Avrupa Ordusu’nun gündeme gelmesinden bu yana, AB, Türkiye’yi yıllardır kapıda bekletmenin, ABD de, 15 Temmuz tezgahına destek olmanın, Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuşatma girişimlerinin, Arap Birliği Ordusu’na Türkiye’yi tedirgin edecek şekilde destek vermenin pişmanlığını yaşamakta.. 

Türkiye, 23 AB ülkesinin “evet” dediği Rothschild kurgusu Avrupa Ordusu konusunda kesin kararını vermiş değil. 

ABD de, AB de Türkiye’yi yanına çekebilme çabasında. Washington’ın, Pentagon’un gücünü temsil eden NATO’ya karşı bir PESCO’nun kurulabilmesi Türkiye’nin kararına bağlı. 

Küresel finans baronları arasında oluşan çatlağın yeni bir küresel krize dönüşme olasılığından dolayı, 2019’un dünyamıza mutluluklar getireceği konusunda pek umutlu değiliz.

Geçtiğimiz Pazar günü, I.Dünya Savaşı’nın sone ermesinin 100. Yılı dolayısıyla Paris’te düzenlenen törenden medyaya yansıyan en çarpıcı görüntülerinden biri, ABD Başkanı Trump ile Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un karşılaşmasıydı. Macron’un, Elysee Sarayı’nın kapısında, “Hoşgeldiniz” demek için Trump’a uzattığı el havada kalmıştı; Trump, başparmağını kaldırarak bir “Okey!” işareti yapmış, Macron da benzer bir işaretle durumu kurtarmaya çalışmıştı. 

Hatırlarsınız, bir büyük ateşkesin 100. yıldönümü dolayısıyla Paris’te düzenlenen bu tören öncesinde; Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a suikast girişimi, İngiltere Başbakanı Theresa May’in konvoyuna saldırı, Londra havaalanında elektriklerin kesilmesi, ABD’de gece klübü katliamı gibi bir dizi tatsız olay yaşanmıştı. 

Paris’teki tören öncesinde ve tören sırasında yaşananları yanyana koyan yorumcular, bütün bunların ne anlama geldiği konusunda çeşitli değerlendirmeler yapmışlardı. Suudi Arabistan önderliğinde kurulan Arap Birliği Ordusu’a karşılık, Fransa önderliğinde bir Avrupa Birliği Ordusu kurulma hazırlıkları da, ilk kez bu yorumlarla açıkça konuşulmaya başlanmıştı. ABD, nükleer br güç olan Fransa önderliğinde bir Avrupa Ordusu’nun kurulması hazırlıklarından son derece rahatsızdı. 

Avrupa Birliği Ordusu, ilk kez, Trump’ın, “NATO sizi korumaya mecbur değil; pamuk eller cebe!” çıkışı sonrasında gündeme gelmişti; Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Almanya Şansölyesi Merkel, “Para verdikten sonra, niçin kendi ordumuzu kurmayalım?” arayışına girmişlerdi. 2009’da geri dönmesine rağmen, Fransa, NATO’nun operasyonlarına destek vermekte pek gönüllü davranmıyordu. 

Yeni dünya düzeninin hayata geçirilmesi sürecinde, bölgesel ve küresel aktörler arasında amansız bir paylaşım kavgası yaşanıyordu. Terör olaylarıyla, suikast girişimleriyle, bombalı saldırılarla birileri birilerine, “Ne yapmak istediğini biliyorum, önümden çekil!” mesajları veriyordu. 

Aynı kampta olmalarına rağmen, Fransa’nın ABD’nin, daha doğru bir söyleyişle, Pentagon’un hedefinde olan ülkelerden biri olduğu biliniyordu. Hatırlarsınız, Washington’u ilk ziyaretinde Trump, Macron’un omuzundaki kepekleri temizleyerek, hiç de hoş olmayan görüntüler sergilemişti. Bu görüntü, aynı zamanda, Macron’u önce Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı’na, sonra da Fransa cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıyan Rothschild Ailesi’ne verilmiş bir mesajdı. Trump’ın Pentagon yörüngesinde olduğu dönemde verilen bu mesajla, Rothschild cephesine, “ABD Silahlı Kuvvetleri ve NATO artık Amerika için çalışacak” deniyordu. 

