Kitap Dünyası

TERAPİSTİN SÛFÎ OLURSA
Tasavvuf ve Psikoterapi

Sosyal Medya’ dan da tanıdığımız araştırmacı yazar Ali Rıza Bayzan’ ın eseri “Terapistin Sûfî Olursa” Tuti Kitap farkı ile çıktı.“Terapistin Sûfî Olursa” yazarın "Psikoterapiler ve Tasavvuf" üzerine yaptığı çalışmalardan hareketle, konuyu teorik olarak ele aldığını söylediği “Sûfî ile Terapist” kitabının devamında konunun pratiğine yöneldiği eseri. Sûfilere göre insanın yaşamında kalbin çok özel bir yeri vardır. Çünkü sûfilere göre duyularımıza ve aklımıza kalbimiz yön verir. Bu bakımdan sûfiler kalbin halleri üzerine yoğunlaşmışlardır. Terapistin Sûfî Olursa’ nın amacı, sûfîlerin günümüz insanının arayışlarına ve gereksinimlerine karşılık gelen öğretilerine değinmektir. Yazar bunu yaparken psikoterapilerden de yararlanmıştır.  Tasavvuf’ un bir özü vardır bir de tarihsel ve kültürel tarafı vardır. Terapistin Sûfi Olursa’ da esas amaç öz olmakla birlikte tarihsel ve kültürel boyutlara da yer verilmiştir. Sanat da Tasavvuf da sezgilerimize seslenir, kalbimizi harekete geçirir. Geleneğimizde Tasavvuf ile Sanat hep iç içe olmuştur. Bunun için kitaba hüsn-i hat, ebru, minyatür, resim ve fotoğraflarla zenginlik ve derinlik katmak amaçlanmıştır.  Terapistin Sûfî Olursa birbirinden bağımsız olarak farklı zamanlarda hazırlanan yazılardan meydana gelir. Bu bakımdan Giriş bölümünden sonra kitabın sırayla okunma şartı yoktur.  Terapistin Sufi Olursa’ nın oluşumunda “Sufi ile Terapist’ in facebook   hesabındaki 80bin takipçisinden gelen geri bildirimlerin de katkısı olmuştur. Yazar, çeşitli kurum ve kuruluşların davetiyle “Tasavvuf ve Psikoterapi eksenli seminerler vermektedir. Psikiyatr, psikolog ve sûfî dostlarıyla birlikte “Tasavvuf ve Psikoterapi” eksenli teorik araştırmalar ve pratiğe yönelik projeler üzerinde çalışmaktadır.

Albayrağın Gölgesinde

Şair ve yazar Osman Kaya’nın 8. Kitabı Albayrağın Gölgesinde Bengisu yayınlarından çıktı. İçerisinde milli ve manevi içerikli şiirleri barındıran bu çok değerli eserde Osman Kaya kendine özgü halk şiiri üslubuyla özgün şiirler ortaya koyuyor. Şiirlerde maneviyat ve his öne çıkarken zaman zaman halk şiirinin temel konuları olan gurbet , sevgi , saygı , nasihatler , yer ve mekan betimlemeli güzellemeler Osman Kaya şiirlerinde bolca yer buluyor. Kendine özgü benzetmeleri ve sanatlarıyla dikkat çeken şairin bu 8. Kitabı. Daha önce Solgun Çiçek , Sıla , Barış Gülleri , Yavrum , Şafağı Bekleyen Güller , Malatya’nın Gülleri ve Güllerden Bir demet gibi 7 kitap çıkaran şair için bu eser çok büyük bir öneme sahip. Şu günlerde Malatya kitap fuarında imza günüyle okuyucu ile buluşan Albayrağın Gölgesinde eserini mutlaka okuyun.  

MARİLYN MONROE
Elizabeth Winder’in MARİLYN MONROE adlı eseri Mona Kitap’tan çıktı.

MARİLYN MONROE KENDİNİ SEVMEYİ NEW YORK’TA NASIL ÖĞRENDİ?

