Birlikte geçen 60 yıl dün (05.01.2011) kabir durağında soluklandı… Kabre birlikte indik, Bilgin ağabeyimle beraber elimizden gelen dikkatle seni nurlu yolculuğunun başlangıcında bıraktık. İnanıyorum ki, sen bizi hiçbir zaman bırakmayacaksın dualarınla, Kuran’ınla Allah’a secde de gösterdiğin aşk ve hassasiyetle, aklımızda ve daima kalbimizde olacaksın. Senin hayatından ben ders çıkaramazsam kime ne söyleyebilirim ki; seni daima iki hal üzre görüyordum. İkisi de beni bazen şaşırtıyordu. Ölüme hazırlanışın, hayata sarılışın… Bunda ne kadar doğru yaptığını ve haklı olduğunu ruhunu teslim edişin bize anlattı. Akşam vaktine hazırlanış, komşularla muhabbet, birkaç yudum su ve canım kardeşim Sabiha’mız gözlerinin içindeyken “oğlum bu Levent senin gibi benim evladım. Bu bir bambaşka insan” dediğin huzurlu evin efendisinin hanesinde, şahadet parmağını göğe kaldırış ve sadece bir muma üfleme edasıyla veda… Anne sen bize iyi ölmek için nasıl yaşanması gerektiğini aklımızdan çıkartmamayı bir kere daha söylemiş oldun. Anneciğim, seninle zaman zaman “bir kefen parası” konuşmamız olurdu. İkide birde bunu hatırlatman bazen beni üzerdi. Ancak yaşanılmış uzun ve acı yıllar bütün Anadolu insanı gibi bunu sende de bir kaygı haline getirmişti. Lakin bu sefer korktuğun gibi olmadı. Hatta yaşadığımız ve şahit olduğumuz olaylar bizi o elemin içinde mesrur etti. Paranı hiçbir şeyde kullanamadık. İzmit Belediyesinin ilgili hizmet birimleri her ferdi ile sana bizim kadar sahip çıktı ve özen gösterdi. Seni biricik kızın Sabiha ile benden fazla sevdiğini defalarca söylediğin biricik gelinin Çiğdem de iki melekle birlikte son yolculuğuna hazırladılar. Onlara senin için, senin paran olduğunu ısrarla belirterek teşekkür etmek istemişler. Öyle karalı ve onurlu bir şeklide geri çevirirmişler ki, ağlayarak anlattılar. Anne, sen bunlara şahitsin. Allah indinde de şahadet edeceksin, İzmit Belediyesi insanımızın ölüsüne bu izzet ve itinayı gösterdiğine göre inanıyorum ki, melekût âlemi zeval bulmamamız için, İslam’ın şiarına yaraşır bir hayata ulaşmamız için duacıdır. Bunu etrafıma defalarca sordum. Bunların bir ayrıcalık olmadığını belediyenin bu hizmetlerinin alışılmış işlerden olduğunu ifade ettiler. Kaygım bu hizmete ulaşamayan vatandaşlarımız içindir. Temennim bütün yurdumuzda bu anlayışın hâkim olmasıdır. Kabrinin başında; bir gül yaprağı gibi titreyerek baktığın her biri gönlünün sultanı torunların ve olması gereken herkes vardı. Gelemeyenlerin rahmet niyazları halen devam ediyor. Bundan beş yıl önce Fethi kardeşim “öldün kabul et” deyip senin selanı vermiş sonra da bir kaside okumuştu. Selana yetişemedi lakin musalla taşında başucuna eğilerek o çok sevdiğin kaside ile seninle o günkü muhabbeti yâd etmiş oldu. Anneciğim, senin derslerini devam ettirmeye gücümüz yetmez lakin Kuran’la duayla daima gönül gönüle olacağımız duygusuyla teselli buluyor ve mutlu oluyoruz. Kalbimiz, gönlümüz, hanemiz sana daima açık, işler o tarafta fasla erince ziyaretimize geleceğini biliyoruz. Bana; “Oğlum malum sayıda mümin cenazeme iştirak eder, şahadette bulunursa bu kâfidir. Kimseye eziyet olacak bir durum hâsıl olmasın” demiştin. Tam böyle olamadı, biraz da insanlar zamanında haberdar edilmemekten şikâyette bulundu. Ben bunları yazarken de dost ve akrabalarımızın taziye dilekleri devam ediyor. Onların her birine en kalbi duygularla şükranlarımızı ifade ediyorum. Anneciğim, sen uzun yılların hafızasıydın, çetin dönemlerin ve akıl almaz nadanlıkların şahidiydin. Seninle yaşayarak hepimiz çok şey kazandık. Anneciğim seni çok seviyoruz, senin kadar sevebilmeyi öğrenmeye muhtacız…