10 Ekim Ankara sabahında, insanlar sevdiklerinin, evlatlarının, anne babalarının, arkadaşlarının acı haberlerini aldılar. En kanlı katliam, Türkiye’nin aklı, nabzı Başkent’i, Ankara’dan geldi.
Artık yarını olmayan sabahlara uyanıyoruz. Kulakları sağır edercesine düşen bomba ile uyanmak sayısız insanların ölümüne sebep oldu.
Korkunç bu patlama ile anlıyoruz ki; gülmeye, soluk almaya, yaşamaya hakkımız azalıyor. İnsan olanın bu saldırıyı yapmasını anlamak çok güç. İmkansız bir şey. Şaşkınız, üzgünüz.!
Elimiz, kolumuz bağlanmış adeta birer tutsak gibiyiz. Nerden, ne zaman bir saldırı gelecek diye dehşet içinde yaşıyoruz. İhtiras tutkunu siyasetçilerin oyuncağı olmuş bir halk olarak psikolojisi bozuk, yarınlardan korkuyoruz.
Ankara, barış çığlıklarının kanı ile kokuyor.
Her bir yere sıçrayan kan lekeleri insanlığın tam yüreğine,aklına düştü. Kan lekesini akıllardan silmek mümkün mü?
Onca insana,insan olmak bu kadar mı zor sorusu sorduruyor. Cevabı ise: kocaman bir boşluk, sıfır.
Cumhuriyet tarihinden bu yana en vahim kanlı katliamın, Mustafa Kemal ATATÜRK, Kentinden olması da ayrı bir derin üzüntü. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, eşsiz önder ATATÜRK Ankara’sı hatıralardan silinmeyecek büyük acıda.. Başka bir şaşırtıcı durum ise; yas içinde olduğumuz üç gün içinde umursuzca; sosyal medyayı, kişisel paylaşımlarıyla kullananları görmek, Milletvekili adaylarının il, ilçelerde oy peşinde hala duyarsızca gezdiklerini görmek, bazılarının eğlence mekanlarından, tweet atıp, “Başımız sağ olsun’’ deyip ardından danslarına devam ettiklerini görünce;
Bize neler oluyor?
Duyarlı biz Türk halkı duygularımızı cebimize mi gömdük?.
Ne yaşam hakkına dair saygımız, ne de ölenlere saygımız kalmış. Eksiliyoruz, farkına varamıyoruz. Ne vicdan ne insani duygularımız kalmış.
Acı kanlı katliam yürekleri dağlarken, yine birileri keyif içinde. Yine birileri bizlerin hür iradesini etki altına alma peşinde. Kaoslar çoğaldıkça, halkın umudu azalıyor, bazılarının keyfi çoğalıyor.
Azalıyoruz,tükeniyoruz,hırslarını, öfkelerini alt edemeyenlerin tek tek kurbanları oluyoruz.
‘’Gün’’ artık;
Bencil duyguları işlemde tutmadan, biz biriz duygularıyla kenetlenip bir yürek olma zamanıdır. Ülkemizi, mezhep, ırk ayrımı ile iç huzursuzluğa çekmek isteyenlerin inadına
Türk insanın erdemli, yürekli olduğunu gösterme günüdür.
Gün tehlike gününde, sevgi, barış, kardeşlik ve birlik olma günüdür.!