Çeşitli sosyal ortamlarda dolaşıyorum. Çok çeşitli insanlarla karşılaşıyorum. Kimi dolardaki yükselmeyi, kimi El Bab’daki ilerlemeyi, kimi PKK ile mücadeleyi konuşuyor. Çoğu konuşmalar kısa vadeli ve günü kurtarmaya matuf. Halkın uzun vadeli meselelere kafa yormasını bekleyemezsiniz, ancak çok derin vizyona sahip, stratejik düşünen çok miktarda insana rastlıyorum, bu da beni mutlu ediyor. Geçmişte “Şey”-“Tan” bu isimler tesadüf müdür? Bilinçli bir tercih midir? Bana “Şeytan”ı çağrıştırıyor. Günümüzde bu gazetelerin modern görünümünü temsil eden Sözcü, Posta gibi gazeteler çok satılıyor. Resimlerine bakılıyor. Kahvehanelerde masaların üstüne atılıyor.  Maalesef fikirsiz fikrin Sözcülüğünü yapıyorlar. 

Fikirsiz fikir derken bu anayasaya ret oyu vereceğini söyleyen “işte bu zümrenin” temsilcileriyle konuşuyorum. Anayasaya değişikliğine nasıl baktıklarını, Cumhurbaşkanlığı sistemini nasıl değerlendirdiklerini soruyorum.

Bu mesele beni niçin ilgilendiriyor, ben bu anayasa değişikliğinin neresindeyim. Daha önceki yazımda belirtmiştim ve şunu söylemiştim: Bu başkanlık sistemi benim şahsi meselemdir. AKP kulislerinde bu işin hızlandırılması için çalışmalar yapan, sempozyumlar düzenleyen sırf bu iş için İstanbul Düşünce Enstitüsü’nü kuran şahıslardan biriyim. 

Benim düşünceme göre Türkiye ya büyük devlet olacak, ya da olacak… Başka bir çaresi yok! Ben Türkiye’nin Siyonist-İsrail-ABD planlarına dayalı olarak bölünmesini düşünemiyorum, telaffuz edilmesini laf olarak bir cümle içinde geçmesini bile hazmedemiyorum. Yayınladıkları Büyük Ortadoğu Planlarını (BOP) bununla ilgili haritaları buruşturup suratlarına atacağımızı iddia ediyorum. Sırf bunun için insanlığı hak ve adalet ekseninde toplamayı hedef alan “Uluslararası Kudüs Derneği’ni” kurduk. Çok yönlü mücadeleye, bu ahlaksız/insafsız planları akamete uğratmak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. İşte bu düşüncelerle AKP’nin başkanlık sistemine geçmek yolundaki çabalarını destekledim, destekliyorum, desteklemeye devam edeceğim.

Gelelim esas meseleye; “Sözcü, Gözcü “ gazetelerinin çokça okunduğu, konuştuğunda fikirsiz olduğu daha ilk cümlesinde anlaşılan şahıslarla konuşuyorum. Laf dönüp dolaşıyor, başkanlık sistemine geliyor. Haa unutmadan şunu da söylemeliyim. Bu değişikliğe evet oyu vereceğini söyleyen kesimlerde de aynı bilinçsizlik var. Savunduğu görüşün anlamını, hedefini bilmiyor, biraz sıkıştırınca ne bileyim abi ben niye “Fenerbahçeli olduğumu biliyor muyum? Diyor. 

Bir insanın savunduğu davayı şuurlu şekilde savunmasını isterim. 

Anayasa değişikliğine ret oyu kullanacağını söyleyen şahısların durumu daha acıklı… Abi diyor sen “Sözcü Gazetesinde Rahmi Turan’ı okumadın galiba?” Köşesinin adı ne “Tokmak”… Bu köşe isimi daha başından sıfır puan bile alamayacak kadar, saygısız ve seciyesiz bir isim olduğunu fark etmiyor musun? Diyorum. Çıt yok. Milletin başında tokmak, siyaseti tanzim etmek için tokmak, vatandaşı sindirmek için tokmak, tokmak oğlu tokmak… Bu memleket Yalçın Küçük’ün dediği gibi tam bir TEKELİSTAN…

İşte ben bu tekel kırılsın, bu yapı tasfiye edilsin diye anayasa değişikliğini savunuyorum!

Gelelim vatandaşla konuşmamıza:

-Sen o zaman Rahmi Turan’ı okuduğuna göre Anayasada yapılan bu değişikliği yanlış buluyorsun?

-Evet abi.

-Neresi yanlış bir tane örnek verebilir misin?

-Ne bileyim abi her tarafı yanlış… Tayyip diktatör olur diyorlar, ülke bölünür diyorlar…

-Yetki tek elde toplanırsa bölünme mi olur bütünleşme mi? Bir işin tek sorumlusu olursa işler hızlanır mı hızlanmaz mı?

-Cevap yok

-Hangi maddelerin değiştirildiğini, yerine ne geldiğini biliyor musun? Bir tane örnek verebilir misin?

-Oradan biri diyor ki vekil maaşlarını artırdılar. (Yüksek perdeden atarak… Orada bulunanlar inanmaya dünden hazır, onaylıyorlar.)

-Başka hangi değişikliği yaptılar?

-Başka biri şöyle söylüyor: Kendi çocuklarını askere göndermemek için milletvekili seçilme yaşını 18’e düşürdüler. 

Başka biri ayağa kalkıyor, abi abi ülkeye diktatörlük getirecekler…

-Kim söylüyor?

-Öyle söylüyorlar. Bu kadar adam yalan mı söylüyor?! Bana hitaben…

-Abi sana inanırım ama ben hayır diyeceğim!

-Bu şu manaya geliyor: Galatasaray taraftarı da takımını niçin tutuğunu biliyor mu?! Yanımdaki şahsı işaret ederek… Bak bu arkadaş mercimekli bulgur pilavını çok seviyor, şu da hiç sevmiyor. O zaman senin tavrın böyle bir şey…

-Cevap yok… Oradan biri sesleniyor. Valla abi kime inanacağımızı şaşırdık.

Durum bu… Sadece karşı olmak için karşı olmak, fikri olmayan fikirsizlik…

Memnun olduğum nokta şu hayırcı olsa dahi vatandaş bölünmeye karşı, ülkenin birliğini koruma noktasında hassas…