Avrupa coğrafyasında karapara transferinin en rahat yapıldığı, terör örgütlerinin en rahat hareket edebildikleri ülkelerden biridir İspanya. O nedenle İspanya, bugüne kadar, terör eylemlerinin hedefi olmamıştır. Çünkü teröristler,  çok rahat hareket edebildikleri İspanya gibi ülkelerde terör eylemi yaptıklarında, hareket alanlarının daralacağını çokiyi bilirler. Peki, ne değişti de İspanya terörün hedefi oluverdi?

Barcelona saldırısı, Avrupa daha önce yaşanan terör saldırılarından daha fazla yankı oluşturdu. Bunda ölü sayısının fazla olmasının etkisi var, ama daha çok İspanya’nın hedef alındığı sorgulanıyor?

Neden İspanya, Neden Barcelona ve neden Katalon bölgesi?

Fransa’da Nice ile başlayan saldırıların devamı gibi görülen Barcelona katliamı, kişisel bir intikam eylemi olabilir. Son yıllarda yoğunlaşan DEAŞ’ı bitirme operasyonlarıyla sarsılan terör örgütünün “Yıkılmadım, ayaktayım” mesajı olabilir. Ortadoğu’daki parsellemeden pay alamayan ve bu nedenle Çin’in Yeni İpekyolu Projesi’ne destek veren İngiltere ve AB ülkeleriyle ABD arasındaki bir “mesajlaşma” olabilir. İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmek için bir referandum hazırlandığında olan Katalonlara, “AB’nin daha fazla bölünmesine izin vermeyiz” notası olabilir. Bugünkü küresel konjonktürde bu olasılıkların hepsine şans tanımak gerekir. 13 kişinin hayatını kaybetmesine, 100 kişinin yaralanmasına neden olan Barcelona katliamı, yukarıda saydığımız olasılıkların bir bileşkesi de olabilir. Ana hatlarıyla Barcelona katliamı, ABD derin devleti ile İngiltere, Rothschildlar ve Çin cephesi arasındaki rekabetin Avrupa coğrafyasına yansıması gibi görünüyor. Yakında netleşecektir.  

İspanya şimdiye kadar terör olaylarına hedef olmayan bir ülkeydi. Göçmen politikaları diğer AB üyesi ülkelere göre çok daha esnekti..

Barcelona saldırısını irdelerken ve “İspanya’ya kim, nasıl bir mesaj vermek istemiş olabilir?” sorusuna yanıt ararken, bize yardımcı olabilecek İspanya gerçeklerini bir hatırlayalım..  

AB ülkeleri içinde karapara ve uyuşturucu ticaretinin en yoğun ve en rahat olduğu ülke İspanya’dır. Yani yasadışı olaylar açısından sınırları en geçirgen olan ülke İspanya’dır. Bu gerçeği bütün terör örgütleri bilir.. 

İspanya sınırlarını bu kadar geçirgen yapan nesne paradır. Bedelini ödedikten sonra, İspanya sınırlarından istediğiniz birşeyi kolayca geçirebilirsiniz. İspanya, karapara ve uyuşturucu konularında olduğu gibi teröristlerin kolayca giriş yapabildikleri ve barınabildikleri bir ülke olarak ünlenmişti.  

Günün herhangi bir saatinde, dünyanın en ücra köşesindeki bir döviz bürosundan İspanya’ya para göndermek mümkündür. Avrupa coğrafyasında karapara transferinin en rahat yapıldığı, terör örgütlerinin en rahat hareket edebildikleri ülkelerden biridir İspanya. O nedenle İspanya, bugüne kadar, terör eylemlerinin hedefi olmamıştır. Çünkü teröristler,  çok rahat hareket edebildikleri İspanya gibi ülkelerde terör eylemi yaptıklarında, hareket alanlarının daralacağını çokiyi bilirler. Barcelona katliamı bu nedenlerle çok şaşırtıcı oldu. 

