İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Ayhan BÖLÜKBAŞI anlattı

Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu başkanı neden tekrar siyasete soyundu?


18.02.1965 İstanbul Esenler doğumlu olan Ayhan Bölükbaşı; M.Ü.İktisat Fakültesi daha sonra Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi alanında yüksek lisansını tamamladı.
1992-2000 yıllarında Güngören ve Esenler ilçe meclis üyelikleri ile aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi Meclis üyelikleri, Esenler Belediyesi Belediye Başkan Yardımcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclislerinde Plan Bütçe, Tarifeler, Gençlik  ve Spor komisyonu başkanlıklarında bulundu. 2000 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi İştiraki olan spor A.Ş. genel müdürlüğü  görevine atandı.
 Büyükşehir  Belediye  Meclis  Üyesi  ve  Spor  A.Ş. genel  müdürü olarak görev  yaptığı  7 yıl 5 aylık süre içerisinde İstanbul’un  39  ilçesinde özellikle gençliğe,  800  civarında  Amatör  Spor  Kulübüne  ve de İstanbul’da yaşayan  insanların bedensel,  zihinsel, ruhsal  gelişimine  katkı yapacak   milyar dolarlık  projelerinin  ve  yatırımların  hayata  geçirilmesinde  önemli  rol  oynamıştır. (yüzme havuzları, spor salonları, statlar, fitness merkezleri, koşu ve yürüyüş parkurları, UEFA şampiyonlar ligi finali, formula, avrupa gençler atletizm şampiyonası, uluslararası İstanbul open karate turnuvası, Avrasya maratonu, uluslararası satranç turnuvası ile Bir çok ulusal ve uluslararası organizasyonlar vb. gibi) İstanbul’ un ciddi anlamda olimpiyatlara aday ve spor kenti olmasında da yaptığı çalışmalarla önemli katkılar sağlamıştır.
03 Kasım 2002 genel seçimlerinde  3 bölge  milletvekili adayı oldu. 2004  yerel  seçimlerinde  Küçükçekmece ve 2009  yerel  seçimlerinde  Esenler Belediye Başkan Aday Adayı oldu.
6 yıl amatör kulüplerde futbol oynadı. 1985’ten 2000  yılına kadar profesyonel  Futbol  Liglerinde 15 Yıl milli futbol lig hakemliği yaptı.
Futbol, basketbol, voleybol, hentbol ve yüzme  branşlarında  aktif sporcu olarak  yer aldı.  Bir çok amatör spor kulüp ile  federasyonlardaki  yöneticilik ve  İstanbul  Olimpiyat Hazırlık Düzenleme Kurulu Üyeliği  görevlerinde  bulundu. 
Halen Milli  Olimpiyat Komitesi Üyeliğine İlaveten Türkiye Futbol Federasyonunda temsilci - gözlemci olarak görev yapmakta olan Bölükbaşı Sivil Toplum kuruluşlarında özellikle  engelli  derneklerinde aktif olarak yer aldı.
(ALS hastaları, görme engelliler, ortopedik engelliler, işitme engelliler, zihinsel  engeliler  ve  otistik  engelliler dernekleri,  vb.)  Spor, gençlik ve yerel  yönetimler konularında bir çok uluslararası seminere katıldı.
Evli 3 kız çocuk babası olan Ayhan Bölükbaşı bu hafta sayfamın konuğu oldu. Kendisine sorularımı açık yüreklikikle cevapladığı için teşekkür ediyor ve soruyorum.

Ayhan bey; siz Balkan camiasının önder isimlerindensiniz. Neden siyasete girdiniz diye sormak istiyorum?


Ben Öncelikle Önce Vatan Gazetesi’ne ve size böyle bir imkanı verdiğiniz için teşekkür ederim. 90’lı yılların başında 26 yaşında hem ilçe belediye meclis üyeliği, hem belediye başkan yardımcılığı, hem de Büyükşehir Belediyesi meclis üyeliği gibi görevlerde bulundum.
Türkiye İstanbul belediye tarihinde dönem itibari ile, seçilerek gelen en genç belediye meclis üyelerinden bir tanesiydim. Dolayısıyla siyasete olan ilgim genç yaşlarda başladı.
Daha sonraki süreçte Milletvekili adaylığım oldu. Ama kısmet olmadı. Adaylık aday adaylık başvurularımız oldu.
En son 2011 yılında yine Milletvekilliği adaylık fakat tabanında çok sevilmek, halkın gönlünde olmak, ehliyetli olmak itikat sahibi olmak önemli değil. Şayet lidere yakınsan, Genel merkezde birilerine yakınsan Belediye Başkanı da olursun. Milletvekili de olursun.

Neden bağımsız milletvekili adayı olmayı tercih ettiniz? 


