Başkanlık sistemine kısaca değinirsek; temsilde adalet, yönetimde istikrarı sağlamayı amaçlayan başkanlık sistemini, dar anlamda bir il belediyesinin yönetimine benzete biliriz.
Seçimde birinci olan partibin adayının oy oranına bakılmaksızın başkan olduğu ve belediye meclisinde üstünlüğü aldığı, meclis, idari ve siyasi kurulların teşekkül ettiği, fren ve denge unsurunun sağlandığı, kuvvetler ayrılığının tam olarak uygulandığı bir sistem olarak düşüne biliriz.
Geçmişte olduğu gibi gelecekte'de devlet'te oluşabilecek bir çift başlılık sorununun ortadan kalkması, devlet yönetiminde istikrarın sağlanması, siyasi krizleri yoğun bir şekilde yaşadığımız 70'li ve 90'lı yıllara ve yakın bir zaman olan 7 haziran sonrasına tekrar dönmeme adına başkanlık sistemi önemli ve gereklidir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte'de farklı partilerden seçimle gelen Cumhurbaşkanı ve seçimle gelen Başbakan farklı görüşlerden ve farklı partilerden olursa ciddi siyasi krizlere sebep olabilir. Yakın zamanda merhum Ecevit ve sayın Sezer arasında'ki tartışma büyük bir siyasi ve ekonomik krize sebep oldu, bu sadece bireysel bir tartışma değil, yapısal bir sorundan kaynaklanmakta ve bu risk sürekli devam etmektedir. 
Bu riski ortadan kaldırmakla birlikte, Cumhurbaşkanının yetkilerini azaltarak, meclisin yetkilerinin artırılıp senato sisteminin güçleneceği ve gerçekten kuvvetler ayrılığının olduğu, yürütmenin yasamanın içerisinden çıkmadığı ve tamamen ayrıldığı, devletin üniter yapısının korunduğu bir başkanlık sistem ile birlikte yeni bir anayasayı uygulamaya geçirmek mecburiyetindeyiz.
Burada elbette bizim toplumsal ihtiyaçlarımız, örf ve adetlerimiz ile milli ve manevi değerlerimizi göz önüne alınarak yapılması olmazsa olmazdır, illa ABD'deki başkanlık veya Fransa da'ki gibi yarı başkanlık sistemi gibi birebir aynı olmak zorunda değildir, terör ve bölünme riskini göz önünde tutarak, üniter yapıyı gözetildiği bir sistem uygulaya biliriz. Başkalık sisteminde temel mantık, devlet'te ikiliği ortadan kaldırmak olmalı, bu nedenle Başbakanlık makamının kaldırıldığı ve Cumhurbaşkanlık makamıyla birleştirildiği, oy oranına bakılmaksızın seçimden birinci çıkan Parti Genel Başkanının Devlet Başkanı ve yürütmenin başı olduğu, yürütmenin yasamadan ayrı ve bağımsız teşekkül ettiği, gerçek anlamda kuvvetler ayrılığı olduğu 5+5 iki dönem görev yapma imkânı olan bir başkanlık sisteminin olması, ülkemiz adına siyasi istikrar için kazanım olabilir.
Gelinen nokta ile durum ortada, Türkiye hedefleri olan bir ülke ve bu hedeflere gidecek en etkili ve en verimli yöntemi bulmak ve uygulamak zorunda. Önümüzde orta gelir tuzağı, terör, siyasi ve ekonomik krizler var, bunlar çok uzakta değil, bu nedenle devlet yönetimi ve siyasetçiler dahil, tek ses, tek yürek ve tek bilek olmak olmak zorunda, burada parti, şahıs ve ideoloji gözetmeksizin yeni bir durum ortaya kaymak mecburiyetindeyiz. Başka Türkiye yok, gidecek başka yerimiz, yurdumuz yok. Bu nedenle tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan olmak zorundayız. Merhum Akif'in dediği gibi: "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez". Bir olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız, hep birlikte büyük Türkiye olmalıyız.