Kafalar karıştı: Neden İspanya, neden Barcelona ve neden Katalon bölgesi? 

Ne değişti de, İspanya terörün hedefi oluverdi?

Baarcelona katliamıyla verilen mesajın içeriği nedir?

İSPANYA SALDIRISI VE FIRAT KALKANI

“İspanya nire, El Bap nire?” demeyin; Barcelona’da yaşanan ve 13 kişinin hayatını kaybettiği terör eyleminin ucu Fırat Kalkanı’na, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin destan yazdıkları El Bap’taki IŞİD/DEAŞ temizliğine dayanıyor. 

Dost ve müttefiklerimizin, yapılan anlaşmaya rağmen hava desteği vermedikleri Fırat Kalkanı operasyonunda askerlerimiz, El Bap’ı sokak sokak, ev ev tarayarak teröristlerden arındırmışlardı. El Bap’tan kaçan teröristlerin çoğu İdlib’e sığınmışlardı. Musul ve Rakka’yı IŞİD/DEAŞ’tan temizleme operasyonlarından kaçabilen teröristlerinin büyük bir bölümü de ya Ürdün’e ya da El Kaide üniforması içinde Türkiye sınırına yakın bölgelere sığınmışlardı. 

Irak ve Suriye’de İngiltere büyüklüğünde bir coğrafyayı ele geçiren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) “vatandaşları” 140 ayrı ülkeden gelmişlerdi; demografik yapısı böylesine karmaşıktı. IŞİD/DEAŞ’ı bitirmeye yönelik Musul ve Rakka operasyonları sonrasında bu sanal millet dağılıverdi, militan/vatandaşların çoğu geldikleri ülkelere döndüler. Arap kökenliler ise üniforma değiştirerek başka örgütlere katıldılar.. 

Çekirdeği Davit Petraus tarafından oluşturulan IŞİD/DEAŞ, zamanla çeşitli ülkelerden gelen uyuşturucu bağımlıları ve macera düşkünlerinin katılımıyla Irk ve Suriye topraklarında İngiltere büyüklüğünde bir coğrafyayı ele geçirdi, sanal bir devlet kurdu ve hilafet de ilan etti. Ellerine Hz. Muhammet’in mührü bulunan bir bayrak verilen bu cani sürüsü, “üst aklın” yönlendirmesiyle, bir taraftan Türkmenleri katletti diğer taraftan da “Allah-u Ekber!” haykırışlarıyla kafa keserek, İslam’ı itibarsızlaştırmak amacıyla ellerinden geleni yaptılar. Terör örgütlerini çıkarları doğrultusunda kullananlar, bu kurgulamanın bumerang etkisini hiçbir zaman düşünmediler ve düşünmek istemediler. 

DENEYİM KAZANARAK ÜLKELERİNE DÖNEN TERÖRİSTLER AVRUPA’NIN KORKULU RÜYASI OLDULAR

Kullanım süreleri dolunca Irak ve Suriye’den kovulan bu teröristler, kazandıkları deneyimle ya bir başka örgüte katıldılar ya da ülkelerine döndüler. Türkiye sınırında ele geçirdiği 3500 Avrupalı teröristi ülkelerine iade etti. Bunların çok azı yargılandı. Büyük bir kısmı, “rehabilite edilebilir” gerekçesiyle serbest bırakıldı ve “bir gün işimize yarayabilir” düşüncesiyle “tedavi” ediliyorlar, yani el altında tutuluyorlar. IŞİD/DEAŞ, El Kaide gibi örgütlerde deneyim kazanarak İspanya’nın geçirgen sınırlarından ülkelerine teröristler, Avrupa’nın korkulu rüyası oldular.. 

