Çocukken Atatürk Türk milleti için ne ifade ediyor, insanlar içlerin de nasıl bir Atatürk barındırıyor diye hep merak ederdim. 
O gün den bugüne uzun zaman geçti ve bu zaman dilimin de tanıdığım bir çok insan da farklı duygular keşfettim. Kimileri için ülkeyi kurtaran bir kahraman, kiminin gözün de cumhuriyetin kurucusu. Kimilerinin ise baş düşmanı. 
Bazı siyasilerin kendi menfaatlerine kullandığı bir kalkan, ve bunların içinde en acı vereni ise bir takım kendini bilmez insanın Atatürk ismini ataizm de bir marka olarak kullanmaları.

Onca insanın bakış açılarını gözlemleyen, bir çoğunu da eleştiren beni ve yüreğimde ki Atatürk'ü merak ettiniz değil mi? 
Atatürk benim dedem dir.
Siz şaşırıp nasıl yani? diye sormadan evel hemen anlatayım.
Dedemi kaybettiğmde beş yaşlarındaydım. Günlerce ağlamış, sütten yeni kesilmiş bebek gibi arsızlaşmıştım. 
Bir gün babaannem beni yanına çağırdı ve dedemin artık aramızda olamayacağını uygun bir dille anlattı, ve devam etti. Deden için dua ettiğin zaman o seni cennetten görecek ve sana el sallayacak demişti. 
Çok mutlu olmuştum o an ve her özlediğimi de dua eder gökyüzüne bakarak dedemin beni göreceğini umut ederdim.

Kısa bir süre sonra okula başladım. Öğretmenimizi bize Atatürk'ü tanıtıyor uzun, uzun anlatıyordu. Atatürk'ün hayatının içinde en sevdiğim kısım çocuklara karşı olan sevgisi idi. Dedemi anımsatmıştı bana. Onun gibi çocukları seviyor, onlarla oyun oynuyordu. Karar vermiştim onu ikinci dedem yapacak ve en az onun kadar sevecektim. Sevdim de. Ve bir gün ölüm kelimesi altı yaşında bir çocuğu ikinci kez yıkmıştı.
Öğretmenim Atatürk'ün ölümünü anlatırken ağlamamak için kendimi zor tutmuş, hemen dedem için ettiğim duaların aynından ederek beni görüp sevmesini istemiştim. 
Yanımda oturan cılız bir çocuk, ne yaptığımı merak edip sordu. Sen ne yapıyorsun?
Atatürk dedeme dua ediyorum, beni görüp el sallayacak bana. 
Cılız çocuk kulağıma eğildi ve "görmesinler seni hapise atarlar" dedi.

Nedenini anlayamasamda çok korkmuştum. Artık gizli, gizli dua ediyordum her iki dedem için. 
Dedeieri el sallasın diye dua eden küçük kız artık gerçekleri kavrayacak kadar büyümüş sadece hayırlı bir evlat olarak dedeleri için hayır dualarına devam etmişti.

Biliyorum günümüz de bazı kesimden insanlar yazıma burun kıvıracak, hatta samimi bulmayacaklar. Kim mi o kişiler? Atatürk'ü sevmeyenler. 
Atatürk'ü ülkemizde dindar kesimin bazı kısımları sevmez. Atatürkçüyüm görünseler de "Rozet Atatürkçülüğü'ünden" ileriye gidemeyenler. Ülkeyi bölmek isteyenler. Atatürk'ün adının ardına sığınan şarlatanlar vs.

Söylemesi güç ama Atatürk'ü sevmiyoruz artık. Yeni yetişen nesil onu bir ülkeyi kurtarmaya çalışan bir lider olarak biliyor sadece. Evet kurtardı ama, bunu tek başına yapmadı, atalarımızla beraber yaptı. Dedelerimiz, ninelerimiz bizleri huzurlu topraklarda yaşatmak adına, canlarını hiç'e sayarak kazandılar bu ülkeyi. Ama bizler ülkemizi eskisinden daha beter hale getiriyoruz. Bir batağın içine saplanmışız ve o bataklığın içinde geçmişimizi saklayarak, bir daha öldürüyoruz atalarımızı.

Benim ülkem tükeniyor, şeref, onur, örf ve adetler kayboluyor. Aslında en büyük sorunumuz vefasızlıkla başlıyor ve hainlikle bitiyor.
Ülkesini, bayrağını seven herkese sesleniyorum. Sen vefasız olma Türkoğlu! Senin soyunun yenemeyeceği hiç bir kuvvet yoktur. İçinde taşıdığın vatan sevgisi, insan sevgisi, iman gücü oldukça hiç bir şey yıkamaz seni.

On kasımı unutma o gün Mustafa Kemal' in öldüğü gün değildir. O gün Gazi'nin bayrağı sana devrettiği gündür. O bayrak senin namusun, şerefin'dir.

2018 yılı 10 Kasım'ında bir kez daha vatanımızın başı sağ olsun. 
Atamızı Rahmetle ve Saygıyla anıyorum.