Sınır komşularımızla bozulan ilişkilerimizin yanında, müttefiklerimizle de karşıt kamplara savrulduğumuz ve dış politikamızda dalgalanmaların olduğu günleri yaşıyoruz. “Komşularla sıfır sorun” sloganıyla çıktığımız yolculuk giderek tam tersine dönmüş olup, neredeyse sorun yaşamadığımız ülke yok gibi...

Referandum sürecinde “EVET” çıkarsa terörün biteceği propagandası yapılıyordu ama büyük bir gayretle mücadele edilmesinde rağmen netice değişmedi...Terör sorunumuz devam ediyor.

NATO müttefikimiz ve aynı zamanda stratejik ortağımız olan ABD, güneyimizde 25 bin civarında Sünni Arap, 25 bin civarında da PYD’li Kürt savaşçıyı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında yapılandırıp çok büyük miktarda silah yardımı yapmakta. Yani resmen PKK uzantısı PYD’li teröristlerden oluşan düzenli bir ordu kuruluyor. Bu ordunun hedefinin IŞİD/DEAŞ olduğu bahane edilse de inandırıcı değil.

5 Haziran’dan bu yana PYD’ye gönderilen toplam 809 TIR malzemenin içinde 12 bin Kalaşnikof, 6 bin makineli tüfek, 3 bin 500 ağır makineli tüfeğin yanı sıra 3 bin Amerikan yapımı tanksavar, 235 havan topu, 100 keskin nişancı tüfeği, 450 PV-7 tipi gece görüş dürbünü ve 150 kızılötesi lazer aydınlatıcı dürbün de var.

Bu arada, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani başkanlığında bir araya gelen Kürt partileri, 25 Eylül’de “bağımsızlık referandumunun” yapılacağını açıkladı.

Bir yandan Irak’ın kuzeyinde Barzani bağımsızlığı, öte yandan Suriye’nin kuzeyinde ABD eliyle silahlandırılıp oluşturulan PYD (aslında PKK)  bölgesiyle güney sınırımızın bir Kürt kuşağıyla çevrelenmesinin sonuçlarının ne olacağını düşünürsek, birbirimizi ötekileştirmekten ziyade birlik ve beraberliği tesis etmek için çalışmamızın gerektiğini görürüz.

En büyük ekonomik partnerimiz olan Almanya ile geleneksel dostluk ilişkilerimizin aksine neredeyse ipleri koparacak boyutta gerginlik yaşanmakta. AB üyesi olan Hollanda, Avusturya, Belçika gibi ülkelerle karşılıklı tatsızlıklar yaşanmakta. Fransa ile ilişkler her zaman olduğu gibi mesafeli... Neredeyse savaşın eşiğinden döndüğümüz Rusya ile özür-mözür diliyerek durum normalleştirdik. Komşuların hali ortada, ezeli ve herhale bu gidişle ebedi düşman kalacak Ermenistan ve Yunanistan’dan bir şey beklemek beyhude ama Suriye, Irak, İran’la da durum iç açıcı değil... Aramızın iyice bozulduğu Mısır ve diğer müslüman din kardeşlerimize gelince ne zaman samimi dost oldu ki, şimdi olsunlar... Şimdilik Katar’la işler iyi görünüyor, ama sonuçta küresel güçlerin dediği oluyor biliyorsunuz...

Bir zamanlar dönemin ABD Dış İşleri Bakanı tarafından Ortadoğuda 22 ülkenin sınırlarının değişeceği açıklandığı halde bazı yetkililerimiz BOP’un Eş Başkanı olmakla övünüyordu... Elalemin kurguladığı oyunu şimdi anlamasına anladık ama yangın artık bizim kapımıza dayandı. Bölge toplumları, kimlik siyasetine alet edilerek, etnik ve mezhep ayrılıkları üzerinden çatıştırılmakta. Bu işe hazır taşeron örgütler zaten mebzul miktarda mevcut. Yeter ki parayı ver, seyret ondan sonra cehennemin yer yüzü versiyonunu...

Cumhuriyetin yüzüncü yılına yaklaştıkça hegemon güçlerin sinsi planları kör gözüm parmağına misali açık bir saldırganlığa dönüşüyor. Ortadoğu’da devam eden küresel paylaşım mücadelesinin hedefinde  Türkiye’nin olmadığını düşünmek saflık olacağından, hükümetin suni gündemlere yol açmasını anlamak mümkün değil. Ankara Belediyesinin festivali devam ettiği halde Valiliğin “İŞİD SALDIRABİLİR” bahanesiyle her türlü etkinliği yasaklaması, gerçekte “30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMINI” engellemeyi amaçladıklarını gösteriyor. Vali Bey, 30 Ağustos Türk Milletinin namus ve şerefinin kurtarıldığı çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bugüne kadar bunu öğrenmiş olman gerkirdi ama çarpık bir zihniyetle bakınca milli bayramlarımızın unutturulmaya çalışıldığı apaçık ortada...

Lütfen 15 senedir her milli bayramı kutlatmamak adına öne sürdüğünüz uyduruk gerekçeleri bırakın. Aziz milletimizin ortak değerlerini törpülemeyin, bir çok yönden derin bir bölünme yaşayan vatandaşlarımızı daha fazla bölüp, düşmanları sevindirmeyin. Yarın bir gün yeni 30 Ağustosları yaşamak zorunda kalmamak için ATATÜRK ilke ve inkılaplarıyla, Cumhuriyetin kuruluş değerleriyle, Türk Milletinin kodlarıyla oynamayın. FETÖ’de  yapılan tercih hatasında olduğu gibi, bizi birbirimize düşürmeye yol açacak yanlışlara yol açmayın... Bu vatan hepimizin ortak değerler etrafında buluştuğu en güvenli liman olmalıdır.