Türk’e, Türk Devletine, Bayrağımıza, Cumhuriyete ve ATATÜRK’e hasmane duygular besleyen bazı çevreler, zaman zaman geçmişte yaşanan olayları gündeme taşıyarak, Cumhuriyetimizin kurucularını hedef alan suçlamalarda bulunur, özür dilenmesini isterler!!! Ama nedense yabancı servislerin verdiği destekle isyan ederek bu olaylara sebep olan hainlerin, kahpece diri diri yakarak şehit ettiği gariban mehmetçiklerden, yaktıkları, yıktıkları kamu bina ve tesislerinden ve silahlı eşkiyalar tarafından bozulan kamu güvenliği ve düzeninden bahsetmezler.  

Coğrafi yapısı ve merkeze uzaklığı nedeniyle devlet otoritesinin tam sağlanamadığı, ağalık tarzı feodal bağların kuvvetli olduğu ve Osmanlı döneminde de pek çok ayaklanma yaşanmış olan eski adıyla Dersim bölgesi için 25 Aralık 1935 tarihinde, 2884 sayılı Tunceli Vilayeti'nin İdaresi Hakkında Kanun çıkarılmış ve 4 Ocak 1936 tarihinde Dersim Vilayeti'nin adı Tunceli Vilayeti olmuştu. Devlet şeyhlerin, toprak ağalarının keyfi ve insanlık onuruyla bağdaşmayan, borçlunun koynundan karısını alıp alacaklıya veren ortaçağ uygulamalarının yerine, insanların onuru ile yaşayabileceği, kanun karşısında herkesin eşit olabileceği medeni bir düzen getirmek amacındaydı.

Yasanın uygulanmaya başlamasıyla 1937 başlarında olaylar çıktı. 1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersim'e gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. İsmail Hakkı adlı bir teğmen'in komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlendi. Karakol yakıldı ve 33 askerin tümü öldürüldü.(1)  Bu olay isyanın başlangıcı olarak kabul edilir. Sonraki günlerde Şeyh Hasan aşiretine mensup olan Abasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde, askere gitmek ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerle desteklenen yaklaşık 6.000 kişilik bir grup isyancılara katılmıştır. 27 Mart 1937 tarihinde Tunceli-Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Diğer Türk Birlikleri ile bağlantı kurulmasın diye Dersimli gruplar tarafından bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Pax bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza (evladı Kerbelayık diyen isyancıbaşı) bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü'nü tahrip ederler.(2) Olaylar böyle artarak devam eder.

Devlet bölgeye medeniyet getirmek, halkı eğitmek ve diğer bölgelerde olduğu gibi Yollar, köprüler, karakollar, okul ve hastaneler, kışlalar, lojmanlar yaptırmıştı. Bunların çoğu bölgedeki asiler tarafından yakılıp yıkılmış, sonuçta Türk ordusu bölgeye müdahale etmek zorunda kalmıştır. İsyancılar silahlarıyla birlikte dağa çıkmış, devletle savaşmaya başlamıştır. Bir ülkede isyan çıkıyor, devlet bunlarla mücadele ediyor, şehitler veriliyor ve isyancıların bir bölümü öldürülüyor. Masum sivil halkın bir bölümü bu aşiret reislerinin, şıh ve ağaların baskısından korunsunlar diye yakın bölgelerdeki ovalara yerleştiriliyor, kendilerine toprak ve hayvan veriliyor. Sen devlete isyan edip emrindeki silahlı güçlerinle birlikte dağlara çekileceksin, bazı yerleşim birimlerini işgal edeceksin, çatışmalara girip Mehmetçiği şehit edeceksin ve devlet seni seyredecek! (3)

Sorarım size, İngiliz, Fransız silahlarıyla Mehmetçiği şehit eden ve karakolunu yakanlara hangi devlet göz yumardı ???

Bağımsız Kürdistan için aşiret ağası Seyit Rıza ve Alişir, 5 Eylül’de Ovacık’a bağlı Lerenk Köyü’nde birçok aşiretin katıldığı bir toplantı düzenlemiş, toplantıda devlete karşı isyan etmek için  “kavli karar”  edilmiştir. Alişir toplantıda, “Avrupa devletlerinin dört vilayetten ibaret bir Kürdistan’ı kabul ve tasdik ettiklerini ancak Ankara Hükümeti’nin bunu kabul etmediğini. Dersim olayını  “Kerbela’ya” benzetip, Cumhuriyete karşı her isyanı kutsayarak, Devlet ve Asker aleyhine uydurulan bazı trajik senaryolardan yola çıkılarak Cumhuriyet mahkûm edilmek istenmektedir. Dersim olayları Cumhuriyetle başlamamış, aksine Cumhuriyet, Dersim’deki hastalıklı yapıyı Osmanlı’dan miras almıştır (4) Art niyetle, Türk Milletinin temel değerlerini sarsarak yürütülen itibarsızlaştırma operasyonlarının varmak istediği yer, yeniden Sevr’i hayata geçirmektir.

Art niyetli çevreler, vahşi eylemleri ve cinayetleri nedeniyle yabancıların bile terör örgütü olarak kabul ettiği katil sürüsü pkk’dan da yarın birgün özür dilenmesini isteyecek kadar ileri gidebilirler. Türkiye Cumhuriyetinin kimseye özür borcu yoktur.  Eğer özür dilenecekse, isyancılar tarafından yakılarak öldürülen garibanların geride bıraktıklarından özür dilenmelidir.


 

KAYNAK..............................:

  1. İhsan Sabri Çağlayangil, “Çağlayangil ' in Anıları”, Bilgi yayınevi, 2007
  2. Bilal Şimşir, “Kürtçülük 1924-1999”, Bilgi yayınevi, 2007
  3. Emin Çölaşan. “DERSİM SÖMÜRÜSÜ”, Sözcü gazetesi, 20.11.2014
  4. Özcan YENİÇERİ, “Cumhuriyete Karşı Her İsyanın Kutsanması”, Yeniçağ, 19.11.2014