“Hocam ben bu çocuğu anlayamıyorum ne yapmak istiyor konuşturmuyor beni. Ben o kadar kişiye ders veriyorum yılların öğretmeniyim veliler bana dertlerini anlatırlar ben onlarla konuşurken beni can kulağıyla dinlerler. Gel gelelim bizim paşa beni gördü mü suratı hemen asılıyor. Ne yapacağımı şaşırdım herkese yardımcı oluyorum ama kendi çocuğuma konuşamıyorum bile.” diyen edebiyat öğretmenini ile sohbetim bir saat sürüyor. Oğlu ve onunla ertesi gün için randevulaştığımız Martı çay bahçesindeyim onları bekliyorum. Özellikle biraz önce geliyorum bu sevdiğim yere. Mudanya'ya geldiğimin ilk yıllarımda en çok takıldığım deniz kenarında bulunan çay bahçesi. Yan tarafta İmralı adasına irtibat iskelesi. 30-40 Yıl öncesinde İstanbul'un iki yakası arasında yolcu taşıyan "Tuzla" gemisi bu iskelenin gediklisi olmuş. İmralı-Mudanya arası mekik dokuyor. Armutlu’dan görülen İdo feribotunun biraz sonra buradan geçerken oluşturacağı dalgaların 3-4 dakika sonra kıyıya vuracak güçlü dalgalarını seyredecek iken baba oğul o sırada geldiler. Kısa sohbet sonrasında, "konu tam olarak nedir seni dinlemek istiyorum" diyorum babanın şikayetçi olduğu delikanlıya. Aramızda sağlanmış olduğunu hissettiğim güven ve sempatinin etkisiyle tüm duygu, düşünce ve hesaplarını akıcı bir dille anlatıyor. Arada bir baba söze girme girişimi karşısında delikanlının yüzü birden gerilip sözü tıkanıyor. Ben "Lütfen hocam sadece dinleyelim kendimizi tutalım, anlamaya çalışalım." derken baba mecburen susuyor. Delikanlı babaya bu kadar uzun süre ilk defa kendini anlatmanın memnuniyetini yaşıyordu. Delikanlı uzun uzun anlattı kendi konusunu ve bittiği zaman söylenecek tüm sözleri. Derin bir yük kalkmıştı üzerinden "oh be nihayet" der gibiydi yüz ifadesi. Söz sırası kendisine gelen baba bu sefer çok da konuşmaya hevesli görünmüyordu. Konuşmak ve ifade etmekten vazgeçmiş gibiydi. Gözden kaçırdığını şimdi anlamıştı birçok şeyi halbuki ilk defa bu kadar uzun süre dinlemiş ve tam anlamıştı oğlunu. Kafası karışık gibi görünüyor düşünmek ister gibiydi. Daha önce bana anlattıklarının hepsi uçmuş gitmişti kafasından. Karşısında duran oğlunu yeni tanıyor gibiydi. Biraz önce servis edilen ikinci bardak çaya attığı şekeri karıştırırken onunda kafası karışıktı ve eski düşünceleri bardağın içinde eriyen şeker gibi çoktan erimişti bile çayını yudumlarken bana göre farkında bile değildi içtiği çayın. Otomatiğe bağlanmış pilot gibiydi o şimdi. Bakışları değişmişti. Şikayet eden baba değil, onu şimdiye kadar anlayamadığını anlayan birazda kendine kızgın hali vardı. Ve o da konuştu. Sonuçta ben sadece yönetmeye çalışmıştım. Onlara akıl vermemiştim, onların aklı vardı sorunlarını çözecek kadar. Ben sadece yol açmıştım, Yaptığım sadece etkin dinlemesini sağlamaya çalışmıştım. Dinleme anında aradan kendini çekerken kalbini koymasını sağlamaya çalışmıştım. İşin püf noktası ise, dinlerken kendisini zapt etmesini öğrenmesi ve sorgulamadan yargılamadan olduğu gibi onu anlamaya vermesi kendini; hepsi bu kadar. İletişim engeli yaratan tarzın, anlatmaktan, konuşmaktan, karşı çıkmaktan yargılamaktan kaçınarak; anlamasına dinlemenin gücünü keşfeden baba ve oğul yeniden görüyorlardı birbirlerini. Konunun ne olduğundan çok konunun nasıl dile geldiğini iletişim kalitesi ve oluşan farkındalık onlara yetmişti bile.

Konular hep aynı...

Bugün görüştüğün bir aile, "Alçak gönüllü olun..."yazısını yazmamı sağladı. Çünkü çok yaygın olan konu eşlerin birbirlerinin kötü yönlerine odaklanmaları ve oralarda kendilerini haklı çıkartacak çok şeyler bulmaları sonunda oluşan öfke duygularının onları tüketmesidir. Öfke o kadar çoğalmış ki makineli tüfek gibi ikisi de hiç susmuyorlar dı. Biriktirmişler ve zehirlenmişler. Yönetmez olmuşlar durumu. Onların ihtiyacı farkındalık sağlanması, iletişim becerilerinin güçlenmesi, haklı-suçlu ekseninde devam eden çatışmanın yönetilemeyeceğinin anlaşılması, problemlerin değil de çözümlerin üzerine durulması gerektiği, sevgi, saygı sadakat ve sorumluluk duygularının güçlendirilmesi, güven konusu, sınırların bilinmesi beklenti ihtiyaç ve isteklerin anlaşılması, kişilerin birbirlerini değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmeleri çatışma yönetimi .vb konular hep aynı.