ABD 2004 yılında, İstanbul’da yapılan İstanbul İşbirliği Girişimi zirvesinde, Ortadoğu’yu, Körfez ülkelerini,  Akdeniz’i Afrika’yı NATO şemsiyeyi altında kontrol altına almayı hedefleyen geniş kapsamlı bir plan sunmuş ve bu plan, ilgili ülkelerden gelen temsilciler tarafından kabul görmüştü. 2008 yılında, Katar, Kuveyt, Fas, Tunus, Cezayir, Mısır ve Libya’nın Akdeniz konusunda bazı koşullar öne sürmesi, 2010 yılında “Arap Baharı” rüzgarlarının esmesine neden olmuştu. 

“Arap Baharı” sonrasındaki gelişmeleri, Ortadoğu coğrafyasının demografik yapısı değiştirebilmek amacıyla kurgulanmış terör örgütleri eliyle yapılan katliamları  hepbirlikte yaşadık, yaşamaktayız.

YENİ İPEK YOLU, KUZEY AFRİKA, AKDENİZ EGEMENLİĞİ…

Çin, İngiltere ve Rothschild Ailesi’nin desteklemesiyle başlattığı Yeni İpek Yolu Projesi’ni hayata geçirdiğinde, ABD, ekonomisinin büyük bir güç kaybına uğrayacağını anladı ve önlemler alıyor. Afrika’nın kuzey ülkelerinde, Çin’dekine benzer, ucuz emeğe dayalı bir üretim merkezi oluşturmaya çalışıyor. ABD, yeni dünya düzeninin merkezi yapmaya çalıştığı Akdeniz’i bütünüyle kontrolü altına almak istiyor; bilim adamları, politikacılar, askeri uzmanlar, finansçılar ve enerji uzmanlarından oluşan özel bir masa oluşturdu. 

Fakat Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere, ABD’nin Akdeniz’e bütünüyle kontrolü altına almasına karşı çıkıyorlar. Birileri de bu direnci kırabilmek ve yönetimler üzerinde kamuoyu baskısı oluşturabilmek için, oldukça ses getiren terör saldırıları organize ediyorlar. 

AVRUPA ORDUSU ABD’YE BİR TEPKİ OLARAK GÜNDEME GELDİ

Avrupa Ordusu, ABD’nin bu atağına karşılık, İngiltere’nin ve Akdeniz’e kıyısı olan Fransa, İtalya, İspanya gibi ülkelerin başlattığı bir karşı atak olarak gündeme geliyor. Avrupa Ordusu’nun fikir babası İngiltere Savunma Bakanı Gavin Williamson, Kraliçe’yi ABD yörüngesine girmekten caydırmaya çalışıyor. Wiliamson, diğer Avrupa ülkelerini de yanına çekebilmek için, Fransa, İtalya ve Türkiye ile bir ortaklık çatısı oluşturmak istiyor. Avrupa Ordusu (PESCO) da bu ortaklığın vurucu gücü olacak. 

Bu konudaki gelişmeleri yakından izleyen ABD, Türkiye’nin bu ortaklık içinde yer almaması için elinden geleni yapıyor. Trump’ın gülücükleri de, Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda ortadan kaldırılması da Avrupa Ordusu (PESCO) kapsamında verilen mesajlar olarak değerlendirilmelidir.  

MACRON: “KENDİ ORDUMUZU KURMALIYIZ”

Destekledikleri isimleri önemli makamlara taşıyarak, devlet yönetiminde etkili olmayı başaran küresel şirketler, bu konumlarını kaybetmemek için mücadele ediyorlar. Macron’un, “ABD’den bağımsız kendi ordumuzu kurmazsak, güvenliğimiz tehlikede” söylemini de, Rothschild Ailesi ile Pentagon arasındaki mücadele çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Küresel sermaye, Avrupa Birliği merkezli, ABD’den bağımsız bir silahlı güç oluşturma hazırlığında. 

