SEVMİŞ YEŞİL DİVRİKLİ

Şiir; Hülya ASLAN


Uluzar üzüm bağı,
Cüregin demir dağı
Begler biner  kır ata,
yakın eder ırağı

 İç  Ahmed-i  Şah suyu ,
gör Mirçinge’ de  hanı
Kangal  içi  çermikli
sevmiş yeşil Divrikli

Periza mektubu acele göğsüne saklar ve hemen anasına koşar,elbet ıssız bir köşe bulacak ve mektubu okuyacaktır.
Periza - Geldim ana geldim aha bunlar çir yapılacak  erükler ,tenekeye topladıklarımıda   ineğin musuruna dolduracam.
Vahide hatun - Aferim gızıma,cümle gapısının  yanındaki seküyüde eyi  sil süpür,    böyügananın minderinide oraya goy  ki ihtiyar güneşlensin .
Periza - Ana ben bu işi de görünce  kanaviçemin başına oturmak dün  başladığım gül motifimi bitirmek    istiyorum.(Yalnız kalabilmek için izin ister gibidir)
Vahide hatun - Gızım  atlı atını çekip gapıyamı dayandı ? ganaviçenide işlersin tamam , hele ögden baaaa yardım et .Azacuk  iç yuğur   görpelerinden asma yaprağına  dola da getürki  yiyem , güneşin arnında içim geçti.
Periza; ‘Peki ana hemen yapamda getürem’der işe koyulur fakat ,her hareketinde,göğsündeki  mektubun kağıdı yüreciğini gıdıklamakta okuyabilmek için akşamı iple çekmektedir.
Periza bu akşamda her zamanki gibi babasının  konukları için hazırlık yapmaktadır,toyhanedeki kürsü başı masasına temiz sofra bezini  serer, üstüne löküs lambasını koyar ,salları iyice  silip parlatır,su küpündeki suyu tazeler ,ninesiyle beraber kaldığı  küçük odaya çekilir,odanın loş ışığında mektubu okumaya devam eder.Hatice ninenin gözleri  iyi göremesede kulakları gayet hasastır,kağıt hışırtısına tepki  verir.
Hatice Nine - Periza bastık gızım gündüzler çuvalamı girdi ?  bu lomba  sumu yahıyı, puardanmı doluyu gapat şu idare lambasını da uyu sabah ola hayrola .Onca kıtlık,yokluk,yoksulluk görmüş ninenin değilki israfa  acil ihtiyaçlara bile tahammülü kalmamıştır neredeyse ahur fiskesiyle oturacaktır karanlıkta. Periza - Ninem sen uyu  bugün Şükriye’den bohça kenarı işlemek için bir çiçek örneği aldıydım da  gız çehizinden çıkardı verdi, kirlenmeden  geri sandığına koyması lazım, bende o yüzden acele ediyim -hemen  örneği  cızıp   lambayı söndürecem . Periza iç geçirir (ahhh şu kalabalık başım, gündüz anam, gece nenem,birazdan Halil ağbimde gapıya dayanır)   “Periza  babamın azaları gelmiş, kayfeleri  yap ki  götürem aman aa   uyuma.’
Bir zamanlar yani  Periza Kadir’i görmeden  önce ninesinin anlattığı, gerçek yaşanmışlıklar (Ermeni eşkıyalarının karadağdan  inmeleri, camileri basıp Müslüman Türkleri  süngüden geçirmeleri,savaş zamanlarındaki kıtlıklar,eski karasevdalılar ..) onun zevkle dinlediği,uyurken ninnisi olan hikayelerdi. Fakat   Kadiri gördükten sonra artık ninesinin anlattıkları cazip gelmemekte  bütün dünyası  Kadirle dolmaktadır.Perizacık  O’nun hayaliyle başbaşa kalabilmek için gün boyu fırsat kollar hale gelmiştir.Artık şu mektubu cevaplamam lazım diye ninesinin sözleri,ihtarları arasından sıyrılıp  mektubu okumaya  devam eder.
“Perigülüm,
Uzaktan  kaçamak bakışlarımız sana olan özlemimi daha çok artırmakta,bahçemde kızaran cıngıllı elma gibisin, her gün  sana ulaşacağım günü beklemekteyim, bu cumaörtesi  Pireyipde arkadaşımın güvey sahresi var, seni orada görebilsem inanki pireyibin bütün suları yüreğimin içine dolacak  yangımı söndürecek bana tez cevap veresin, uykularımı hayalinle süsleyesin ,canımın içi,gözümün nuru perikızı.Allah’a emanet ol,öperim bal yanaklarından.Kadirin.
Periza  mektubun cevabını acelece  yazar aynı zarfa koyup yarın kuyuya sallandırmak için saklar.Her ne kadar Kadire  sahreye gideceğini yazmış olsada anasından nasıl izin alacağını kara kara düşünmeye başlar.
