Kendimi bildim bileli, hayatı, kendimi, insanları sorguladım:
Acaba insanlar daha mutlu nasıl olurlar? Acaba mevcut koşullarda hayatlarını nasıl güzelleştirebilirler?
Kendilerine ve başkalarına yaşamı nasıl daha kolaylaştırabilirler?
Her insanın mutlaka bir yaşam amacı olmalı ve bu amaç kişiyi mutlu edecek bir amaç olursa kendisini seven, kendisiyle barışık, topluma faydalı bir birey olacaktır.
Amacım; bir denizyıldızını kurtarabilmek, bir yaşlının yüreğinde sevinç, bir gencin gözlerinde umut olabilmek, bir kadınının gizli düşlerine arkadaş, bir erkeğin bilinmeyen yönlerine ışık, bir kişinin hayatında farkındalık kazandırabilmek. Anladım ki, başımıza gelen her ne ise bundan yüzde yüz biz sorumluyuz. Anladım ki, dünyayı sevgi kurtaracak.
Güzellikler adına, sevgi dolu güzel bir dünya için birlikte başka neler mümkün.  
(Başka Neler Mümkün?” arka kapak yazısı 2018)
                                                                      ***
 
Başka neler mümkün adlı kitabımızda Belgin Turan acaba neler söylüyor? Hangi mesajları satır aralarında vermeye çalışıyor. Bunları burada tek tek anlatmanın daha zor olduğunu düşünerek kitaptan alıntılar vermeyi daha uygun buldum. Umarım bu kitap sizin de hayatınıza bir renk, bir ışık, bir nota olur ve yaşantınıza daha farklı bir açıdan bakmaya katkıda bulunur.
                                                                        ***
 
“…Genç bir annenin bu konudaki öğretmeni bir nevi kendi annesidir. Her ne kadar eğitim ve sosyal çevre ile bu değişime uğrasa da bilinçaltına yerleşenler kolay kolay unutulmaz. Çocuk
duyarsız, baskıcı, eleştiren bir anne ile yetişmişse ya aynısını kendi çocuğunda uygular ya da ben annemin bana yaptıklarını çocuğuma yaşatmayacağım der. Farklı bir yöntem izler. Duyarlı, paylaşımcı, erişilebilir, işbirliği yapan bir anne olabilir. Bu tabi istisnai bir durumdur. Genelde karşımızdaki kişiyi model olarak alırız…”
                                                                      ***
 
“…Sevgiyi zincirle bağlayamayız. Onu bir odaya kapatamayız. Sevgi içten gelirse bize doğru sular, seller gibi akar. Bağlılığı zorla, kaba kuvvetle, tehditle elde edemeyiz. Eğer halen şüphe ile kıskançlığın o en acımasız yanları ile mücadele ediyorsanız, kendinize bir dur deyin. Bunu yapmak hem çok kolay hem de çok zordur… Hayatınızı tek bir insana kilitlemeyin. Doğadan zevk alın, spor yapın, bir arkadaşla oturup bir kahve için koyu sohbet eşliğinde, çocuğunuzla bir filme gidin, yardıma muhtaç birine elinizi uzatın dahası çocukça ağaca tırmanıp dut bile yiyin iştahla…”
 
“…Kişilik özellikleri aşk acısının şiddetini belirlemede en büyük etkenlerden biri diyebiliriz. Tabi bir de çocukluk döneminde çocuğa bakan kişi veya ebeveynlerle “güvenli bağlanma”, sevgi ihtiyacının giderilmiş olması, aile içi sevgi ve saygıya dayanan bir ortam, anne-babanın birbirine değer vermesi gibi durumlarda kişinin aşk acısını yaşarken ki, duygu durumunun boyutunu belirliyor. Eğer bir ilişkiye çok büyük oranda yatırım yapıyorsanız; eğer hayatın merkezine partnerinizi koyuyorsanız, eğer hobileriniz yoksa eğer kendinizden çok karşınızdakini düşünüyorsanız, eğer hak etmediğiniz bir aşka zorla tutunuyorsanız, eğer kendinizi çirkin, değersiz buluyor ve özgüveniniz yerlerde sürünüyorsa, eğer hayata bakışınız ve felsefeniz sadece dış kaynaklardan besleniyorsa, eğer karşı taraf kırmızı çizgileri aştığı halde halen toleranslı davranıyorsanız, eğer bir ayda sevgilinizle yaptığınız kavga sayısı işlerinizi aksatıyorsa, eğer siz tam bir birey olamamışsanız, “Eğer” leri, istediğimiz kadar uzatabiliriz…”
 
“…Zaman içinde erkek, kadını kontrol altında tutan, bastıran, baskılayan taraf oldu. Sonuçta kadın kendi içindeki dişil enerjiden yüzyıllardır uzaklaştırıldı. Bu uzaklaştırma, toplumsal ahlak algılarıyla, geleneklerle, beklentilerle, görev algılarıyla, korkularla, dışlanmalarla, şiddet uygulanarak yapıldı…”
“…Duygularımızı, sevgimizi tek kişilik yaşamayı daha çok mu seviyoruz? Yoksa belli etmekten mi korkuyoruz? Bazen utanıyoruz, bazen çekiniyoruz, bazen, tepki alırız diye frenliyoruz…”
“…Bu hayat senin başkalarıyla uğraşma, kendini geliştir, kendini çoğalt,
Sen doğru ol, dürüst ol, başkalarıyla kendini kıyaslama,
Hatalarından ders al, tekrarlama, onlar sana bir şey söylüyordur, değişmen için,
Hayat amacına bak, günleri doldurmak için yaşama ya da vakit geçirme, zamana yaşam kat.
Düşlemekten, hayal etmekten pes etme, en büyük hazinen umutlarındır unutma.
Öyleyse daha mutlu, daha anlamlı, daha farkındalıklı, daha doğal, daha spontane, daha sevgi dolu, merhametten nasibini alan, şükürle, dua ile donanmış bir yaşam için….
BAŞKA NELER MÜMKÜN.”
 
Siz de hayata farklı bir pencereden bakmak istiyorsanız, bu kitap tam da size göre.
 
Sevgilerimle.