9 Eylül 1922 günü; Yunan ordusunu yendiğimiz günün aksine; Yunanlıları destekleyen İngiltere, Fransa, İtalya ve A.B.D silah gücü bakımından çağın sanayi devleri olan emperyalist devletleri yendiğimiz gündür. Hatta Osmanlı Devleti’ni intikamının, bu işgalci devletlerden alındığı günün sene-i devriyesidir, diyebiliriz. Fransız Amirali Dumensil bu mucizeyi gerçekleştiren milletin başkomutanı için şöyle diyordu: “On dört gün içinde hem yüz kırk, yüz elli bin kişiden fazla bir orduyu yok etmesi, beş yüz elli kilometrelik bir yolu süvarinin on günde aşması, askerlikte nadir görülmüş bir şeydir, şaşılacak bir şeydir. Fakat en şaşılacak şudur ki, develer ve kağnılar da beraberdi.” 
Evet, Ege’nin incisi güzel İzmir’imiz 15 Mayıs 1919’da başlayan Yunan işgalinden 9 Eylül 1922 tarihinde kurtuldu. 9 Eylül sabahı İzmir’e ilk önce süvarilerimiz, yani atlı birliklerimiz girdi. Vilayet Konağı’na Türk Bayrağı’nı çekmek Yüzbaşı Şerafettin Bey’e nasip oldu. Bunun anısı olarak, Başkomutan Mustafa Kemal tarafından kendisine, Buhara Cumhuriyeti’nden gönderilen çok değerli bir kılıç armağan edildi. Mustafa Kemal 9 Eylül günü ikindi vaktinde, yanında İsmet (İnönü) ve Fevzi (Çakmak) Paşalar olduğu halde, Belkahve’deki gözetleme yerine geldi. Ordularımızın hareketlerini dürbünle izledi. Özellikle, Kadifekale’ye Türk Bayrağı’nın yeniden çekilmiş olduğunu görünce, çok sevindi ve savaşın tüm yorgunluklarını atıverdi. 
Başkomutanlık Karargâhı (o zamanki adı Nif olan) Kemalpaşa’da kurulmuştu. Mustafa Kemal ve arkadaşları geceyi Kemalpaşa’da geçirerek, 10 Eylül Pazar sabahı İzmir’e hareket ettiler. İzmir halkı tarafından büyük bir coşkuyla karşılandılar. İlk önce Vilayet’e gidildi. Mustafa Kemal öğleden sonra Karşıyaka’ya geçti. Seçkin bir Süvari Birliği kendisine eşlik ediyordu. Mustafa Kemal Karşıyaka’da İplikçizade Köşkü’nde konaklayacaktı. Girişte kadınlı, erkekli muazzam bir topluluk birikmişti. Mustafa Kemal, kırmızı beyaz çiçeklerle süslenmiş otomobille, beraberinde köşkün önüne geldi. Mustafa Kemal onları selamlayarak köşke yöneldiğinde yüzü asıldı. Kaşlarını çattı. Çünkü geçeceği yerde boylu boyunca bir Yunan Bayrağı seriliydi. Kendisini karşılamaya gelenlere bunun nedenini sordu. Onlar da; “Yunan Kralı Konstantin’in 1921 yılında İzmir’e geldiğinde bu köşkte ağırlandığını; yere serilen Türk Bayrağı’nı çiğneyerek içeri girdiğini,” anlattılar. Mustafa Kemal, “Bir bayrak, milletin şerefidir. Düşmanın da olsa hürmet lâzımdır. Bayrağı yerden kaldırın. Yunan kralı bir hata işlemişse, bir gaflet yapmışsa aynı şeyi benim yapmama imkân yok,” diyerek Yunan bayrağını yerden kaldırtıp köşke öyle girdi. 
İşte böyle bir saygın lidere sahip olan Türk Milleti; Ermenileri katletmediği gibi Yunan askerini de denize dökmemiştir. Çünkü Türk ordusu İzmir’e girmeden bir gün önce; Yunan askerlerinden İzmir'e kaçanların bir kısmı sağı solu yakıp yıkarak peyderpey şehre ulaştı ve buradan gemilere bindirildiler. Son birlikler 8 Eylül günü limandan ayrıldılar. Yüksek Komiser, yani Genel Vali Aristidis Steryadis; “şehirde Yunan yönetiminin 8 Eylül gecesi saat 22.30 itibarıyla sona ereceğini” açıklayan bir bildiri yayınladı, sonra o da bir gemiye binip gitti. Ayrıca bir ayrıntı olarak şunu da belirtelim ki; Yunanlılara göre bu vali korkusundan ve utancından Yunanistan'a dönememiş ve Güney Fransa'da sürgünde ölmüştür. 
Kısacası; 9 Eylül İzmir’in Kurtuluş günü olduğu gibi Kurtuluş Savaşı’nın bittiği tarihtir. Allah Türk Milleti’ne bir daha o kara günleri göstermesin. Vatanın ve milletin bağımsızlığı için canını veren şehit ve gazilerimize de Allah rahmet eylesin.