Periza - Ana canım ana bülüyüm sen getmezsin  güvey sahresinde içki içerler bize göre degül dersin. ama beni dayım gızlarıyla yollasan, çok havaslanıyım elini öpem  anam.
Vahide Hatun - Amovvv sen ne deyisin gız Periza babana ne derim gişi üçden beşe beni boşar   delimisin gızım  yooohhhh gıçıı gır otur nakışını işle sahre mahre  Gaynanasuz gelin , anasuz gızlara,görü degül .Tövbe- tövbe bir tanıyan olursa hele muhtarın gızına bak  hele, sahrede ne işi var demezmi ?
Periza - Ana  senin eski  yeşil  atgunu  örtünürüm ,herkeş beni  ıhtıyar avrat sanar,yengemin yanından  ayrılmam ,  dayım gızlarıyla eş olur,kimselere garışmam, guran mushaf çarpsın ki , oğlanların tarafına gözümün ucuyla bakmam, ana gurban olam he de .(Periza yemin gassem ederek, sonunda anasını razı etmiştir. Ama  Kadire bakacağı için  , yemin ederken sağ ayağını kaldırmayı   da  ihmal etmez  (Allah’ım affet  çarpılmayım diye de dua eder).
Cumanın ertesine daha beş gün vardır, beş sabah,beş öğlen.beş ikindi, beş  akşam ,beş yatsı  geçecek günler  Kadiri perizaya getirecektir.
Ve nihayet Pireyip  çaylar bölgesi mesire alanındalar, sahrede oğlan tarafı ,kız tarafı ve konuklar ayrı ayrı gruplar halinde piknik alanına toplanmışlar,  ağaç  dipleri ,su başları kapılmış yaşlılar ellerinde tesbihleri köşe minderlerine bağdaş kurup   sohbete dalmışlar, gelinler kızlar da  akşamdan hazırladıkları yiyecekleri ısıtmakla,pişirmekle meşguller ,kimisi gazocağını pompalayıp duruyor,kimi ocak yapıp yakmaya çalışıyor çay için çevreden çalı çırpı toplamak ,puvardan su getirmek Periza ile dayısı kızlarının görevi,tabiii  Periza  başındaki  anasının eski yeşil atkısını bir kenara bırakıp oyalı yazmasıyla saçlarını laçik edip, su bakracını aldığı gibi pınarın yolunu tutuyor,kalbi yerinden çıkacak,çırpınan bir kuş sanki, Perizacık Kadiri göreceği için tirtir titriyor dayısı kızı;
Vesigül - Gız niye ditireyisin  Kadiri  görecen işte! besmele çek gendine gel  hele heyırdür ne oluyu saaaa?
Periza - Sorma  gı tuhaf oluyum geçen gün Kadir camiye giderken kanatlı gapının anahtar deliğinden bakam dedim bayılır gibi oldum bakamadım dersin beni sıtma tutuyu titreyip duruyum.
Konuşmaları bitmeden Vesigül Perizayı dürterek ’ eyi adam lafının üstüne gelirmüş bak seninki  karşı gavagın dibinde yolunu bekler‘ diyor.
Vesigül ayrılıp pınara doğru yürürken Kadir ile Periza kavak ağaçlarının kalın gövdelerine yaslanıp saklanarak  sarılırlar. Sahrelerde kalabalık genelde güvey ve gelin tarafının etrafında toplandığından biraz uzaklaşınca etraf ıssız, sesiz tabiatın boş kucağıdır, zaten Kadir etrafa gözcü olarak asker arkadaşı Ahmet’i  bekçi bırakmıştır. Herhangi bir durumda ıslık çalacaktır. Perizanın dayı kızı Vesigülde Perizayı kollamakta pınarda onu beklemektedir .Suyu alıp birlikte döneceklerdir ,Kadir Perizanın ellerini avuçlarında tutarken saçlarına öpücükler kondurup koklamaktadır.
Sahrede  def  çalan kadınlar çeşitli maniler çığırarak gelin tarafının yakınlarını oyuna davet etmekteler,içler yoğrulmakta  odun ateşinde  tavşan kanı çaylar demlenmektedir.Güvey tarafında gençler  oturak alemi havasında eğlenmekteler. Bir köşede gramafonda Divrikli Nuri ÜSTÜNSES  uzun hava çığırmakta,zaman zaman def dımbilik çalınmakta, kaşuk oynanmaktayken davulcu  tokmağı vurduğunda  gençler sarhoş halayı tutuşmaktalar. Offf offf yemekler gırla  kadınlar tarafından gelen mezelikler  börekler,lahana turşusu yanında iç,s üzme yoğurt, kuzu kavurma, pirinç pilovu, sıcak bazlamalar, düğünümüz şen ola cinsinden eğlence devam etmektedir. Diğer nişanlı,sözlü,yahut yavuklu olanlarda kenarlarda sesiz köşelerde buluşup elele tutuşmanın mutluluğunu yaşamaktadırlar.

