10 Kasım'ı geride bıraktık.
Ulus olarak Atatürk'ü daha coşkuyla, özlemle andık. 
Artık herkes biliyor ki Atatürk'e her zamankinden daha muhtacız ve O, mutlaka gelecek!
Yani onun düşünceleri bize nefes ve can vermeyi sürdürecek.
Buna olan inancım hiç bir zaman sarsılmadı.
Kimi andavallar, "o gelecek" dediğim zaman, sanki bedensel anlamda gelecek dediğimi sanacak kadar ilkeller.
Dikkate bile almıyoruz. Anlayan anlıyor.
Neden Atatürk vazgeçilemez?
Çünkü o akıl ve bilimdir. Ulusalcı, çağdaş, laik, demokratik, sosyal ve halkçı, barışçı, cumhuriyetçi bir dünya görüşüdür.
O, ulusu için bir aydınlanmacıdır.
Türkiye'ye ve Türk Ulusu'na aydınlanmayı başlatmıştır.
Öteki İslam ülkelerinin bir Atatürkleri olmadığı için, aydınlanmayı yaşayamamışlardır. Bu nedenle demokratlıktan ve çağdaşlıktan ne yazık ki uzaktadırlar.
Atatürk'ün farkı işte budur.
Türk'e Türklüğünü anımsatmış, ondan bir ulus yaratmıştır.
Ulusu'nun önüne aydınlanmanın gür ışıklarını koymuştur. Dogmaları yaşamın dışına itmiştir. Bu nedenle devrimcidir.
Atatürk'ü yok edeceklerini sananlar var!
Yanılıyorlar...
Atatürk yenilemez.
Sokrates yenilebilir mi?
Ölümü göze aldı ve öldü; yenildi mi?
O cesur ölümüyle, karşısındakileri yendi; ahmakların haberi bile yoktu bundan.
Volter, Kant yenilebilir mi?
Hey beyinsizler, ışıkla karanlık dans edebilir mi hiç?
Karanlık asla ve asla ışığı yok edemez; ancak bir tırnak ışık, karanlığın zifiri koyuluğunu kurşun gibi deler ve geçer.
Zeus, Prometheus'u yenebildi mi?
Geçin!
Atatürk yenilemez.
Atatürk Türkiye'dir, Türkiye ise Atatürk'tür.
Bir de üç beş "artık" vardır sağda solda! 
O kadar.