BAĞIMSIZLARININ 25. YILINDA AZERBAYCAN VE TÜRK CCUMHURİYETLERİ 


Rahmetli Prof. Dr. Turan Yazgan’ın kurucu başkanı olduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı (TDAV), kurulduğu yıldan bu yana her hafta sonunda düzenlediği “Süleymaniye Kürsüsü” konferans etkinliklerinin 2016-17 dönemindeki ilk konferansını İstanbul Üniversitesi Seyit Hasan Paşa Medresesi salonunda gerçekleştirdi. 

Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü 2016-2017 dönemi etkinlikleri,  Azerbaycanlı şair, yazar, devlet adamı Sabir Rüstemhanlı, Azerbaycan Türk kadınlar Birliği Başkanı Tenzile Rüstemhanlı ve Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Ürekli’nin konuşmacı oldukları “Bağımsızlıklarının 25. Yılında Azerbaycan ve Türk Cumhuriyetleri” başlıklı konferansla başlamış oldu. 

Türk milli marşı ve Azerbaycan milli marşı ve şehitlere saygı duruşu ile başlayan konferansın açılış konuşması vakfın Eğitim Müdürü Metin Köse tarafından yapıldı. 

YRD. DOÇ. DR. ÜREKLİ: “BİRLİK İÇİN ALFABE BİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİDİR”

İlk konuşmacı ve divan başkanı Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Ürekli konuşmasına, Türk dünyasına gönül vermiş konuklara ve Türk Birliği için, Türk kültürünü gelecek kuşaklara aktarabilmek için yıllarını vermiş olan Yavuz Bülent Bakiler, Azerbaycan Türk Kadınlar Birliği Başkanı Tenzile Rüstemhanlı, Azerbaycan milletvekili ve  şair-yazar-rejisör Sabir Rüstemhanlı, Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu ve Kazakistan tarihi alanında bir çok çalışmaları bulunan Prof. Dr. Abdulvahap Kara’ya teşekkür ederek başladı.. 

Ürekli, Azerbaycan’ın bağımsızlık tarihine değinerek 1918’de kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade’nin hepimizin yüreklerini titreten, umut ateşimizin her zaman canlı kalmasını sağlayan o ünlü sözünü hatırlattı: “yükselen bayrak bir daha inmez!” 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana, KKTC’yi de eklediğimizde, bağımsız Türk cumhuriyetlerinin sayısının 7’ye yükseldiğini belirten Ürekli, bu kardeş ülkelerin bağımsızlıklarını sürdürebilmek için elele vermeleri gerektiğini söyledi. Bu cumhuriyetler arasında işbirliğinin Türk Konseyi ile düzenli hale geldiğini vurgulayan  Ürekli, Türk Cumhuriyetleri arasında ilk kültürel ilişkileri, Prof. Dr. Turan Yazgan’ın kurduğu Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın başlattığını söyledi. Kardeş ülkeler arasında kültürel ve ekonomik işbirliğinin gelişebilmesi için alfabe biriliğinin çok önemli olduğunu vurgulayan Ürekli, Kazakistan ve Kırgızistan’ın da Latin Albesi’ne geçmesiyle Türkistan coğrafyasında yeni bir dönemin başlayacağını savundu.   

SABİR RÜSTEMHANLI: “TÜRK BİRLİĞİ TURAN HOCA’NIN YOLUNDAN GİDEREK SAĞLANABİLİR”

Yrd. Doç. Dr. Ürekli’den sonra kürsüye gelen Azerbaycan Vatandaş Hamreyliği Partisi Başkanı, eski Enformasyon Bakanı, şair-yazar, rejisör ve milletvekili Sabir Rüstemhanlı, konuşmasını TDAV Kurucu Başkanı Prof Dr. Turan Yazgan’a duyduğu saygıyı ve minnettarlığı belirterek başladı. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın (TDAV) Süleymaniye Kürsüsü’nden konuşmanın kendisi açısından çok ayrı bir önemi ve heyecanı olduğunu belirten Sabir Rüstemhanlı, TDAV’ın 25 yıldır Azerbaycan’ın  bağımsızlığı, gelişmesi konusundaki etkinliklere ev sahipliği yaptığını ve bunun çok önemli bir kardeşlik dayanışması örneği olduğunu söyledi.