Bazı yorumcular, kurulmak istenen Avrupa Ordusu’nun, Avrupa güvenliği için değil, yeni bir küresel bir kapışmada NATO ve Pentagon’u etkisiz kılabilmek için planlandığını savunuyorlar. ABD’nin askeri uzmanlarından Daniel Ellsberg, “Avrupa Ordusu (PESCO) kesinlikle kurulmamalı. Avrupa Ordusu, ABD’nin sonu olur. Çünkü Washington’ın gücü ABD Silahlı Kuvvetleri ve NATO’nun gücüyle sınırlıdır” diyor. 

İngiltere’nin perde arkasından desteklediği, görünürde, nükleer bir güç olan Fransa’nın başını çektiği Avrupa Ordusu, yalnızca Ortadoğu ve Akdeniz’de değil, Asya’da da etkili olacak. Çünkü, ABD ile çıkar çatışması yaşayan Rusya ve Çin’in de Avrupa Ordusu’na bir şekilde destek vermeleri beklenen bir sonuçtur. 

Çin’in Avrupa Ordusu’na destek vermesi durumunda, ABD’nin Afganistan’da da, Asya içlerinde de etkili olabilmesi mümkün değildir. Yeni İpek Yolu’nun önünü kesmek için hazırlıklar yapan ABD karşısında Çin’in, Avrupa Ordusu’na ilgisiz kalması beklenemez. 

Suriye’deki kazanımlarını elde tutabilmek için ABD ile mücadele eden Rusya’nın da Avrupa Ordusu’na ilgisiz kalacağı düşünülemez.

TÜRKİYE VE AVRUPA ORDUSU

Peki, Türkiye bu hazırlıkların neresinde?

AB’nin çekirdek ülkeleri olan Almanya ile Fransa da İngiltere de, Avrupa Ordusu’nun temel direği Türkiye olsun. ABD, bu konudaki hazırlıklardan çok rahatsız. Türkiye’nin Avrupa Ordusu’na dahil olması durumunda, ABD Ortadoğu’da da, Akdeniz’de de eskisi gibi jandarmalık yapamaz. Trump, başta Almanya olmak üzere AB ülkelerine, “NATO sizi korumaya mecbur değil: pamuk eller cebe” dediğine bin pişman.

 ABD, Avrupa Ordusu’nun önünü kesebilmek için, Almanya’nın Başbakanlık koltuğuna, Rockfeller Ailesi’nin desteği ile, Merkel’in yerine, amansız rakibi Friedrich Merz’i oturtmaya hazırlanıyor. Amaç, Almanya’yı Avrupa Ordusu girişiminden vazgeçirmek..

Avrupa Ordusu, küresel dengeleri altüst edebilecek gelişme; arkasında küresel finans baronları var. Avrupa Ordusu fikri, ünlü para sihirbazı Soros’un Pentagon’un yörüngesine girmesi sonucu doğdu. Pentagon, bütün gücüyle, bu ordunun hayata geçirilmesini engellemeye çalışıyor.  

Avrupa Ordusu’nun gündeme gelmesinden bu yana, AB, Türkiye’yi yıllardır kapıda bekletmenin, ABD de, 15 Temmuz tezgahına destek olmanın, Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuşatma girişimlerinin, Arap Birliği Ordusu’na Türkiye’yi tedirgin edecek şekilde destek vermenin pişmanlığını yaşamakta.. 

Türkiye, 23 AB ülkesinin “evet” dediği Rothschild kurgusu Avrupa Ordusu konusunda kesin kararını vermiş değil. ABD de, AB de Türkiye’yi yanına çekebilme çabasında. 

Washington’ın, Pentagon’un gücünü temsil eden NATO’ya karşı bir PESCO’nun kurulabilmesi Türkiye’nin kararına bağlı. Dünyanın zenginliklerini paylaşma kavgasında olanlar, binlerce yıllık tarihinin ve bu süreçte oluşturduğu engin kültürünün Türkiye’ye kazandırdığı gücü en sonunda kabul etmek durumunda kaldılar.

Herkesin içine sinen bir yeni dünya düzeni kurulamadı. 2018’e veda için sayılı günler kaldı. Fakat, küresel finans baronları arasında oluşan çatlağın yeni bir küresel krize dönüşme olasılığından dolayı, 2019’un dünyamıza mutluluklar getireceği konusunda pek umutlu değiliz.