Uzun yıllardan beri, parlamenter sistem ile yola devam mı, yoksa başkanlık sistemine geçelim mi, tartışması yapılır. Kimi zaman tartışmalar iki sistemin melezi, yarı başkanlık sistemine doğru kayar. Birkaç yıldan beri daha çok başkanlık sistemi üzerinde duruluyor. Fakat, öncelikle sorulması gereken bir soru var: Başkanlık sistemine geçelim-geçmeyelim, tartışması niçin yapılır?
Başkanlık sistemine geçelim, diyenlerin gerekçeleri birkaç noktada toplanıyor:
1-İstikrar devam eder,
2-Ekonomik büyüme ve gelişme daha hızlanır,
3-Türkiye, koalisyonlar çıkmazından ve zayıf hükümetlerden kurtulur,
4-Demokrasimizin önündeki engeller kalkar gibi sıralanabilir.
Başkanlık sistemine hayır geçmeyelim, itirazları da birkaç noktada toplanıyor:
1-Sistem değiştirmek, öyle akşamdan sabaha, boyacı küpüne daldırıp çıkarılacak bir durum değildir. Hem bütün mevzuatlar hem de yönetim şeklinin sil baştan değişmesi gerekir. Uyumsuzluk olacak mı olmayacak mı belli değildir.
2- İstersek yapabileceklerimizi mevcut parlamenter sistemlerde de yapabiliriz. Dünyada en istikrarlı sistemler yine parlamenter sistemlerdir. Durup dururken niye sistem değiştiriyoruz?
 3-Parlamenter sistemi bırakıp başkanlık sistemine geçeyim derken; acaba, elimizdeki demokrasiyi de kaybeder miyiz, endişesidir. Bu bir bakıma, halk deyimi ile “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” endişesidir. 
Bir kere şunu belirtelim: Parlamenter sistem, başkanlık sistemi ve yarı başkanlık sisteminin her üçü de demokratik rejim sayılır. Fakat her sistem de kendi içinde farklı yelpazeler oluşturur. Yani, birbirinden farklı başkanlık sistemleri olduğu gibi, birbirine benzemeyen parlamenter sistemler, birbirine benzemeyen yarı başkanlıklar bulunuyor. 
Sistemler yelpazesi içinde, en başarılı başkanlık sistemi ABD’de uygulanıyor. Zaten başkanlık sisteminin ana vatanı Amerika’dır. Benim düşünceme göre, gerçek başkanlık sistemi de sadece ABD’de var. Peki başka yerlerde başkanlık sistemi yok mu?  ABD dışında olanları iki gruba ayırabiliriz. Birinci gruba girenleri, başkanlık sistemine benzemeye çalışanlar, diye tarif edebiliriz. Venezuela, Kolombia ve Peru gibi ülkeleri bu gruba dahil edebiliriz. Diğer yerlerdeki sistemlerin çoğunluğunun, gerçek başkanlık sistemi ile alakası bulunmuyor.  Bunların sadece adı başkanlık sistemidir. Genellikle demokrasiden uzaklaşmış, otoriter rejimlere dönüşmüştür. Mesela, Güney Amerika ülkeleri, Afrika ülkelerin bir kısmı, Ortadoğu ülkeleri, Uzakdoğu Asya ülkeleri, bazı Orta Asya Türk Cumhuriyetleri böyledir. Peki, Parlamenter sistemler ve yarı başkanlık sistemleri başarılı mı? Parlamenter sistemlerde demokratik uyumsuzluk daha az görülüyor. Mesela Türkiye dahil, Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunluğu parlamenter sistemi uygular. Yarı başkanlık sistemine gelince, bu sistemde en başarılı ülke Fransa’dır. Fransa kadar olmasa bile Rusya da başarılı sayılıyor.
Peki, sistemlerden hangisi daha idealdir? Kanaatimce, beklentinizi dört dörtlük karşılayacak, her derde deva bir sistem mevcut değildir. Hepsinin kendine göre artıları ve eksileri var. Sistemlerin her biri ile başarı sağlanabileceği gibi; sistemlerin hiçbiri kaygıları bütünüyle giderecek garantisi vermiyor. Ne demek bu? İster parlamenter sistem, ister başkanlık sistemi, isterse yarı başkanlık sistemi olsun her üçünde risk her zaman bulunuyor. Halk deyimi ile bu biraz da “kantarın topunun ne kadar kaçacağına” bağlıdır. Kaldı ki, başkanlık sistemini en iyi uygulayan ABD’de bile, sistem krizlerin yaşandığı olmuştur.