ABD’nin hatalarında ısrar etmesi, Barzani’yi bağımsızlık konusunda yüreklendirmesi, Ortadoğu’da yalnızlığa itilmesine, Yeni İpekyolu Projesi altında ezilmesine, “küresel lider” sıfatını kaybetmesine, dolar yerine Bitcoin saltanatının başlamasını kabul etmesine neden olacaktır. 

Barzani’nin referandum kararında ısrar edip etmemesi, Ankara’nın, bölge gerçeklerini içeren dosyayı ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’e sunumunda sergileyeceği kararlılığa bağlı olacaktır. 

ABD iç savaşının yansıması olarak, bölgemizde başdöndürücü bir trafik yaşanmakta. ABD Savunma  Bakanı Jim Mattis; Ürdün, Bağdat ve Erbil’den sonra Ankara’ya geldi. ABD’nin, daha doğrusu Trump’ı başkanlık koltuğuna oturtan Pentagon ABD’sinin, yani ABD derin devletinin Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını kontrolü altına alabilme konusunda acelesi var. ABD’nin bu konudaki acelesiyle Barzani’nin bağımsızlık konusunda ısrarı yakından ilişkili. Bölge ülkelerinin nabzını tutmak için Ortadoğu’yu turluyan Mattis’in son durağı Ankara..

Ankara’nın Mattis’in önüne koyduğu dosya oldukça kabarık. Görebildiğimiz kadarıyla dosya’da; ABD’nin PYD/YPG ile yaptığı Rakka operasyonu var, YPG’ye verilip PKK’da ele geçirilen tanksavar silahların fotoğrafları var, Telafer ve Afrin operasyonları var, Suriye sınırımızın hemen yanı başında kurulan ABD üsleri var, ünlü “terör koridoru” var, hepsinden önemlisi Barzani’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu var. Bütün bunlara karşı, ABD derin devletinin de, Ortadoğu petrol kaynaklarını kontrol altına alma ve Çin’in Yeni İpekyolu Projesi’nin önünü kesme gibi çok önemli bir acelesi var. 

Barzani’nin bağımsızlık referandumu konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğunu “Telafer Elden Giderse” (13. 08.2017) başlıklı yazımızda anlatmıştık. Barzani devlet başkanı olma konusunda hevesli olabilir, ama ısrarcı olmasının asıl nedeni ABD baskısıdır. ABD, Irak ve Suriye’de peşpeşe gerçekleştirdiği Musul ve Rakka operasyonlarında Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı Yeşil Bereliler ve Navy SEAL askerleriyle sergilediği “DEAŞ’tan kurtarma” gösterilerini biran önce noktalayıp Yeni İpekyolu Projesi konusunda Çin’e destek veren ülkelere yönelmek istiyor. 

Jim Mattis’in Türkiye ziyareti öncesinde Irak’a giden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, “Telafer’de DEAŞ’a yönelik operasyonların başlamış olmasından memnunluk duyduğumuza” ilişkin sözleri diplomatik nezaket gereği söylemiş olduğunu, aslında bu gelişmelerle ilgili çok önemli kaygılarımızın olduğunu hepimiz çokiyi biliyoruz. 

Tedavi için gittiği New York’ta başına silah dayanan İran yanlısı eski Irak Başbakanı Maliki’nin, Bağdat’a dönüşünde istifa ettiğini, yerine geçen/geçirilen İbadi’nin, el altından İran’la ve İran destekli Haşdi Şabi örgütüyle işbirliği yaparken, ABD’li hukukçular tarafından hazırlanan ve işgal altındaki Iraklıların “özgür iradeleriyle” oylayıp kabul ettikleri Irak Anayasası’nın “emirleri” dışına çıkamadığından haberdarız. O nedenle, bağımsızlık referandumu konusunda Barzani’nin değil de, ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in ne düşündüğünü önemsiyoruz. 

REFERANDUM BİR ANAYASA EMRİ, AMA…

Barzani’nin ısrarla gerçekleştirmeye çalıştığı referandum, aslında bir Anayasa emri. ABD’li hukukçuların hazırladıkları Irak Anayasası’nın 104’üncü maddesi, Kerkük’ün statüsünün, 2014 yılına kadar referandumla belirlenmesini emrediyor. Anayasa’nın bu emri bugüne kadar yerine getirilmedi. Bu referandumla, petrol rezervleriyle ünlü yüzlerce yıllık Türkmen kenti Kerkük Irak’tan koparılacak ve Kürt bölgesine bağlanacaktı. Irak’ın petrol zenginliği, ülkenin kuzeyinde kurulacak bir federal devlet üzerinden yağmalanacaktı. 

Fakat, yaşanan gelişmeler nedeniyle Kerkük referandumu sürekli ertelendi. Musul’un IŞİD/DEAŞ tarafından işgali sırasında yaşanan kargaşa ortamında Barzani, Kerkük’ü kendi sınırları içine aldı ve “Kerkük referandumuna gerek kalmadığını” duyurdu. Kerkük’ün statüsünü belirleyecek referandumu defalarca erteleyen Barzani’nin bağımsızlık referandumundaki ısrarı, arkasındaki ABD’nin itici gücüyle orantılı olacaktır.