Şüphesiz ki Marilyn Monroe, ne sadece bir Hollywood ünlüsü, ne de sadece bir ikondur. Bunların hepsinin ötesinde âdeta mitolojik bir kahraman gibi, güzelliğin, dişiliğin ve hüznün bir simgesidir. Filmleri, stili, aşkları ve tartışmalı ölümüyle bile hâlâ konuşulmaya devam eden aktrisin yaşamındaki bir yılı anlatan Marilyn Monroe, Manhattan Günleri roman tadında akıp giden bir biyografi. Ancak çoğu romanda olmayan bir coşkuya sahip çünkü kahramanları Marlon Brando’dan, Arthur Miller ve Truman Capote’ye uzanan, New York’un en lüks otel süitlerinde, martinilerin su gibi aktığı partilerde yaşanmış bir hayatı aktarıyor. Yazar Elizabeth Winder, onun yaşamındaki başarıların tesadüf olmadığını, çalışkanlığını, zekâsını, sanat ve edebiyata düşkünlüğünü aktarırken, seksi sarışının ötesinde, gerçek Marilyn ruhunu ortaya çıkarmış.
“30 Kasım 1953 yılı gecesi kendini Zelda Zonk olarak tanıtan bir kadın sessizce Los Angeles Havalimanına gitmiş, gecenin son New York uçağına binmişti. Milton Greene isimli genç bir fotoğrafçıyla yolculuk eden kadın, hiç makyaj yapmamıştı. Siyah renkli uzun kürkünün altına, erkek gömleği ve Jax marka sigaret bir pantolon giymişti. Bob kesimli siyah bir peruk ve vakit neredeyse gece yarısı olmasına rağmen Wayfarer marka siyah güneş gözlükleri takmıştı. Bir sigara yaktı. Evliliğini, evini ve kariyerini bir kenara atmak üzere olan yirmi sekiz yaşındaki herhangi bir kadın gibi tırnaklarını kemirdi. Hızlanan motorun sesiyle sakinleşti, peruğunu çıkardı ve kabarık sarı buklelerini gözler önüne serdi. O kadın Marilyn Monroe’ydu.”
New York, Marilyn için “özgürlük” demekti
Marilyn’in New York’ta geçirdiği  o yıl, sanatsal disiplin ve özkeşif açısından büyülü bir zamandı. O yıl; kendi ruhunun derinliklerine bakmak, gücünü geri kazanmak ve kariyer yolunu belirlemekle ilgiliydi. O yıl; tekrar öğrenci olmak ve Actors Studio’da “metot oyunculuğu” öğrenmek demekti. Marilyn’in kendini eğitip, edebi, müzikal ve sanatsal zevkler edindiği yer de New York’tu. Orada Carson McCullers ve Truman Capote gibi yazarlarla ve entelektüellerle dostluklar kurdu. Arthur Miller ile yaşadığı ilişkiye de orada başladı. New York’a geldikten sonra mink kürklerle sarmalanan Hollywoodlu Marilyn değildi artık. Yeni yaşamında gizli, belirsiz ve daha mutlu bir kadın olmuştu; siyah camlı gözlükler takan, başına eşarplar geçiren ve erkeksi siyah paltolar giyen bir Marilyn... Bu kitap bütün örtüleri kaldırıyor ve hayatının kontrolünü eline alan o güçlü ve akıllı kadını, yani gerçek Marilyn’i ortaya çıkarıyor. Waldorf Astoria’da bornozuyla yere uzanıp, otel kâğıtlarına şiirler karalayan aktris, hayatında ilk kez kendi başına, sadece kendisi için yaşadı. New York, Marilyn için “özgürlük” demekti. Bu kitaptaki kadın, Manhattan’daki Marilyn’dir.

“Talep ettiğimiz tek şey, ışıldama özgürlüğüydü.”

“İşimle ilgili bazı şeyleri hayata geçirebildiğim gün, mutluluğa en yakın durduğum gün olacak.”

“Zifiri karanlık perdede
Canavarların suretleri yeniden beliriyor
Onlar benim en kararlı dostlarım...
Dünya uyuyor
Ey huzur, sana ihtiyacım var Sakin bir canavara bile razıyım.”

Marilyn Monroe

ELIZABETH WINDER

Amerikalı yazar ve şairdir. Winder Virginia eyaleti Queens Lake bölgesinde büyüdü. George Mason Üniversitesi mezunudur. Yazıları Chicago Review, Antioch Review, American Letters gibi yayın organlarında yayımlandı.

