Antalya denince akla gelen hep deniz, sıcak kumlar, kalabalık plajlar oluyor nedense. Hele bir de herşey dahil tatil yapanlardansanız otelden hiç çıkmadan veya en fazla size paket halinde sunulan birkaç tura katılıp dönersiniz geri. Tabi o sıcak havada canınız dışarı çıkmak isterse. Oysa ki yabancı turistler bazen denize bile girmeden,  gezmeye zaman yetmedi diyerek dönüyorlar Antalya’dan.
Hem tarih hem doğa o kadar muhteşem çeşitlilik gösteriyor ki, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış bu verimli topraklar. Dağları, kanyonları, üretime uygun ovaları, bitki ve hayvan çeşitliliği ilk çağlardan beri insanoğlunu cezbetmiş. Ayrıca o kadar geniş alana yayılmış bir şehir ki, arabayla durmadan 8 saatte geçiyorsunuz bir ucundan diğer ucuna. Hele bizim gibi her yeri görelim derseniz 30 gün yetmiyor bile.
Deniz, kum ve tarih turizmi yanısıra  Antalya’nın serin serin gezebileceğiniz, hatta giderken yanınıza mont, hırka vb alsanız iyi olacak yerleri de var. Hatta ilkbahar veya sonbahar tatili yapıyorsanız,bizim yaptığımız gibi eldiven, bere falan da alın derim ben size.
Bunların ilki Tahtalı Dağı !

Tahtalı, Antalya’nın Kemer ilçesi sınırlarında , Olimpos’un hemen üst tarafında kalıyor. Tahtalı Dağı'na Olimpos'tan teleferik ile çıkmak en kolay yol. Olimpos Teleferik'e ulaşım için ise Kemer'e gelip, Kiriş ve Çamyuva’nın ilk sapağını geçip yolun sağ tarafında "Teleferik" tabelasını görene kadar devam ediyorsunuz. Buradan  726 mt yükseklikteki alt istasyona kadar 7 km araçla devam etmek gerekiyor. İşte karşınızda biz gittiğimizde dünyanın en uzun 3. Teleferiği ünvanının sahibi Olimpos teleferiği (Bu arada Bursa Tahtalı’yı 4. lüğe öteleyerek kendisi 1. olmuş 9 km lik hattıyla).

Teleferiğe bindikten sonra 4350 mt yol gidip 2365 mt deki zirveye tırmanıyorsunuz. 360 derece etrafı görebildiğiniz 80 kişilik kabinler bunlar. Neyse ki o kadar kalabalık değildi biz bindiğimizde. İnanılmaz bir manzara eşliğinde yaklaşık 10 dakika sürüyor yolculuk. Tırmanırken nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz, iki dağın arasından geçerken aşağıdaki uçurum ayaklarınızın bağını çözüyor. Bu arada bu hattı neden en aşağıya kadar yapıp dünyanın en uzun teleferiği ünvanını kapmamışlar bilemedik. Ayrıca denize kadar uzatsalar alt istasyonu, karların içinden çıkıp denize direk koşmak çok havalı olurdu. Bütün dünyada ün salardı. Ama vardır bir bildikleri ne diyelim? Belki Bursa’yı kıskanıp rekoru kırmak adına yaparlar.

Bizden söylemesi, telefon ve fotoğraf makinalarınızın hafızalarında yer açın yukarı çıkarken. Ne fotoğraf ne de video çekmeye doyamayacaksınız. Bizim çektiğimiz görselleri blog sitemizden aynı konu başlığı altında görebilirsiniz.
Unutmayın siz zirveyi aşağıdan görüyorsanız, çıktığınızda da aşağıyı görebileceksiniz demektir. Çıkarken hava açıksa işte o zaman  Finike’den Manavgat’a kadar her yeri görme şansınız oluyor. Yukarıda dürbünler var ama çok da iyi değiller tahmin edeceğiniz üzere. Edinebilirseniz iyi bir dürbün ile harika manzaralar göreceğinize eminiz. Maalesef bizim yoktu ve olanları kıskandık. 
Sabah gündoğumu ve akşam gün batımını izlemenin zevki başka oluyor zirveden dediler. Zaten gün doğumu ve batımı için turlar düzenliyorlar. Şunu da söylemeden edemeyeceğim, aşağıda denize girdikten sonra yukarıya çıkıp kartopu oynamanın zevki kelimelerle anlatılamaz.

Zirveye en kolay yol teleferik dedik ya tabi ki başka yollar da var. Dağcılık ve trekking grupları tırmanmayı tercih edebiliyorlar. İlk 1700-1800 mt lik kısım ormanlık sonrasında kayalıklar başlıyor. Arada bazı düzlük alanlarda kamp yapma imkanı da oluyormuş. Ama malum sıcak hava nedeniyle su bulma problemi de olduğundan öyle bir niyetiniz varsa yanınıza bol su almayı unutmayın.
Tabi ki hazır oralara gitmişken Çıralı, Olympos ve Phaselis’i de gezebilir ve her üç yerde de tarihle içiçe denizin tadını çıkartabilirsiniz.
Bu kadar üşümek bize yetmedi daha da soğuk istiyoruz derseniz, ya da biz merkezdeyiz şimdi kim gidecek taa Kemer’e diyorsanız orada da sizi Snowworld (Kar Dünyası) bekliyor.

Dışarıda sıcaklık 40-45 derecelerde iken içerisi sabit -15 derecede. Her gece sabaha kadar taze yağdırılan kar üstünde ertesi gün size verilen özel kıyafetlerle karın tadını çıkartabilir, kar üstünde sucuk ekmek yiyebilir, igloları inceleyebilir,  Aziz Nikola’nın evini ziyaret edebilirsiniz. Burası Antalya Akvaryum’un hemen yanında 1500 metrekare kapalı alana yapılmış bir eğlence merkezi. İçinde ayrıca bir de buz müzesi var.

Hatta zamanınız varsa akvaryum, Wildpark sürüngenler evi, Kar Dünyası ve hatta Oceanride XD sinemaya kombine bilet alıp bütün gününüzü hiç sıkılmadan orada geçirebilirsiniz. Unutmayın tatil sadece deniz ve güneş değildir. Çocuklar burada hem eğlenip hem de görsel olarak unutamayacakları deneyimler kazanabilirler.
Antalya için de bana ne yenir, nerede kalınır falan gibi sorular sormayacaksınız herhalde. Onları size yazmaya kalksam ansiklopedi halinde vermem lazım çünkü. O kadar çok restaurant, cafe, otel, motel, hostel, pansiyon var ki bazen buranın kendi halkı yok zannediyor insan.