Dünya kamuoyunun Müslümanları hedef alan katliamlara, vahşet tablolarına  bu denli duyarsız kalmalarının en önemli nedeni, 11 Eylül sonrasında Batılıların, İslam Alemi’ni potansiyel terör bataklığı ilan etmeleridir.  

ABD’li ideologların kurguladıkları algı operasyonları sayesinde Müslümanlar, Batılıların şuur altlarına, “eski düşman Sovyetler Birliği’nin yerini alan  yeni düşman” olarak nakşedildi. Müslümanlar, “yok edilmesi gereken varlıklar”dı. Gelişmelere bu çerçeveden baktığımızda, son yıllarda dünyanın çeşitli köşelerinde, özellikle Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GBOP) coğrafyasında yaşanan katliamların neden Müslümanları hedef aldığını, Batı’da İslamofobinin neden yükselişe geçtiğini daha kolay anlamış oluruz. 

Eski adı Burma/Birmanya olan Myanmar’da bir insanlık dramı, soykırıma yönelik bir katliam yaşanıyor.

Ve insanlık yalnızca seyrediyor..

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının sonrasında, I. Körfez Savaşı’ndan (1991) bu yana, Avrupa’nın orta yerinde (Srebrenitza’da, Bosna’da), Afrika’dan Pakistan’a uzanan coğrafyada, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bağlamında insanlık vicdanının asla kabullenemeyeceği öyle katliamlar yaşandı ki, dünya kamuoyu izlediği vahşet sahnelerini Hollywood filmleriyle harmanlayıp vicdanını rahatlatmanın yollarını arıyor. İnsani değerler sanalla gerçek dünya arasında sıkıştı kaldı. 

ı. Körfez Savaşı sonrasında, özellikle de 11 Eylül 2001’de, İkiz Kuleler şoku sonrasında, G.W. Bush’un “Haçlı Seferleri başladı!” çığlıkları eşliğinde Afrika’dan Pakistan’a uzanan BOP coğrafyasında yaşanan vahşet tablolarında katledilenler hep Müslümanlardı. 

Dünya kamuoyunun Müslümanları hedef alan katliamlara, vahşet tablolarına  bu denli duyarsız kalmalarının en önemli nedeni, 11 Eylül sonrasında Batılıların, İslam Alemi’ni potansiyel terör bataklığı ilan etmeleridir.  

ABD’li ideologların kurguladıkları algı operasyonları sayesinde Müslümanlar, Batılıların şuur altlarına, “eski düşman Sovyetler Birliği’nin yerini alan  yeni düşman” olarak nakşedildi. Müslümanlar, “yok edilmesi gereken varlıklar”dı. Gelişmelere bu çerçeveden baktığımızda, son yıllarda dünyanın çeşitli köşelerinde, özellikle Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GBOP) coğrafyasında yaşanan katliamların neden Müslümanları hedef aldığını, Batı’da İslamofobinin neden yükselişe geçtiğini daha kolay anlamış oluruz. 

MYANMAR’DA NELER OLUYOR?

Myanmar’ın eski adı Burma’ydı. Burma’da son yıllarda Müslümanları hedef alan soykırıma yönelik bir katliam yaşanmakta. Burma’da binlerce insan, yalnızca Müslüman oldukları için katlediliyor. İnsanlar çoluk-çocuk ayırımı yapmadan gerçekleştirilen bu katliamları çekirdek çitleyerek duyarsızca izlemekteler. Bugüne kadar katliamı durdurma adına önemli bir girişimde bulunulmadı. 

Katliam sürüyor..

Katliam sürecek; çünkü İslam Alemi’nde, insanlık tarihinin bu  en acımasız katliamlarını dünya kamuoyuna anlatabilecek, kamuoyu baskısı oluşturabilecek saygın bir politikacı, sözünü  dinletebilecek bir bilimadamı, bir aydın yok.. 

İslam Alemi, Batı’da aydınlanma çağını başlatacak katkılar yapan büyük bilimadamları yetiştirmiş olmasına rağmen, İslam’ın bir barış dini olduğunu, El Kaide, Taliban, IŞİD/DEAŞ gibi Batı kurgulu radikal örgütlerin İslam adına yaptıkları katliamların İslam’la asla ilişkili olmadığını dünya kamuoyuna anlatamadı. Bu konudaki anlatım yetersizliği,  Batı’da İslamofobi’nin giderek yükselmesine neden oldu. Bu nedenle, Müslümanları hedef alan katliamlar dünya kamuoyunun suskun onayını almaktadır..

