Günlerden Salı, aylardan Temmuz, sıcak bir yaz günü. 
Bugün Ramazan Bayramı!
Ayşe hanım gözlerini açtığında, tan vakti nazlı nazlı aydınlanmaya başlamış, güneş gülen yüzü ile bir kez daha yeni güne kavuşmuştu. 
Yatağından yavaşça doğrularak yüzünü yıkamaya gittiğinde, aynaya yansıyan yüzü ile konuşmaya başlamıştı
-Yeni bir güne daha kavuştuk, bir bayram sabahına daha uyandık sana şükürler olsun ya Rabbim. 
Bir süre aynaya yansıyan senelerin derin izlerini seyrettikten sonra, krem kutusundan aldığı nohut büyüklüğündeki nemlendiriciyi yüzüne sürmeye başladı.
-Kırışıklıklara iyi geliyormuş, dedi ve sonra kendi kendine gülümsedi.
Dışarıdan gelen seslere doğru, odasında bulunan küçük pencereye yöneldi. Bahçede telaş içinde koşuşturan görevlileri gördü. 
-Bugün bayram hazırlanmak lazım, diye düşünerek gardrobuna gitti. 
Bir süre giysilerini seyrettikten sonra askıda duran kahverengi, üzeri krem küçük desenleri olan empirme elbisesini alarak hemen giyindi. 
Aynanın karşısına geçip platin rengi saçlarını taradıktan sonra ense hizasında topladı. Çekmecesinde duran, kenarları sıraya inci dizili olan bir çift kemik saç tarağını alıp ensedeki topuzunun iki yanına takmıştı. Aynaya yansıyan yüzünde hüzün vardı. Gözpınarları akmak için sanki bir bahane arıyor gibiydi. 
Ayşe hanım için saç tarakları çok değerli idi. Rahmetli eşinin en son aldığı hediye olduğundan onun için ayrı bir önem taşıyordu. 
Eşi ile görücü usulü küçük yaşta evlenmişler, evlendikten sonra ise birbirlerini çok sevmişlerdi. O zamanlar şimdi olduğu gibi küstüm yastıkları yoktu, bir yastıkta bazen mutlu bazen ise hüzünlü nice geceler geçirmiş, aynı yastığa baş koymuşlardı. 
Bir zamanlar çok neşeli olan ve yüzünden gülümseme eksik olmayan Ayşe Hanıma eşi ‘’Ayşe Sultan’’ derdi. Sevgi ve saygının hâkim olduğu yuvaları iki evlat ile taçlanmış, senelerin nasılda akıp geçtiğini anlamamışlardı. 
Çocukların biri yurt dışında çalışmaya gitmiş sonra oraya yerleşmiş her sene yaz aylarında annesini görmek için gelirdi. 
Diğeri kutsal meslek olan öğretmenliği seçmiş, bulunduğu şehirden çok uzaklarda görev yapmakta idi. O da diğer kardeşi gibi yaz aylarında gelir annesini ziyaret eder daha sonra eşi ve çocukları ile tatile çıkardı. 
Rahmetli eşi öldüğü zaman Ayşe hanımı iki evladı da yanlarına almak istemiş ancak kendisi onların yanına gitmek istememişti. Rahmetli eşinin mezarına her hafta ziyarete gider onunla eskiden olduğu gibi dertleşirdi. Gözlerinin önünden yıllar flim şeridi gibi geçerken bir anda gözpınarları serbest kalmış, gözlerinden sessiz yaşlar boşalmaya başlamıştı.
-Bu bayram gelemezler ki, hepsinin işi gücü var, bu sıcakta onlar tatile gitmiştir, diye fısıldadı kendi kendine. 
Sonrasında hıçkırıklarına engel olamamıştı. Yüzündeki kırışıklıklar, gözyaşlarına yol olmuştu.  Damlalar derin çizgilerden geçerek çenesinden aşağıya düşüyordu. 
Hepsini çok özlemişti. 
Derin bir nefes alarak elinin tersi ile gözyaşlarını sildiğinde kendisini toparlamaya çalışıyordu. 
-Hadi bakalım çıkıp arkadaşlarımla bayramlaşma zamanı diyerek odasından ayrılmıştı.
Salona indiğinde arkadaşlarının toplanmaya başladığını, gelenlerin bayramlaşarak kahvaltı masalarına geçtiğini görmüştü. İçinden hiç kahvaltı yapmak gelmiyordu, arkadaşları ile bayramlaştıktan sonra kendisini bahçeye atmıştı.
Bahçede birçok yetişkin ağaç, ağaçların altında masa ve sandalyeler, tek kişilik koltuklar vardı. Hemen kendine gölgede bulunan bir koltuk seçmiş oraya oturmuştu. 
Ayşe Hanımın yokluğunu fark eden bir görevli arkasından gelmiş onu teselli etmeye çalışıyor bir yandan da ağlamamasını söylüyordu. 
- Bak burada yalnız değilsiniz, bizler varız, arkadaşlarınız var hem bugün bayram lütfen ağlama Ayşe teyzecim, diyor bir yandan da gözyaşlarını siliyordu. 
Derin bir sessizliğin arkasından derin bir nefes almış kendine gelmişti. Biraz ileriden gelen bir ses ile irkildi birden.
-Ayşe Sultannn. Birkaç ses birbirine karışıyordu, dönüp baktığında evlatları ve torunları karşısındaydı.
-Allah’ım şükürler olsun sana.
Olduğu yerden fırlamış sevinç ve mutluluk içinde bir bayram sabahına merhaba demişti Ayşe Hanım. 
Artık ağlamıyordu.
Yüreğinde sakladığı derin bir özlem ile evlatlarına, torunlarına  sımsıkı sarılmıştı.
Bie nebzede olsa hepbirlikte hasret  giderecekler, sohbet edeceklerdi. 
Bu sene de Ramazan Bayramına erişmenin mutluluğu ve sevinci ile hep birlikte bayram kahvaltılarımızı yaptık. İlerleyen saatlerde büyüklerimizi ziyarete gittik, ellerini öptük, bayram bahanesi ile uzak kaldığımız dost ve akrabalarımızla görüşerek özlem giderdik. 
Bazılarımız ise; yoğun iş temposuna Bayram tatili bahanesi ile ara vererek, tatil yapabilmek için oluşan fırsatı değerlendirdik. Birkaç günlüğüne işlerden, bulunduğumuz yerden ayrılıp dinlenmek istedik. 
Bazı evlerle yas vardı, gidenleri derin üzüntü ile andık. O evlerde neşe ve hüzün hakim oldu. Allah mekanarını cennet eylesin.
Bu vesile ile bende yazımı okuyan herkesin geçmiş bayramını kutlar, huzur ve sağlıklı nice bayramlara erişmeyi temenni ederim.
Bizler çok şükür ki eş, dost ve akraba ziyaretleri ile yakınlarımızı mutlu edebildik.  Hayatta bizden başka kimsesi kalmamış, yol gözleyen büyüklerimizin umutlu bekleyişlerine, sevinçlerine ortak olabildik mi? 
Kırışmış bir tene tebessüm olmamız dileklerim ile.
Barış, huzur, sağlık dolu nice Bayramlara.
Sevgi ile kalın.