Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, geçen hafta bir televizyon kanalında, Bursa ilimizin önemli oranda havasının kirlendiği ve tehlikeli boyutlara ulaştığına dair bir programda dile getirmiş olduğum bilgileri bu hafta ki yazımda sizler ile paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi, insan, daha doğrusu tüm canlıların yaşamını tehlikeye sokan hava kirliliği, ayrıca maddi zararlar meydana getiren havadaki yabancı maddelerin, normalin üzerinde miktar ve yoğunluğa ulaşması olarak bilinmektedir. Diğer basit bir ifade ile hava kirliliği; atmosferin karbondioksit, karbonmonoksit ve kükürt gibi gazları gereğinden fazla içermesinden kaynaklanan bir çevre felaketidir diyebiliriz. Hava kirliliği sonucu, havada katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek miktar, yoğunluk ve sürede atmosferde bulunması, insanların çeşitli faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve tüketim aktiviteleri sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası kirlenerek, canlıların yaşamı olumsuz yönde etkilenmekte, büyük sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. 

Hava kirliliğinin nedenlerini maddeler halinde göstermek gerekirse,

1. Kullanılan kalitesiz yakıtlar

2. Motorlu taşıtlar ve egzoz gazları

3. Kentlerin yerleşim konumu

4. Isınma kaynaklı, soba ve kaloriferlerin uygun şekilde yakılmaması

5. Sanayiden kaynaklanan kirlilik.

Bu sorunu aza indirgemek için, kaliteli yakıtların kullanılması ile soba ve kaloriferlerin uygun şekilde yakılması hava kirliliğini önemli ölçüde azaltacaktır. Otomobillerin egzozlarından çıkan gazlar da hava kirliliğine neden olmaktadır. Kentlerimizin çukur yerlerde kurulması da hava kirliliğini artırmaktadır. Etrafı dağlarla çevrili olan kentlerde rüzgâr hızı yavaşlamakta, bu nedenle havadaki zararlı gazlar, rüzgârlar tarafından başka yerlere taşınamamakta bu da hava kirliliğini artırmaktadır.

Kentlerimizin konumları uygun olsa bile olumsuz hava koşulları ve rüzgâr esmemesi de hava kirliliğinin artmasına neden olabilmektedir.

Hava kirliliğinde, tabii kirlilik kaynaklarından çok suni kaynaklardan meydana gelen kirlilik önemlidir. Çünkü günümüzde insanları en çok ilgilendiren, özellikle büyük yerleşim merkezleri ve sanayi alanlarındaki hava kirliliğidir. Bu kirlilikte daha çok insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır. 

Genellikle sanayi tesislerinin kuruluşunda yanlış yer seçimi, çevrenin korunması açısından gerekli tedbirlerin alınmaması (baca filtresi, arıtma tesisi olmaması vs.), uygun teknolojilerin kullanılmaması, enerji üreten yakma ünitelerinde vasıfsız ve yüksek kükürtlü yakıtların kullanılması, hava kirliliğine neden olan etkenlerin başında gelmektedir.

Hava kirliliği sağlığımıza önemli zararlar vermektedir. Kirli hava, insanlarda solunum yolu hastalıklarının artmasına neden olmaktadır. Şöyle ki, kurşunun kan hücrelerinin gelişmesini ve olgunlaşmasını engellediği, kanda ve idrarda birikerek sağlığı olumsuz yönde etkilediği, karbon monoksit (CO)'in ise, kandaki hemoglobin ile birleşerek oksijen taşınmasını aksattığı bilinmektedir. Bununla birlikte kükürt dioksit (SO2)'in, üst solunum yollarında keskin, boğucu ve tahriş edici etkileri vardır. Özellikle duman akciğerden alveollere kadar girerek olumsuz etki yapmaktadır. Ayrıca kükürt dioksit ve ozon bitkiler için zararlı olup; özellikle ozon, ürün kayıplarına neden olmakta ve ormanlara zarar vermektedir.

Sanayi, endüstri ve ısınmada kullanılan fosil yakıtlar ile ormanların tahribi ve arazi değişmesi sonucu, atmosferdeki karbondioksit miktarının %5 oranında arttığı tespit edilmiştir. Bunun ise küresel ısınmaya yol açabileceği öngörülmektedir.

Hava kirliliğinin etkileri incelenirken dışarıdaki hava kirliliği ile içerideki hava kirliliğinin insan sağlığı üzerinde farklı etkiler içerdiği gözlemlenmiştir. Şöyle ki;

Genellikle dışarıdaki hava kirliliği; burun gerisine akıntı, öksürük, hapşırık, sinüzit, nefes alma zorlukları, kronik öksürük, ses problemleri (özellikle kronik kısıklık ve larenjit) ve baş ağrısına neden olmaktadır. Astımlı ve KOAH hastaları özellikle tehlikededir. Dışarıdaki hava kirliliği daha çok petrol, gazolin, kömür yakmakla oluşmakta ve bunun %50den fazlasını otomobil egzozları oluşturmaktadır. Otomobillerde kirliliği önleyici araçlara ve kurşunsuz benzine rağmen bu oran yine de geçerlidir. Kirlilik gittikçe artmaktadır. Çünkü her yıl ortalama 19 milyon yeni araç trafiğe çıkmaktadır. 

Hava kirliliğini önlemek için alınabilecek önlemleri şöyle sıralamak mümkündür:

Sanayi tesislerinin bacalarına filtre takılması sağlanmalı, ayrıca sanayi kuruluşları yer seçimi düzenli yapılmalı, evleri ısıtmak için yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli, pencere, kapı ve çatıların izolasyonuna önem verilmeli, kullanılan sobaların TSE belgeli olmasına dikkat edilmeli, doğalgaz kullanımı özendirilmeli, kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçak kömür kullanımı engellenmeli, kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı, yeşil alanlar arttırılmalı, imar planlarındaki hava kirliliğini azaltıcı tedbirler uygulamaya konulmalı, toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı, hava kirliliğinin önlenmesi için öncelikle fosil yakıt kullanımının yerine enerji kaynağı olarak, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve jeotermal enerji kaynaklarına önem verilmelidir. Sanayi tesisleri kurulurken yeşil alanlar artırılmalı, planlanmalı, sanayi atıklarının yeterince filtre edilmeden havaya verilmesi kesinlikle önlenmelidir. Kentlerde arabaların egzozlarından kaynaklanan kirliliğin azaltılması için önlemler alınmalıdır. İnsanlar toplu taşımacılığa özendirilmeli, yakıt olarak kullanılan doğal gazın toplu ulaşım araçlarında kullanılması özellikle yaygın hale getirilmelidir. Ormanların tahribatı önlenmeli, ağaçlandırma çalışmalarına hız verilmelidir.

Tüm bu basit önlemlerin uygulanmasının büyük yararlar sağlayacağı düşüncesi ile sağlıklı günler diliyor, saygılar sunuyorum.