Benim anayasal hakkım olan seçilme hakkım gasp edilmiştir


2002’de Milletvekili adayı iken İstanbul’da temayül yoklamalarında parti tabanında, kamuoyu yoklamalarında İstanbul üçüncü bölge birincisi çıkmış olmama rağmen sıralamam çok gerilerdeydi. Seçilemeyecek yere koydular.
Demokrasilerde halkın temsili isen, teşkilatın ve tabanın sesiyse ve gücüyse ben 2002 yılında liste başı milletvekili listelerinde olmalıydım. Ama bunda da bir hayır var dedik. Çalışmalarımızı yaptık hiçbir kırıklık yaşamadan 2004 te yerel seçimlerde yine teşkilatın ve halkın ciddi bir teveccühüne mazhar olduk ama orada da yine birileri önümüze getirildi.
2009 yine yerel seçimlerde adaylık, yine çok iddialı söylüyorum bunu söylerken de işte bulunduğum ilçelerde kime sorarsanız sorun yine orada yaşayan insanların teveccühüne mazhar oldum.
O dönem siyaset yaptığım halde gel gelelim Ankara’dan yine ben değerlendirilmedim ve yukarıdan birileri getirildi. Yine bunda da bir hayır var dedim.
2011 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinde yine bir partiden yine teşkilat taban kamuoyu yoklaması dediler, Şahsıma orada da yine çok iyi bir noktada teklifte bulunulmasına rağmen Ankara’dan aldığım bilgilere göre baktım ki yine yukarıdan birileri getirilecek 5’inci defa damdan düşme arifesindeyken ben kendim çekildim ve bağımsız aday oldum.
Benim, 2011 yılında bağımsızlık adaylık müracaatım olmuştu. Maalesef 13 gün bağımsız aday olarak seçim bölgemde, seçim büroları oluşturulmuş, afişler,  el buroşürleri  yapmış, 13 gün bağımsız aday olarak çalışmış, tabanda da, halkta da ciddi bir teveccühe mazhar olmak, 14 cü günün sabahında yüksek seçim kurulununa “Ayhan Bölükbaşının” Adaylığına itiraz edilerek çok net söylüyorum bu ülkem açısından ülkemin demokrasisi açısından benim anayasal hakkım olan seçilme hakkım gasp edilmiştir ve yüksek seçim kurulu hiçbir hukuki dayanağı hiçbir hukuki gerekçesi olmadan benim bağımsız adaylığımı iptal etti.
Tabi yüksek seçim kararları Anayasa Mahkemesi kararları gibidir. Yargıya kapalıdır ve nihayidir. Yapacak bir şeyim yok ve bütün seçim büroları pankartlarımızı, afişlerimizi, el buroşürlerimizi çöpe attık ve kabuğumuza çekildik ve siyaseti bıraktık. Dolayısıyla siyaseti bize noktalattılar. Tam  4 yıl herhangi bir siyasi parti üyeliği mensubiyeti sempatim veya antipatim söz konusu değil.
2011 yılın dan 2015 yılına kadar herhangi bir siyasi parti mensubiyeti olmadan bu durumlara geldim. 4 yıl önce siyaseti bırakır bırakmaz 3-5 ay sonra şuan bulunduğumuz Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Başkanlığı görevine oy birliği ile getirildim. 4 yıldır da bu görevimizi arkadaşlarımızla beraber benim yönetimimde götürmeye çalışıyoruz.
2015 yılında olan 26’cı dönem millet vekilliği seçimine kadar sivil toplum örgütlüğü yaptık. 4 yılık süreçte gerek yerel seçimlerde, gerek 7 haziran seçimlerinde, inandığımız güvendiğimiz, millet vekili olmasının ülkemiz adına, milletimiz adına devletimiz adına, camiamız adına faydalı olacağını düşündüğümüz arkadaşlarımızı destekledik.
7 haziran genel seçimlerinde destekledik ama bu süreçte siyasi partilerin genel merkezlerine genel başkanlarına ziyaretler yaptım. 7 haziran genel seçimlerinde bu düşüncelerimizi bu kanaatlerimizi ve olmasının ülkemiz adına faydalı olduğumuzu düşündüğümüz isimleri de bu genel başkanlara ifade ettim. Kısmi karşılık görmedik.
7 haziran seçimleri camiamız adına biraz buruk geçti. Çünkü önerdiğimiz arkadaşlarımızdan hem çok az, ve de seçilme noktasındaki listelerde çok kritik noktalara koyuldular. Buna rağmen inandığımız arkadaşlarımızın arkasında durarak o arkadaşlarımızın seçilmesini sağladık.
O bize buruk bir mutluluk yaşattı ama malum 7 haziran seçimleri iptal edilince 1 kasım seçimleri de listeler yeniden siyasi partiler tarafından şekillenmeye başlandığında o seçtiğimiz, seçtirdiğimiz arkadaşlarımızın bir kısmının listelerden çıkarıldığını, bir kısmının da daha gerilere itildiğini gördüm.
Benim bağımsız aday çıkışımın sebeplerinden bir tanesi de budur. Çünkü başta ben Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonunun bir hademesiyim tabiî ki bu federasyonun kuruluş amacı, tüzüğü Rumeli Balkan kültürünü, insanlarının kültürünü, dayanışmasını, yaşamasının dayanağını yaşatmak ve siyasete ilgi duyan kardeşlerimizin önünü açmaktır. Hangi parti mensubiyeti olduğu önemli değil. Rumeli Balkan Dernekleri federasyonu 10 yıldır var. 10 yıl önce kurulmuş olan bir federasyon için siyasi bir partinin ön bahçesi, yan bahçesi, arka bahçesi olmadı. Hiç bir siyasi partiye karşı ön yargılı olmadı,  hiç bir siyasi partiye karşıda sempatizan olup, taraftarlığını yapmadı.
Bizim için önemli olan adayların ehliyet, riyakar, sadakat sahibi olması bu ülkeye, bu devlete bu millete faydalı olacağını düşündüğümüz kişilerin arkasında durduk. Tabi 17 Eylül 2015 Cuma günü listelerin teslim edilmesinin ardından telefonlarımız kilitlendi.
İzmir’den, Bursa’dan, Kocaeli’nden, Adana’dan, İstanbul’dan Samsun’dan, Edirne’den arıyorlar şu abimizin ismi çizildi, şu ablamızın ismi çizildi diye şikayette bulunuyorlar.
Yani mutlu bir haber hiç gelmedi diyebilirim. Bunun karşısında ne yapacağız. “Ayhan bey federasyon başkanı olarak ne düşünüyorsunuz” diye soruyorlar. Aynı gün Saate baktım, yüksek seçim kuruluna listelerin verilmesine son 2 saat kalmıştı. Siyaset kurumunun bu tutumu karşısında Ayhan bölükbaşı olarak yapabileceğim tek şey vardı oda kendimi ortaya koymaktı.
Hiç aklımda zihnimde hiç yokken bağımsız aday başvurusunda bulundum.
Ayhan Bölükbaşının bağımsız aday oluşu aynı zamanda Mardin Dernekler federasyonun, Malatya, Samsun, Urfa, Aydın, Zonguldak, Gaziantep dernekler federasyonun ispatı olacak.
İnşallah güzel bir süreç, ülkemiz, milletimiz, devletimiz için Rabbim hayırlara tedbir eyler.

