İnsan, yaşamı boyunca yaptığı tercihler ile bir iç hesaplaşmaya yönelir. Defalarca verdiği sözlerden dönse de, bu özelliğini terk etmez. Düşünce özgürlüğünü savunan kimse, bir başkasının diline neşter vurmadığında samimi olabilir. Doğruyu yanlıştan ayıran o ince çizgi, çıkarlar ile kesiştiğinde kendini gösterir. Vicdanlarda huzursuzluk olusturmayacak her eylem makbuldür. Sorgulanmayan bir vicdan ise kötülüğü doğurur.
Çünkü kimi seneler geçse de bıkmadan sevdiğini bekler, kimi aşkını cebindeki para ile ölçer. Kimi yaşamın her anından keyif alırken, kimi için zevk sevişmekten ibarettir. Birinin yüreği güvercin kadar naifken, diğeri öldürmeyi, psikolojik baskıyı, acı vermeyi vazife edinir. Çocuğu olsun diye kapı kapı dolaşanların olduğu memlekette, var olan mucizenin yaşamına son vermek nasıl bir sınav ile açıklanabilir? Bir annenin evladı uğruna maruz kaldığı uykusuz nöbetlerin karşılığı, metres yolu aşındırmak mıdır? Para ile satın alınan bir aşkla, ruh beden karşısında aşağılanır, neden?
Siz siz olun vicdani muhakemenizi asla terk etmeyin. Doğrunun peşinde koşmaktan vazgeçmeyin. "Yeni Dünya" düzeninin oluşturduğu, "Yeni İnsan" modeline karşı koymak en asli vazifemizdir. Yoksa yağmurda ıslanmayı arzulayacak kimse kalmayacak. Evler buğu tutmamış camların olduğu muhitlerde yapılacak.  Ve kötülük tüm insanlığın hücrelerini saracak. 
Yolu bizden geçenlere selam olsun.