Anadolu olmak, yerden olmak, toprak gibi dövüldükçe de, kazıldıkça da merhametini esirgememektir.
Anadolu olmak, ana gibi kutsal, ana gibi üretken, ana gibi fedakâr ve cefakâr olmaktır.
Anadolu olmak, sana yapılan kötülükleri, kem söz ve bakışları affedebilmektir.
Anadolu olmak, için için kan ağlasan da, kızılcık şerbetini bir çırpıda hissettirmeden içe bilmektir.
Anadolu olmak, dişlerini kırarcasına gıcırdata gıcırdata sıkmaktır.
Anadolu olmak, acaba hatasını anlar mı diye düşünmektir.
Anadolu olmak, aylardan nisan olmaktır.
Anadolu olmak, bu topaklarda samyeli olmak, etrafını efil efil ısıtmak, ekinlerin başaklarını bir oyana bir buyana ahenkle raks eder edası ile yatırmaktır.
Anadolu olmak, bazen poyraz olup serinletmektir.
Anadolu olmak, Kızılırmak olmaktır. Kızıl akarken tüm derdini, sorununu sineye çekmektir.
Kızıl görünümünün ardından berraklaşacağı umudunu hiç yitirmemektir.
Kızıl olup, boz topraklara ab-ı hayat vermektir.
Anadolu olmak, herkesin umudunu kestiği yerde Kürşat olup Kırk Arkadaşı ile Çin Sarayını basmaktır.
Anadolu olmak, 9o’lı yaşında Moğol orduları ile “İlayı Kelimetullah” derdi ile savaşırken şehit olan Ahi Evran olmaktır.
Anadolu olmak, ölümü pahasına olsa bile haram yememektir.
Anadolu olmak, mazlumların acılarının daha çok hissetmek, onların derdi ile hemhal olmaktır.
Anadolu olmak, sesiz yığınlara ses olmak, sessizde olsa, seslenmeyi bilen nesiller yetiştirmektir.
Anadolu olmak, karakterleri menfaatlerine göre şekillenen insanlardan olmamaktır. Dik durup, çevreye, ailemize, evrene doğru mesajlar vermektir.
Anadolu olmak, dilini savunmaktır. Karamanlı Mehmet Bey misali…
Anadolu olmak, kendi benliğini kaybetmemiş olmaktır.
Anadolu olmak, çocuk olmanın ne demek olduğunu unutan, yaşından çok daha önce yetişkin olmak demektir.
Anadolu olmak, kar geldiğinde kartopu oynamayı, kardan adam yapmayı değil de nasıl ısınacaklarını düşünen çocuklardan olmaktır.
Anadolu olmak, okumak için asma köprülerden, kardan çamurdan geçmek zorunda olan çocukların bastığı topraktır.
Anadolu olmak, herkesin bitti dediği yerde dirilmektir.
Anadolu olmak, her rüzgâra karşı tedarikli olmaktır.
Anadolu olmak, gözünü dört açmaktır.
Anadolu olmak, dâhili ve harici düşmanlara karşı sürekli teyakkuzda olmaktır.
Anadolu olmak, delik ayakkabısına, suyu olmayan yuvasına rağmen ölen tek ciğerparesi için bile “Vatan sağ olsun, Allah devlete millete zeval vermesin.” demektir
Anadolu olmak, en zor anında, eşin kırmızı al bayrağa sarılı iken, bir tek evladın gözünün önünden kefensiz giderken sessiz sessiz ağlamaktır.
Anadolu olmak, ağlamayacağım düşmanı sevindirmeyeceğim demektir.
Anadolu olmak, kolumu kesinde devam edeceğim komutanım diyen Duran Onbaşı olmaktır.
Anadolu olmak, Seyit Onbaşı olup 276 kilogramlık top güllesini kaldırmaktır.
Anadolu olmak, yeni evlendiği yavuklusunun duvağını açmadan harbe giden Ali Çavuş olmaktır.
Anadolu olmak, 120 arkadaşı ile Sarıkamış’a giden görünümü çocuk ama ruhu büyük adam olmaktır.
Anadolu olmak, Çanakkale’de şehit olan vatan evladları olmaktır.
Anadolu olmak, Kut’ül Ammare’de aç kalmaktır.
Anadolu olmak, Alparslan, Melikşah, Osman Gazi, Orhan Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim, Abdülhamit, Vahdettin, Mustafa Kemal olmaktır.
Anadolu olmak, yerden olmaktır. Yere yakın olmaktır. Mütevazi olmaktır.
Anadolu olmak, bazen istemesen de susmaktır.
Yerli olmak, milli olmak, Anadolu olmaktır.