Sevgili babacığım; bu gün aramızdan ayrılışının 20 yılı geçtiğini fark ettim.  Gidişinin ardından, uzunca bir süre, belki bir gün geri döner diye ütopik bir hayalim bir  ümidim vardı. Tabi bilinçli aklımla değil, bilinçli aklım asla bir daha geri dönmeyeceğini biliyordu. Ki, gidenler hiç geri dönmemişti. Rüyalarda yaşardım bu hayali, bu ulaşılamaz isteği, bir bakardım, geri gelmişsin. Nasıl mutlu olurdum, nasıl sevinirdim, bas bas bağırırdım, biliyordum geri döneceğini diye, sevinç çığlıkları atardım, tabi uyanıncaya kadar...

İşte şimdi bir babalar günü daha geride kaldı. Aslında şunu fark ettim ki, ben senin geri dönmeyeceğini tam olarak anladığımda yavaş yavaş senden uzaklaşmaya başlamışım. O kadar çok sevdiğim ve zamanında en değerli anları paylaştığım babamı unutmayı seçmişim. Çünkü bu acıyla, yokluğunla yaşamaya alışmak çok zordu. Bu gün bu duyguyu serbest bıraktığımda içimde sensizliğin acısının ne kadar derin olduğunu görünce hayretler içinde kaldım.

***

DÜYADER Irmak Türk Halk Müziği Korosu Şef, Cemal Irmak yönetiminde, bu gün Başkent Vizyon Huzurevinde, babalar gününe özel muhteşem bir konser verdiler. Anadolu'dan, Ege'den seçilen birbirinden güzel türkülerle coştuk, şenlendik. Koromuzun Koordinatörü Saadet Saylavi'nin söylediği;
"Bu adam benim babam
Sekiz köşe kasketiyle
Omuzunda sekosuyla hey!
Cebinde yok parası
Bafra’dır cigarası
Yüreğindedir yarası
Altı çocuk büyütmüş
Bir işçi maaşıyla
Bu adam benim babam hey!..." dinleyenleri ağlattı, yüreklerimizdeki babamız geldi aklımıza, duygular depreşti.

Babanızın sizi anlamadığını düşünüyorsanız, Ona sizi eleştirdiği zaman için için kızıyorsanız... Bir kez olsun ona içten sarılıp doyasıya öpüp, seni çok seviyorum, iyi ki varsın babacığım, demediyseniz, henüz geç değil. Hayattayken yapabileceklerimiz şeyler vardır. Bizi biz yapan ve etle tırnak olduğumuz insanlar, bir taraftan oruçluk, manevi duygular tavan yapmış, diğer taraftan huzurevinde veya evin bir köşesinde oturup kapının ziline, telefonun sesine bağlı yaşamları unutmayalım.