Tatsız tuzsuz ve bir o kadar da kahrolup, ulusça içimizi yakan birçok olayı yaşadığımız 2016 yılıyla birlikte Spor Toto Süper Lig’in 2016 – 2017 sezonunun ilk yarısını da geride bıraktık. Dileriz tüm olumsuzluklar, 2016’yla birlikte çekip gider ve yeniden yüzümüzün güldüğü, mutlu olacağımız günlerle buluşuruz 2017’de.
Beklentilerin dışında, pek alışık olunmayan bir biçimde, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray gibi zirvenin gediklisi takımların dışında bir liderle tamamladık ilk yarıyı.
Abdullah Avcı yönetimindeki Medipol Başakşehir, adeta ezber bozduğu ilk yarıyı yenilgisiz bir biçimde tamamladı ve 36 puanla ligin tozunu attırdı.
Her yönüyle bir sistem ve teknik direktör takımı hüviyetindeki Başakşehir’in bu başarısı kuşkusuz yalnızca bu yılın ürünü değil. Kuruluşundaki adıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi şimdiki adıyla da Medipol Başakşehir’in şu anki durumu tam bir, ‘Geliyorum’ diyen bir başarı.
Öyle ki, 2013 - 2014 sezonunda 1. Lig’de şampiyon olarak geldiği Süper Lig’de, 2014 – 2015 ve 2015 – 2016 sezonlarını dördüncü sırada tamamlayarak mesaj vermişti zaten. Başında Abdullah Avcı gibi bir sistem adamı olan Başakşehir’in bu başarısının sezon sonunda şampiyonluğa gidip gitmeyeceğini bilemem. Ancak çok net biçimde bildiğim bir şey var. O da; Başakşehir takımının tam bir şablon futbolu ortaya koyduğu bu sezonun sonunda şampiyonluk ipini göğüslemesinin kimseyi şaşırtmaması gerektiğidir.
İlk yarı boyunca hiç maç kaybetmeyen ve futbolumuz üzerindeki hegemonyası bilinen üç büyükler karşısında da hiç boynu eğilmeyen Medipol Başakşehir’in yolun sonunda ipi göğüslemesinin hiç şaşırtıcı olmadığını düşünüyorum. Ayrıca bunu tüm gönlümle istiyorum da.
Evet liderlik koltuğundaki Medipol Başakşehir’in altında üç büyükler sıralandı. İkinci sırada yer alan ve liderle arasında bir puan olan Beşiktaş ta geçen yılki formunu aratıyor. Şenol Güneş’in öğrencileri, Avrupa’da Şampiyonlar Ligi macerasını tamamlayıp, yoluna UEFA Avrupa Ligi’nde devam ediyor.
Galatasaray, puan cetvelinde üçüncü sırada ancak, ortaya koyduğu futbolla sevenlerini bir türlü memnun edemedi. Bence bunun en önemli nedeni, Avrupa’da olmayıp, tek kulvarda, yani ligde mücadele etmesine karşın, bulunduğu durum. Kanımca, Sarı Kırmızılı renklere gönül verenleri mutsuz eden unsur bu.
Fenerbahçe ise, lige tarihinin en kötü başlangıcını yaptı. Daha sonra toparlanan Sarı Lacivertli takım, ardı ardına kazandığı maçlarla, zirve mücadelesine ortak oldu. Avrupa’da da başarılı bir çizgi çizen Sarı Lacivertliler, yollarına son 32 grubunda devam ediyor.
Bursaspor’un bilinen ritminde olduğu ligimizde, Osmanlıspor da Avrupa’da ve ligde hayli başarılı bir grafik çiziyor. Mustafa Reşit Akçay’la birlikte adeta dolu dizgin bir sezon yaşıyor.
Ligin üst tarafındaki çekişme kadar alt sıralarda da hareketlilik var. İkinci yarıdaki performanslar, ligde kalan ve düşen takımları belirleyecek.
Hoşçakalın.