Vefaya dair çok yazı hazdım. Bu gün de bu konuda yazacağım. Gerektiği sürece de bıkmadan, yılmadan yazacağım. Bu gün de vefasızlığı neredeyse tescil edilmiş Aziz Yıldırım için ve yeni gelişme ve kanıtlarıyla yeniden yazacağım. Biliyorum yazıp çizmenin onun için hiçbir önem ve anlamı yok. O her şeyi, herkesten daha iyi bilen biri! Narsist ve sevgisiz kişiliğine yakışan son davranışıyla artık bu anlamda ulaşılamaz bir boyuta erişti.
Sarı Lacivertli renklere verdiği sekiz yıllık hizmeti bir kağıt parçası gibi buruşturup atan ve Alex de Souza gibi tüm futbol kamuoyunun takdir ve beğenisini kazanmış bir ismi sorgusuz sualsiz, yargısız bir davranış biçimiyle kapının önüne koyan anlayışın sahibi Aziz Yıldırım’ın son yaptığı, daha önce yaptıklarının hepsinin üzerine çıkan bir davranış oldu.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye İstanbul’a gelip, basketbol takımının Maccabi’yle oynadığı maçı ve ardından, eski göz ağrısı Fenerbahçe’sini Bursaspor karşısında izledi Alex. Pek tabi ki, soyunma odasında moral verip, Bursaspor karşısına uğurlamak ve sonrasında da yukarıya çıkıp locadan maçını izlemek isterdi Alex. Ancak bunların hepsi yalnızca bir istek olmaktan öte gitmedi onun için. Çünkü, Yıldırım mantığı onu soyunma odasına sokmadı. Eski arkadaşları ve onun adı ve anısını iyi bilen yeni meslektaşlarıyla buluşmasına izin vermedi. Ayrıca da, statta bir eski futbolcusu için yakışan bir ağırlama yapılmasına engel oldu. Neyse ki, herkes Aziz Yıldırım gibi sevgisiz ve narsist değildi ve Alex bir eski dostun locasından maçı izleyebildi. Maçın bitimine yakın Webo’nun attığı golle de çocuklar gibi sevinip coşkuyla alkışladı.
Büyük başarı ve alkışlanacak düzeyde profesyonellikle bezeli futbol yaşamının belgeseli için, dokuz yıl hizmet ettiği kulübünün stat ve tesislerinde çekim yapmak isteyen Alex’e izin vermedi Aziz Yıldırım. Bu davranışa ne denir ne söylenir gerçekten bilemiyorum. Ancak Alex, tweeter’den gerçekten çok güzel bir açıklama yaptı durum için; “Amacım yapılacak olan belgeselim için kulüp tesislerinde (müze, stat ve Samandıra) çekim yapmaktı. Ancak, başkan bey tarafından engellendi. Dördüncü kez görüşme talebimi reddetti ve çok mutlu günlerimin geçtiği yerlere girişimi yasakladı. Aziz Başkan, başkan olarak bana çok destek oldu, başkan ve oyuncu olarak yaşadıklarımız hep hatırımda kalacak. Kulüp başkanı olarak başarılarla dolu geçmişine büyük saygı duyuyorum. İnsan olarak ise bir şey söylememe taraftarıyım çünkü kendisinden bu konuda bir şey öğrenmedim ve benim için bir şey ifade etmiyor. Benim adım kulübün tarihine yazıldı ve hiçbir şey bunu silemez! Dünyanın bütün kulüplerinde eski bir oyuncu en azından nezaketle karşılanır. Maalesef bu sefer böyle olmadı. Başkan beyin adına cidden üzülüyorum.”
Her kelimesi mesajlarla dolu bu ‘Sitemname’den bir şey anlamasını beklemediğim Aziz Yıldırım’ın hangi ruh haliyle böyle davranabileceğini düşünüyor ve bir türlü cevap bulamıyorum. En asgari insani değerler doğrultusunda bile, olabilmesi mümkün olmayan bu davranış biçimine akıl erdiremiyorum gerçekten.
Bakın bu olayın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, Fenerbahçe’nin efsane başkanı Ali Şen kendisiyle yapılan bir röportajda, Fenerbahçe tarihinin en iz bırakan ayrılık hikayelerinden olan Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman’ın takımdan gönderilmesi konusunda yıllarca "Pişman değilim, doğruyu yaptım" diyen, ardından 2011'de verdiği bir röportajda "Oğuz kısmına hafif pişmanım ama Aykut'u gönderdiğime pişman değilim" diye konuşan Şen, bu kez "tam pişman" olduğunu açıkladı. "İkisine de yanlış yaptım" diyen Ali Şen, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman ile geçtiğimiz yıl bir araya gelip özür dilediğini söyledi. “Olmasaydı daha iyiydi. O şekilde göndermemiz doğru olmadı. Pişmanım” dedi.
Şimdi sıkı durun; Bakın Ali Şen’in başkan Aziz Yıldırım için düşüncelerini nasıl açıklıyor;
“Aziz Yıldırım benim kulübümün başkanı. İnsan olarak bilmiyorum. Aziz Yıldırım ile dostluğum yok. Aziz Yıldırım benim arkadaşım da, dostum da değil. Tuhaf insan. Çok büyük işler yaptı ancak, yaptıklarının tümünü onaylamam mümkün değil. Hele vefasızlığına 'Sıfır' not. Aziz Yıldırım'ın beğenmediğim, öfkelendiğim bir sürü icraatı var. Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmamış Aziz Yıldırım'a da hiç kalmaz”.
Aslında ilk satırdan şu ana kadar yazdıklarımın özeti Ali Şen’in sözlerinin son cümlesinde yatıyor; “Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmamış Aziz Yıldırım'a da hiç kalmaz”
Bu lafın üzerine de fazla konuşulmaz diyorum.
Hoşçakalın…