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın (TDAV) Türk Dünyası ve Azerbaycan için yaptıklarını anlatan Rüstemhanlı,  Azerbaycan’ın henüz bağımsız olmadığı 1990 Mayıs ayında, Kayseri’de, “Uluslararası Azerbaycan Sempozyumu”nu düzenlediğini ve Azerbaycan’dan 170 kişiyi davet ettiğini anlattı. 1992’de, Türk Dünyası Parlamenter Birliği’nin kurulması için Kıbrıs’ta uluslararası BİR toplantı düzenleme cesaretini gösteren kişinin de Prof. Yazgan olduğunu dile getiren Rüstemhanlı, bu düşüncenin ancak 15 yıl sonra hayata geçtiğini ve Türk Dünyası Parlamenter Asamblesi’nin kurulduğunu söyledi. 

Bunların dışında, ABD’de/New York’ta, Türk Dünyası’nın çeşitli yörelerinden gelen delegelerle Türk Dünyası sorunları konusunda toplantı düzenlemeyi başaran kişinin de Prof. Dr. Turan Yazgan olduğunu anlatan Rüstemhanlı, Turan Hoca’nın, bu tip organizasyonların yanı sıra, dergi, gazete ve kitap yayınlarıyla Türk Dünyası’na büyük hizmetler gerçekleştiğini söyledi. Hatta onun Azerbaycan’da ilk Türk okulunu ve İktisat Fakültesini de açtığını da belirten Rüstemhanlı Türkiye’nin iç işlerine karışmak istemediğini, ancak Yazgan’ın okullarının cemaat okullarından da önce açıldığına dikkatleri çekti.

1918’de Mehmet Emin Resulzade önderliğinde kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin tarihçesini de dile getiren Rüstemhanlı; Ermenilerin, kendilerini örgütleyip destekleyen Rusların da desteğiyle Azerbaycan Türklerini Kafkasya’da yok etmek için giriştikleri kanlı mezalimi ve Azerbaycan petrolünü sömürmek isteyen İngilizlerin bu süreçte oynadıkları kötü rolleri ortaya koyarak, bu durumdan kardeş Osmanlı Türkiyesi’nin Nuri Paşa komutanlığında gönderdiği ordu vasıtasıyla kurtulduklarını ifade etti. 

Azerbaycan’da 1918’de kurulan Cumhuriyet’in önemine değinen Rüstemhanlı, onun Türk tarihindeki ilk demokratik cumhuriyet olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nden beş yıl önce kurulduğunu söyledi. Ancak, bu cumhuriyetin kurulmasında Osmanlı’nın, yani Anadolu Türklerinin de büyük katkıları olduğunu, Enver Paşa’nın emriyle Nuri Paşa komutasındaki Türk askerlerinin Bakü ve diğer Azerbaycan şehirlerindeki Rus ve Ermenilerin işgalci kuvvetlerini dağıtarak bağımsız cumhuriyetin kurulmasını sağladıklarını ayrıntılarıyla anlattı. Bu yolda 1130 Osmanlı askerinin Azerbaycan Türklerinin bağımsızlığı için canlarını feda ederek şehit düştüklerini söyledi. Azerbaycan halkının Anadolu’daki kardeşlerinin bu fedakarlığını hiçbir zaman unutmadığını, bugün Başkent Bakü’de Türk şehitliğinin bulunduğunu ve Azerbaycan halkının sonsuza kadar Anadolu’daki kardeşlerine minnettar kalacağını söyledi. 

Osmanlı ordusu yardım etmeseydi, başkent Bakü’nün bir Türk şehri olamayacağını, bugün Bakü bir Türk şehri ise bunu Osmanlı’ya yani Anadolu Türklerine borçlu olduğunu belirten Sabir Rüstemhanlı, Azerbaycanlıların “Bakü Fatihi” Nuri Paşa’yı da asla unutmadıklarını, bir şekilde borçlarını ödemeye çalıştıklarını ifade etti. 

NURİ PAŞA İDAMDAN NASIL KURTULDU?

Azerbaycanlıların Nuri Paşa’ya olan sevgi ve saygılarının derecesini anlatan Sabir Rüstemhanlı, bu konuda tarihin karanlıklarında kalmış bir olayı da gün yüzüne çıkardı.  