Başarıya Ulaştığınız takdirde halkın ihtiyaçları doğrultusunda neler yapmayı planlıyorsunuz? Ben gençlerin de siyasette olması gerektiğini düşünüyorum.


Fatma hanım, ben neticesinde bağımsız bir milletvekili adayıyım bağımsız milletvekilinin kanun çıkarma yetkisi yok ama önerge verme yetkisi her zaman var.
Ben uzun yıllar gençlikle ve sporla ilgili oldum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor AŞ’nin 8 yıl Genel Müdürlüğünü yaptım. Bu süreçte İstanbul’un bütün ilçelerinde ciddi anlamda emeğim, hizmetim vardır.
Dolayısıyla gençlerin sorunlarının ne olduğunu, sivil toplum örgütlerinin ne kadar önemli olduğunu biliyorum, yaşıyorum ama maalesef Ankara ve siyaset oyunu bunun farkında değil. bugün İsviçre İsviçre olmuşsa orada yasayan her bir vatandaşın en az 5 sivil örgütünün ya üyesi olduğundan, ya mensubu olduğundan yada yöneticisi olduğundandır.
İsviçre dünyanın en önemli ekonomik anlamda demokrat anlamda yaşam anlamda insanın huzur ve refahı anlamında birinci noktada gelen birinci sırada gelen ülkelerin başında geliyor.
Orada bulunan devlet yerel yönetim ve sivil toplum örgütlerinin iç içe olmasının başarısıdır. İsviçre’yi İsviçre yapan o kaynaşmadır, o dayanışmadır dolayısıyla Türkiye’de bu kadar çok sivil toplum örgütü olmasına rağmen, maalesef siyaset kurumu toplum örgütlerini ya kendilerinin seçim bürosu olarak görmeye çalışıyorlar yada hizmetlerini gördürmeye çalışıyorlar. Sivil toplum örgütü müthiş derecede politik hale getirildi ama bunun yanında da gençlerimizde a politik hale getirildi. Bugün gençlerimize siyaset dediğimiz zaman fellik fellik kaçıyorlar. Herhangi bir siyasi bir programa davet edildiğinde gençler gelmiyor.
Dolayısıyla gençlere, dürüst siyaseti ülke, devlet, millet, bayrak menfaatinin ne olduğunu anlatacak, gösterecek, siyasetçileri tanıtmak ve onara  inanmalarını sağlamak ve gençleri de siyasete çekmek zorundayız. Dolayısıyla gençler apolitik oldu ama sivil toplum örgütleri de anormal derecede politik oldu. Bu ikiside son derece yanlış.
Allah nasip eder halkta teveccüh gösterirse parlamentoda olursam, hızla elden kayıp giden gençliği elimizde tutabilmemiz için neler yapılması lazım noktasında elimden gelecek gayreti ortaya koymaya çalışacağım.