Avrupa ülkeleri bu insanların kendi içlerine yerleşmiş radikal unsurlar olduklarını görüyor ve biliyorlardı. Gelip geçmelerine de özellikle göz yumuyorlardı. Irak ve Suriye’de sürdürülen insanlıkdışı katliamlarda kullanılan örgütlere militan olacak bu unsurların Ortadoğu Bataklığında kaybolup gidecekleri sanılıyordu. 

IŞİD/DEAŞ ve El Kaide gibi örgütlerin en ürkütücü özellikleri yeraltına çekilip izlerini yok etme yetenekleridir. Avrupa ve Türkiye’de sürekli izleme yöntemleriyle bu örgütler etkisizleştirilmeye çalışılıyor. 

İspanya kadar olmasa da, Türkiye’nin Güney sınırlarının Hatay, Antep ve Kilis bölümleri oldukça geçirgendir. Buradan geçebilen teröristler, Türkiye için olduğu kadar Avrupa ülkeleri açısından da tehlike oluşturuyorlar. 

DEAŞ ve El Kaide gibi örgütlere Avrupa ülkelerinden gelerek katılan teröristlerin çoğu Ortadoğu’daki vekalet savaşlarında yok olup gittiler, ama hayatta kalmayı başarıp ülkelerine dönenler Barcelona’da olduğu gibi, toplumu derinden sarsan eylemler yapabiliyorlar. Bu eylemler kişisel nedenli olduğu gibi, belli bir çıkar karşılığında da gerçekleştirilebiliyor. 

Yeraltına çekilip uykuya yatan terör hücrelerinin çoğalması nedeniyle, Avrupa genelinde terör eylemlerinde de bir artış yaşanması bekleniyor. Çünkü, Ortadoğu’nun yeniden parsellenmesi kavgasında pekçok ülke kendine pay çıkarmaya çalışıyor, ama Ortadoğu enerji kaynaklarını ele geçirebilmek amacıyla amansız bir kavgaya tutuşmuş olan ABD derin devletiyle Rothschild Ailesi pastadan kimseye pay vermek istemiyorlar. 

TERÖR OLAYLARI VE ÇİN’İN YENİ İPEKYOLU PROJESİ

Bu arada, tamamlamaya çalıştığı Yeni İpekyolu kuşağıyla tüm dünyanın her konudaki üretimini ve ticaret yollarını kontrolü altına almaya çalışan, Bitcoin’in küresel çapta geçerli bir para birimi olmasını destekleyen Çin, ABD ekonomisi ve doların geleceği açısından giderek büyümekte olan bir tehlike oluşturuyor. Yeni İpekyolu Projesi ve Bitcoin uygulaması, bütün dünya ülkelerini içine çeken yeni girdap oluşturdu. O nedenle, Ortadoğu’nun parsellenmesi operasyonunu BOP’un hedefleri doğrultusunda tamamlayarak Çin’in karşısına dikilme telaşında olan ABD, Çin’e destek veren İngiltere ve AB ülkelerini tehdit ediyor. Barcelona saldırısı ABD ile AB arasındaki çıkar çatışmalarının bir ürünü olmasa bile, bundan böyle, Çin’e gizli ya da açık destek veren AB ülkeleri Barcelona’da olduğu gibi, toplumu derinden sarsan terör eylemlerine hedef olabilirler. 

BARCELONA SALDIRISI VE BARZANİ

Barcelona saldırısıyla Barzani’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumuyla da ilişkilendirenler var. Bilindiği gibi, Katalonlar da, İspanya’dan ayrılma konusunda bir referandum yapma hazırlığındalar. Barcelona saldırısını, Katalonlara verilen “AB’nin daha fazla bölünmesine izin veremeyiz” notası olarak okuyanlar da var. 

Dünya yeniden parsellenirken, acımasız terör eylemleri bu kavgalardan habersiz masum insanları katlediyor. Dünyanın insani değerlerin ayaklar altına alındığı böylesine bir kaos ortamına sürüklenmesi, küresel çapta sözü dinlenen bilge kişiler yetiştirememiş olmasının sonucudur.