Rüstemhanlı’nın Nuri Paşa’nın idamdan kurtuluş hikayesini şöyle anlattı.. “Mondros Mütarekesi’nin şartlarına uyan Nuri Paşa İstanbul’a döndü ve gelişini Harbiye Nezaretine bildirdi. İstanbul’daki işgalci kuvvetlerin İngiliz komutanı, onun bir savaş suçlusu olduğunu savunarak Nuri Paşa’yı Harbiye Nezareti’nden teslim aldı. Osmanlı yönetimi, ömrü cephelerde geçmiş bir paşasının İngilizler tarafından suçlanıp nezate konmasına itiraz edemeyecek durumdaydı. İngilizlerin amacı ise, İstanbul’da halkı galeyana getirmemek amacıyla, Nuri Paşa’yı Batum’a götürmek ve  göstermelik bir yargılama sonrasında idama mahkum etmekti.”  

“…İngilizlerin bu planını haber alan bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti yöneticileri, ‘Bakü Fatihi’ Nuri Paşa’yı  kurtarmak için harekete geçtiler. Bu arada, Batum’daki bazı kişiler, 200 bin ruble karşılığında Nuri Paşa’yı kolayca kurtarabileceklerini söylüyorlardı. Azerbaycan’ın ileri gelenleri kısa zamanda istenilen parayı toplayarak verdiler. Ancak beklenen olmadı; verilen sözler tutulmadığı için Nuri Paşa’yı kurtaramadılar. Bu olayı hazmedemeyen Azerbaycan Cumhuriyeti yöneticileri, seçme askerlerden oluşan bir askeri birliği Batum’a gönderdi ve  korumalar eşliğinde mahkemeye götürülmekte olan Nuri Paşa’yı kurtarıp Bakü’ye kaçırdılar. Böylesine fedakarca yapılan bir askeri operasyonla Nuri Paşa’yı idamdan kurtaran Azerbaycanlılar, bir nebze olsun, ‘Bakü Fatihi’ Nuri Paşa’ya ve Anadolu’daki kardeşlerine olan minnet borçlarını ödemiş oldular.”  

TENZİLE RÜSTEMHANLI: “BİZ KARDEŞİZ; BİRBİRİMİZDEN ASLA VAZGEÇEMEYİZ”

Sabir Rüstemhanlı’dan sonra kürsüye gelen Azerbaycan Türk Kadınlar Birliği Başkanı Tenzile Rüstemhanlı, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanma sürecinde de sonrasında da yüzünü hep Türkiye’ye çevirdiğini ve Türkiye’nin de hep yanlarında olduğunu belirterek başladığı konuşmasına, her zaman olduğu gibi, coşkulu bir giriş yaparak şöyle seslendi: ”Zamana ve mekana göre değişmeyen bir tek şey Azerbaycan ve Türkiye’nin birbirine olan çok büyük sevgisidir. Ne Türkiye Azerbaycan’dan vazgeçer ne de Azerbaycan Türkiye’den vazgeçer!” 

Azerbaycan’ın politik ve küresel sorunlarına değinen Tenzile Rüstehamlı, özellikle Azerbaycan’ın Ermenistan ile yaşadığı huzursuzlukları ve çatışmaları dile getirdi. Türkiye’nin güçlü bir devlet olarak yolunda dimdik ilerlemesinin Azerbaycan gibi diğer Türk Devletleri’nin haklarını savunmasında son derece önemli olduğunu belirterek Haydar Aliyev’in ”Bir millet iki devlet” söylemini hatırlattı. 

25 yıldır Türkiye’de de Azerbaycan’da da siyasi görüş ve yaklaşımlarda  bazı değişiklikler yaşandığını belirten Tenzile Rüstemhanlı, buna rağmen, Azerbaycan Türklüğü ve Türkiye Türklüğü arasındaki sevgi ve kardeşliğin hiç değişmediğini söyledi. 

Eli silahlı olsun ya da olmasın, Azerbaycan ve Türkiye Türklüğünün düşmanlarının ortak olduğunu, dolayısıyla mücadelenin de, geçmişte ve bugün olduğu gibi, gelecekte de birbirimizden güç alarak yürütülmesi gereğini belirtti.

Tenzile Rüstemhanlı, Azerbaycan ve Türkiye başta olmak üzere, Türk Dünyası’nın değişik renklerinin, dış güçler tarafından farklılık algısı oluşturularak bölünmesine asla izin vermemizi, tam tersine, güçlü tarih, kültür, dil ve soy birliğimizi geliştirip pekiştirerek geleceğimize emin adımlarla yürümemiz gerektiğini belirterek  konuşmasını tamamladı.