İKİ AMERİKA SAVAŞIRKEN… 

Irak’ın kuzeyinde Barzani, Bağdat’ta İbadi, ABD’nin hedeflerine ulaşabilmesi için ellerinden geleni esirgemediler, ama Ortadoğu’da sular durulmadı. Bugün Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını kontrolü altına almaya çalışan iki Amerika var. Trump’ı başkanlığa taşıyan Pentagon Amerikası’yla, bugüne kadar ABD yönetimine ve dış politikasına para gücüyle egemen olan Rothschild Amerikası arasında tarihin gördüğü en ilginç savaşlardan biri yaşanıyor.  Pentagon ve Lockheed Martin destekli Trump Amerikası Ortadoğu petrollerinin derin devletin kasasına akmasını, Rothschild destekli ABD ise, Ortadoğu’da İsrail merkezli bir enerji terminali kurulmasını destekliyor. 

İki ABD arasındaki savaş tüm küresel dengeleri etkiliyor. Pentagon ile silah sektörünün ağır topu Lockheed Martin’in desteklediği Trump Amerikası’nın  Ortadoğu’da elini kolunu bağlayan bir önemli gelişme de Çin’in Yeni İpekyolu kuşağı. Üç kıtayı birbirine bağlayacak bu kuşağın, ABD derin devletinin, yalnız Ortadoğu’ya ilişkin hedeflerinden değil, küresel lider sıfatından da vazgeçmesi gerekecek. ABD’nin Ortadoğu’daki hedeflerine biran önce ulaşma telaşının ve Barzani’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu konusunda ısrarcı olmasının ardında bu gerçekler yatıyor. ABD, Yeni İpekyolu Projesi’nin yakın bir gelecekte hayata geçecek olmasından dolayı, Ortadoğu’da oldukça kaygılı günler yaşıyor. Çin’in Yeni İpekyolu Projesine destek veren ülkeler, “DEAŞ eliyle gerçekleştirilen” terör olaylarıyla cezalandırılıyor. Sonuncusunu Barcelona’da yaşadık, ama bu son cezalandırma olmayacak; devamı gelecek.. 

ABD Savunma Bakanı Mattis Ortadoğu’ya “iş bitirmek” amacıyla geldi. 

ABD’nin tarih sahnesinde kalıp kalmamasını belirleyecek olan bir büyük savaşa yön vermek amacıyla geldi. 

Jim Mattis sıradan bir savunma bakanı değil. Lakabı “Kuduz Köpek” olan Jim Mattis, asker kökenli. Mattis, ABD’nin geleceğini belirleyen Kongre’nin ağır toplarından biri. Obama döneminde ABD Merkez Komutanlığı’nın başındaydı. Mattis zeki, oyun kurucu ve uygulayıcı bir yetenek.. Küresel çapta, “Yeni İpekyolu Projesi’nin önünü kesmek amacıyla ilk hamleyi yapan üstün zeka” olarak biliniyor. ABD yönetimiyle ABD derin devleti arasındaki egemenlik savaşı onun Merkez Komutanı olduğu dönemde, 2010’da başlamıştı. Sürüyor.. 

BARZANİ REFERANDUM KONUSUNDA ISRARCI OLABİLİR Mİ?

Jim Mattis, Çin’in Yeni İpekyolu Projesi’nin önünü kesebilmek için, Obama’nın muhalefetine rağmen ilk hamleyi yapan cesur ve “iş bitirici” bir asker. Obama’nın “gereksiz” gerekçesiyle Afganistan’dan çektiği askerleri Özel Kuvvetler üniformasıyla yeniden Afganistan’a gönderen gözü kara bir uygulamacı. Jim Mattis, aynı zamanda, “Türkiye’yi kaybedersek, Ortadoğu’da yaşama şansımız kalmaz” diyecek kadar da gerçekçi bir politikacı. 

Çizmeye çalıştığımız bu “ABD Savunma Bakanı Jim Mattis” portresinden sonra, siz hala Barzani’nin mi, yoksa Mattis’in mi ne diyeceğine bakarsınız.. 

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en sıkıntılı süreçlerinden birini yaşıyor, ama Yeni İpekyolu Projesi’nin yaakın bir zamanda hayata geçecek olmasından dolayı, ABD de rahat değil. ABD, atacağı yanlış adımlarla “küresel liderlik” sıfatını kaybedeceğini görüyor, biliyor. 

Jim Mattis’in de belirttiği gibi, ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye gibi bir dosta her zaman ihtiyacı olacaktır. ABD, terör örgütleriyle bir yere gidemeyeceğini artık görmelidir. Türkiye’nin altını oymaktan vazgeçerek gönlünü almanın yollarını aramalıdır. 

ABD’nin, ayrıca, Yeni İpekyolu Projesi cephesinde buluşan Çin, İngiltere, Hindistan, Afganistan, İran, Pakistan, Katar barikatını kolayca aşamayacağını görmesi ve acilen uzlaşmacı politikalara yönelmesi gerekir. 

ABD’nin hatalarında ısrar etmesi, Barzani’yi bağımsızlık konusunda yüreklendirmesi, Ortadoğu’da yalnızlığa itilmesine, Yeni İpekyolu Projesi altında ezilmesine, “küresel lider” sıfatını kaybetmesine, dolar yerine Bitcoin saltanatının başlamasını kabul etmesine neden olacaktır. 

Dünyaya silah gücüyle egemen olmak isteyen Trump yönetimine Ortadoğu tarihini okumasını tavsiye ederiz. Ortadoğu, gerçekleri göremeyen nice imparatorlukları yutmuş, okuyup görmelidir. 

Barzani’nin referandum konusunda ısrar edip etmemesi, Ankara’nın, bölge gerçeklerini içeren dosyayı ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’e sunumunda sergileyeceği kararlılığa bağlı olacaktır.