 İslam Coğrafyası, günümüzde, mesela Gandi çapında bir saygın kişilik ortaya koyamamanın sıkıntısını yaşamakta.. Gandi, İngilizleri dize getirebilmek için top-tüfek kullanmamıştı, ama uzun yürüyüş şeklinde gerçekleştirdiği pasif direnişle, tüm dünya kamuoyunu arkasına almayı başarmış ve başlattığı savaşını zaferle taçlandırmıştı.

1948’de bağımsızlığına kavuşan Myanmar 7 eyaletten oluşuyor. Katliamların yaşandığı Arakan ülkenin kuzey bölgesinde yer alıyor. Ülkenin nüfusu ağırlıklı olarak Budist; Müslümanlar azınlıkta.. 

Budistlerle Müslümanlar arasındaki katliama varan sorunlar, Myanmar Hükümeti’nin 1982’de kabul ettiği Vatandaşlık Yasası’nda Rohingyalı Müslümanları vatandaş olarak tanımıyordu. Hükümet Arakanlı Müslümanların Bengalli olduklarını ve İngiliz sömürgesi oldukları 1800’lü yıllarda ülkeye getirildiklerini söyleyerek, bu insanlara kimlik vermek istemiyor. Müslümanlar, biraz da Hükümetin yönlendirmesiyle, ordu ve Budistler tarafından göçe zorlanıyorlar. Müslümanlar çaresiz kalıp sığındıkları Bengladeş ve Hindistan tarafından da geri gönderiliyorlar. 

KATLİAM 2012’DE ALEVLENDİ

Katliamın gerekçesi olan olaylar, 2012’de 3 Budist rahibin bir Arakanlı kadına tecavüz edip öldürmeleri ve cesedini bir Müslüman köyün yakınına bırakıp kaçmalarıyla başlamıştı. Myanmar Hükümeti olaydan Müslümanları sorumlu tutmuştu. Bu arada, Budist rahiplerin şikayetçi oldukları üç Müslümandan biri linç edilmiş, diğer ikisi de mahkeme tarafından idama mahkum edilmişti. Bu gelişmeler sonrasında Arakan’da Müslüman katliamı giderek tırmanmaya başlamıştı. 

Arakan katliamı yalnızca din ayrılığından kaynaklanan bir gelişme değildir. Gelinen noktada dünyadaki bütün siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmeler birleşik kaplar gibi birbirleriyle ilişkili gelişmelerdir. O nedenle Arakan katliamı, Kuzey Kore’nin Salı günü gerçekleştirdiği ve Japonya üzerinden dolaştırarak 2700 km uzaktaki bir hedefe gönderdiği balistik füze denemesi, Irak ve Suriye’de DEAŞ’ı hedef alan “kurtarma” operasyonları, Barzani’nin 25 Eylül bağımsızlık referandumunda ısrar etmesi birbiriyle bağlantılı gelişmelerdir. ABD’nin, Çin’in Yeni İpekyolu kuşağını kontrol altına alabilmek amacıyla dünyanın çeşitli ülkelerinde 200 yeni askeri üs kurma girişimini değerlendiren uzmanlar, Arakan katliamının da bu gelişmelerle yakından ilişkili olduğunu söylüyorlar.  Arakan’daki katliamlarının yaşandığı Myanmar coğrafyası Çin’in Güney Çin Denizi’ne açıldığı noktalardan biri. Uzmanların iddialarına göre ABD, önemli askeri üslerinin bulunduğu Myanmar’ı kontrollü bir kaos üzerinden denetim altında tutmak istediğinden, Arakan’daki katliamlara görmezden gelmekteymiş.  

ALLAH YARDIMCILARI OLSUN

Trump’ın Riyad’ı ziyaretinde ABD ile 360 milyar dolarlık ilah anlaşması imzalayan İslam Orduları Başkomutanı Suudi Arabistan, Ortadoğu’da olduğu gibi, Arakan’da da din kardeşlerinin katledilmesine sessiz kalabiliyor. 

İslam Alemi bu görüntüyü hiç hak etmiyor. 

Allah, Arakan’da, Budistlerin ve Myanmar ordusunun insafına terkedilen din kardeşlerimizin yardımcısı olsun..