerçek sevgi. Bir de var ki sevgililerin sakız gibi iki de bir “seni seviyorum” sahteciliği biz ondan yana değiliz. Köyde yeni evlenmiş çift bir ara şehire inince sinemaya gitmişler. Filmde aşıklardan kadın “gözlerime bakınca ne görüyorsun” demiş. Adam da “bütün dünyayı görüyorum” demiş. Bu enstantene yeni damadın çok hoşuna gitmiş. Köye vardıklarında akşam yatağa girince damat “karıcığım gözlerime bakınca ne görüyorsun” demiş. Gelin kocasının gözlerine bakmış “abov ne çok çapak var” demiş.
Çocukluğumuzda- gençliğimizde bayramlarda sevdiklerimize bayram tebriği atardık. İnsanların çok bulunduğu yada PTT yakınlarında tebrik tezgahları kurulurdu. Rengarenk kartları büyük titizlikle gözden geçirir beğendiklerimizi alırdık. Tabi uzakta olanlar için. Yakınımızda olanlara bizzat gidip büyüklerimizin ellerini öperdik. Şimdi öyle mi? “Silah çıktı, mertlik gitti” misali bilgisayar yada cep telefonundan bir dakikada mesaj çekerek bütün sülalenin bayramını cırt diye kutluyor, sonrada tatil diye her bir tarafa çil yavrusu gibi dağılıyoruz!
En derin sevgi ve muhabbetle Şeker Bayramınızı kutlar, tüm insanlığın barış içerisinde yaşamasını temenni ederim.