SEVMİŞ YEŞİL DİVRİKLİ


Şiir Hülya ASLAN


Uluzar üzüm bağı, Cüregin demir dağı
Begler biner  kır ata, yakın eder ırağı
 İç Ahmed-i  Şah suyu ,gör Mirçinge’ de  hanı
Kangal  içi  çermikli sevmiş yeşil Divrikli

Merdivanım kırk  ayak, kırkına vurdum dayak
Bögün sahre günüdür  çalın  defi  oynayak
Sevdalılar kavuşsun  sağdıcı da biz olak
Kangal  içi  çermikli ,sevmiş  yeşil Divrikli

Semah döner nenesi göynümün bir denesi
Gül goncası açtırır,  seherde  bülbül sesi
Gızlar gaçar gocaya , Oğul bu neyin nesi
Kangal içi çermikli sevmiş  yeşil Divrikli

Oyun ve eğlence devam etmektedir. Kadir Perizaya ‘’senden hiç ayrılmak istemiyorum bıraksalar bu halde kollarımın arasında sen varken ağaç olur burada kalırım’ derken Perizayı gülümseten bu espriyle ayrılık vaktinin geldiğini nasıl da ince bir dille hatırlatmıştır.Kadir zaten şair ruhludur,Periza O’nun  mektuplarını döne döne okurken   mest olmakta şiirsel haz duymaktadır
Periza - Mektuplarımı ihmal etme Kadir ben onları yorganımın ağızlık nakış tarafından içeri doldurup onlarla yatıyorum senin elin değdi,senin kokunu seni bana getiriyorlar.
Kadir - Ne demek bir tanem sana hep yazacağım bir daha nerede nasıl buluşuruz onun planını yapalım.
Periza - Palanga’daki pancar tarlamızda ırgatlara yemek yolluyoruz anama yalvarsam bir kerede beni gönderirmi tarlaya, sende gelsen bizim  tarlanın dibindeki aluç ağacının altında görüşelim,’der buluşma kararıyla  ayrılırlar.

DEVAM EDECEK



Sözlük


 Kuran mushaf çarpsın ki : “Kur’an-ı Kerim’de yer alan hükümlere ma­ruz kalayım” anlamına yemin.
Yemin gassem etmek; Adeta hem yemin , hem ant vermek, yana yakıla yemin etmek.
İdare Lambası:  Gaz yağı ile çalışan  aydınlanma aracı(Başında huni şeklinde camı,içinde fitili olur gazyağını muhafaza eden depo kısmıda genelde  camdır.
Pireyip: Divriği'nin batısında Pireyip (Pir Eyüp) adı verilen bölgede çeşitli çaylar ve  tatlı su kaynaklarının olduğu mesire alanı.
Görü: Göre
Degül: Değil
Löküs  lambası: Hava basınçlı bir tür petrol lambası, lüks lambası.
He: Evet anlamında
Gişi: Koca (eş) anlamında
Kaneviçe: Kaneviçe işi, köylerde ve şehirlerde bütün kadınların boş vakitlerini değerlendirmek için zevkle yaptıkları bir işleme (Nakış)türü.
Musur: Ahırlarda bulunan hayvan yemliği.
Azacuk: Azıcık, az             
Sekü: Sedir, kerevet.
Atgu: Atkı
Amovvv (Abovv): Şaşkınlık ve bezginlik  belirtir.
Ahur fiskesi: Genelde ahıra girerken kullanılan içine gazyağı doldurulmuş huni şeklindeki bir teneke kutu ucunda yanan fitili bulunmaktadır. İdare lambası, kandil, şamdan.