Bak dedim mimarinin önemli dönemlerinden biridir, incele dedim. Sev dedim. 

I-Ihh…

18-19 YY. da İstanbul’un şeklini değiştiren, mimarı bol Balyan Ailesinin İstanbul’da yaptığı en güzel örneklere defalarca gittim. 

Dolmabahçe’de ki Saat Kulesi, Nusretiye Camii, Pertevniyal Valide Sultan Camisi, Çifte Saraylar (Mimar Sinan Üniversitesi) Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Çırağan Sarayı, Ortaköy Camii, Akaretler Evleri, Selimiye Kışlası, Beyazıt Kulesi, Kuleli Askeri Lisesi, Küçüksu Kasrı… 

Gördüğünüz gibi Osmanlı döneminde İstanbul’a yeni bir mimari yön vermiş Balyan Ailesi. Değişik yapılarında Barok, Rokoko, Art Nouveau vb uslupları kullanmışlar. Zaten yapılarda çok farklı etkileri de içiçe görüyorsunuz. 

İçlerinde tabii ki MSÜ binaları, bir Kuleli Askeri Lisesi, Ortaköy Camii, Selimiye Kışlası gibi bakmaya doyamadığım görsel tatlar var.

Karaköy’ün meşhuuur Kamonda Merdivenlerine ise çıkışta ki rahatlığı ile tekniğine  hayranım. ( Art- Nouveau olduğu için sanırım. Bayılırım da.)

Bulduğum yerde fotoğrafladım. Yazdım. Çizdim.

I-Ihhh…

Ben mimaride sevemedim Barok’u… Hayran olmak ve sevmek gönlümde karşı karşıya oturdu eeee daha daha nasılsınız der gibi…

Barok mimaride bana çok abartılı geldi. Kendi içinde uyumlu güzel  bir abartı. Basma kumaşlarda ki allı dallı gül desenleri kadar abartılı … Gayet tabii barok sadece mimaride mobilyada modada yaşanmamış. Resim ve müzikte  de kendine has özellikleriyle tüm sanat dallarında yer almış.

İşte resim ve müzikte ki Barok , mimarinin aksine, akademik eğitimimden bu yana özellikle de son yıllarda gönlümü kaptırdığım, barok çılgını çok sevdiğim arkadaşımın da katkılarıyla derin hazlar yaşatıyor.

Bu keyfi yaşadığım İstanbul’da ki önemli sanat merkezlerinden biri de Cemal Reşit Rey

Yerli yabancı tanıdık tanımadık öyle renkli sanatçıları ağarlıyor ki, konserlerini iple çekiyorum. Geçen hafta bu etkinliklerden birine daha katıldım.

Concerto Köln

Tıka basa dolu bir salon ve insanların dikkat kesildiği konsere, mekanın ruhu da bu coşkuya katıldı.

Topluluk, barok müziğin tacı klavsen, flüt, kontrbas, viyolonsel, viyola ve kemanlar eşliğinde J.S. Bach, G.F. Handel, Telemann yorumladılar.

İşte müzik ruhun gıdasıdır dedirten cinstendi.

Barok müzik özellikle çok seslerin karşılıklı atışması, Aşıklar Şöleni gibi. Notalarla konuşmanın ahenkli birlikteliği. Sarmal merdiveni…

Bir graffiti de oluşmuş şeklin tonlamaları gibi açıklı koyulu. Çok sesle dinginliğin nasıl oluştuğunu kavramak ve huzuru yakalayışın gücü gibi enfes… 

Concerto Köln, enerjik bir performans içindeydi. Dünyanın en prestijli festivallerine, kültür merkezlerine ve salonlarına davet edilen topluluk, Grammy, Echo Classic, Alman Plak Eleştirmenleri Ödülü, MIDEM Classic, Choc du Mondede la Music, Diaposand’Annee, Diapason d’Or gibi sektörün önemli ödüllerini sahiplenmiş.

Özellikle de müzik dünyasına bir katkıları da, nispeten gölgede kalmış eserleri, bestecileri gün yüzüne çıkarmak.

Avrupa Birliği Kültür Elçisi seçilen topluluk gayet mutevazı bir giysiyle cool cinstendi. Seyirciyle samimi bir saygı ve  iletişimi başarıyla yakaladı.

Ancak müzikseverlerimize nacizane bir nasihatım olacak;

Lütfen bu tip konserlere milli formamız olmuş parça pinçik kirli kotlarla, saç sakal karışmış- sözüm ona entel dantel- gelmeyin. Üstelik Klasik bir Konser ve CRR a..

Onlar ciddi ve zor bir iş yapıyorlar ve size saygı gösterip siyah temiz giysilerle geliyor. Salon gerek yapısı, gerekse ,özenli hizmetiyle İstanbul’un seçkin lokasyonunda.

Unutmayın; Sevgi & Saygı çift taraflıdır. ( Çok özenli giyinip gelenler de vardı ama maalesef sayıca çok azdılar.)

Ha bir de,

Olmadık yerde alkışlamayın, nolur ya…