Şimdi de İzmir...
Memleketi ne hale getirdiler:
Terör, terör, terör,
Allah sizi kahretsin.
Patlamanın olduğu yerden yüz metre ilerideydim.
Yedinci kattaki bir plazada...
Patlamayla önce gök gürledi sandık.
Bina zangır zangır sallandı:
Baktık, yağmur ara vermiş; güneş mavi, gri-mor bulutların arasından bir göz kırpıyor, bir yüzünü kapatıyor.
Ancak hava yüksek, yağmur kesilmiş.
Bu gök gürlemesi ne?
Bina zangır zangır sallanınca, deprem olduğunu sandık.
Ancak hemen ardından kulakları yırtarcasına silah sesleri. 
Seri halde, patır patır, afakı sarmış:
Ve ardından az bir duralama, sonra yeni silah sesleri ve patlamalar...
İki güçlü patlama oldu; iki patlama arasında kimi yakından, kimi uzaktan silah sesleri.
Kaç mermi atıldı acaba?
Yüz mü?
Bilmiyorum.
Toz duman ortalık.
İnsanlar kümeler halinde kaçıyorlar.
Yaşlı kadınlar görüyorum; sıkı sıkı giyinmişler. Ellerinde el çantaları, çoluk çocuk arasında aman ne koşturuyorlar, uzaklaşmak için...
Bu arada savcılık girişinin olduğu yerden, camlar açılıyor sandık.
Hayır, patlamanın etkisiyle camlar dökülüyor.
Ardından bir koşturmaca, bir bağırış çağırış.
Başsavcılık tarafından, gökdelen halindeki adliye binası kulelerinden birisi ile yeni yapılan inşaat bir gökdelen arasından kesif bir duman yükseliyor.
Önce gri, sonra mor; ardından yeniden giri.
Va yoğunluk arttıkça artıyor.
Ardından yeni patlamalar.
Polis yolları kontrol altına almaya çalışıyor:
Maşallah benim kahraman İzmirlilerime.
Hiç bir korku yok.
Boyunlarını uzata çeke, olay yerinin etrafını sarmışlar; polis güvenlik şeridi oluşturacak, zorlanıyor.
Ardından siren sesleri, çevik kuvvet ekipleri; derken ambulanslar...
Sayıyorum:
Bir, iki üç...
Sekiz, on...
Biri gidip biri geliyor.
Ve benim kahraman hemşehrilerim, bu kez yolun öteki tarafına kümelenmişler.
Uyarıyorum:
Kardeşim, böyle anlarda ortalığa koşturmak, kümelenmek, boynunuzu uzatıp kısaltarak başınızı ileri atmak, gözlerinizi dikerek bir şeyler görmeye çalışmak ya da cep telefonunuzla çekim yapmak için en önlere gidecek ne var?
Allah göstermesin, bir başka patlama olur; yeni bir evre devreye girer; daha büyük katliamlar olur.
Off, off...
İyi milletiz ama, zor milletiz...
Kahraman benim milletim, kahraman; Allahına kurban olduklarım; sanki her biri Zaloğlu Rüstem!
Polis bıraksa, öyle bıçkınlar var ki; dalıp kaleşnikofların, bombaların üzerine, tekme tokat halledecekler!
Asildir benim milletim, asil!
Yolun tam kesişme noktasına gözlerimi dikmişim: Karşıdaki kebapçıda camlar yok; inmiş yere. Ancak oralardan da kafalar ileri çıka çekile, meraklılar mevzide.
Yuh...
İki yurttaşımız ölmüş:
Üzgünüm, üzgünüm.
Bir de teröristlere sözüm:
Allah sizi kahretsin.
İnsan slüetindeki yaratıklar. Masum insanlara kıydınız, ocaklar söndürdünüz, ne geçti elinize, ne?
Millet daha çok kenetleniyor.
Gümbür gümbür geliyor; göreceksiniz...
Tek Vatan, Tek Millet, Tek Bayrak.
Buna ekliyorum:
Tek ve ancak büyük Türk Milleti!
O yedi bin yıllık tarihinin içinden süzülüp gelen büyük dev!
Var mı ötesi be?