Bir anda karşısına çıkmıştı adam.

Belli belirsiz bir tebessümün ardından tanışma faslı. Sonrası malum. İkili görüşmeler, koşar adımlarla ilerleyen bir aşk hikayesi. 

Hiç vazgeçmeden, bir an bile başkasını düşünmeden, aklından olumsuz olan her şeyi silerek sevgi adına, evet diyeceği ana kadar beklemeye kararlıydı kadın. Düşüncelerini, büyük aşkını sevdiği adamla paylaştı.

Ancak adam oralı bile olmadı. Sevmiyordu ki oralı olsun!  İki yüzlülüğünü Ustaca gizlediği bir maskeden ibaretti  sadece sevecen bakışları. Ve maskeyi çıkartmanın zamanı gelmişti. 

Vakit tamamdı adama göre  terk için herşey hazırdı. Karalamalar, suçlamalar.

Kadın boşuna yanmıştı. Boşuna üzülmüştü onca zaman sefil durumuna adamın. Belli ki çok sevmişti kadın, bu yüzden canı acıyordu. Adam taşın vücüt bulmuş şekli, ben ise bu taşın tescilli seveniyim diye mırıldandı.  Ve sevgisini yüreğinin bir köşesine, gururunu da  koltuk altına sıkıştırarak yoluna tek başına devam etti. 

Müsadenizle bir soru sorarak devam etmek istiyorum yazımın geri kalan kısmına.

Kaç kere sevebilirsiniz? Kaç kere güvenebilirsiniz? Kaç kişinin ardından "canı sağ olsun" diyebilirsiniz? En fazla ne kadar kırılabilir ve en fazla kaç parçaya bölünebilirsiniz? 

Hiç düşündünüz mü bir sevgili ne ister ne bekler sevdiğinden ve hayatının parçası olan birinden. 

Farkında mısınız ilişki kavramının neye, sevgili ifadesinin ne hale dönüştüğünü? Herkesin birbirine ya gıcık ya da araların vıcık vıcık olduğunu? Ya da umurunuzda mı? Siz de için için de olsa duruma isyan edenlerden misiniz? Yoksa zamana uyum sağlamaya karar verip kendini akışa bırakanlardan mı?

Şuan ben bu soruya yanıt arıyorum. 

Duyuyorum, uzaktan izliyorum, günümüz ilişkilerini etrafımda. 

Yarı yolda bırakılanlar, aldatılanlar, terk edilenler, kazık yiyenler. 

Muhtemelen hepsi olmasada bir tanesi başımıza gelmiştir değil mi? İstisnasız hepimizin hem de.

Peki herkes bunları yaşadıysa yaşatanlar nerede? Pardon ama herkes masumsa suçlu olan kim. Durun siz söylemeden ben söyleyeyim. Herkes yani hepimiz! 

Çünkü herkes güvenmek istiyor ama kimse birbirine güven vermiyor. Herkes sevilmek istiyor ama kimse kimseyi sevmiyor. Herkes huzur ve mutluluk arıyor ama kimse kimseyi mutlu etmiyor. 

Öküz altında buzağı arıyor diye düşünmeyin, gerçekten merak ettiğim için soruyorum.

Neden bu sevgisizliğin çaresizliği? Gönlümüzce sevmeyeceksek neden kalbimiz var. Sevdiğimizin avuçlarındaki sıcağa dokunmayacaksa neden ellerimiz var.?  Bizden beklenen ilgi ve alakayı sevenimize gösteremeyeceksek neden bir ilişkiye balıklama atlarız? 

...