Bir Cesur Kadın  HALİDE

Bir Halide Edib Adıvar Romanı , Yeşim Demir & Fatih Özcan
Yeşim Demir ve Fatih Özcan’ın uzun soluklu bir araştırma sonucunda kaleme aldıkları HALİDE Destek Yayınları’ndan çıktı...Bu topraklarda vatanı uğruna ölüme meydan okuyan binlerce cesur kadından biriydi HALİDE: Binaların camları ve duvarlarına asılı afişlerin hangisini okusa bağrına bir bıçak saplanıyordu. Direnişçilere verilecek cezanın adı konulmuş ve her yerde ilan edilmişti.
“ÖLÜM!”

Kitabın arka kapağında şu cümleler yer alıyor : “Başucunda duran tahta kutunun kapağını açtı Halide, kurumuş güle baktı.Derin bir “Ah!” çekti...Duvarlara çarpıp, tren raylarının tıngırtısına karıştı sesi. Mahzun gözleri ıslanmış, yüreğindeki yara tekrar kanamaya başlamıştı...Kutuyu dudaklarına doğru yaklaştırdı, gülü öpmek istedi ama zarar vermekten korktu.Ciğerlerini doldururcasına bir nefes çekti gül dudaklarının önündeyken. Sevginin taze kokusu yerini pişmanlıkların, vazgeçmişliklerin ve ayrı geçen zamanların isli kokusuna bırakmıştı.Kutunun sallanmasına tren neden olsaydı keşke...Gerçek olansa ellerinin titremesiydi. Kapağını dikkatlice kapattı anı yüklü kutunun. Eliyle üzerindeki tozu alır gibi sevdi ve yatak başındaki yerine bıraktı. Tuvalet etajerinin üzerinde duran kristal şişenin içerisinden avuçlarına bolca kolonya döktü, burnuna çekti... Derin bir nefesle... Arkasında bıraktığını sandığı yıkıntıları yıllarca yüreğinde taşımış olduğunu düşündü hayretle. Zamanın karmaşık akışında; bazen rüyalarında, bazen de bir çocuğun ışıltılı bakışlarında açmıştı o anılar kutusunun kapağını... Hep kapalı kalsın, açılıp canını acıtmasın istedi yıllarca...

Yazarlar hakkında: Yeşim DEMİR: Zonguldak’ta doğdu. Fener Lisesi Edebiyat Bölümü’nün ardından İngiltere/Guildford College Turizm ve Seyahat Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu.Uzun yıllar reklam ve medya sektöründe üst düzey yöneticilik yaptı: 24TV/Genel Koordinatör, 6 News/Genel Yayın Yönetmeni, Business Channel/Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı, Habertürk/Turizm Koordinatörü ve Program Moderatörü. Halen Yurt gazetesinde perşembe ve pazar günleri köşe yazıları yazmaktadır.
İlk romanı Kirli Beyaz ile başladığı yazarlık hayatı, GriTopya, Hayalperest ve en son Fatih Özcan ile kaleme aldığı Bir Cesur Kadın HALİDE ile devam etmektedir. Aynı zamanda Destek Yayınları’nda editör olarak da görev yapmaktadır. Dilara ve Melissa adında iki kız annesidir.
Fatih ÖZCAN: 1977 yılında Kocaeli,  Gebze’de doğdu. 1991 yılında Deniz Astsubay Hazırlama okuluna girmesiyle birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde sekiz yıl Deniz Astsubaylığı yapmıştır. 2003 yılından itibaren Subaylığa terfi ederek bu rütbede 15 yıldır görev yapmaktadır.
Sakarya Üniversitesinde Kamu Yönetimi dalında Yüksek Lisans eğitimini tamamlamıştır.
2001 yılında Pınar ÖZCAN ile hayatını birleştirmiş olup, Göksu ve Hasan Atlas adlarında iki çocukları vardır.

Çünkü Kadın

Nilgün Bakkaloğlu’nun Çünkü Kadın adlı kitabı Tara Kitap’tan çıktı. Kitap tanıtım bülteninde arka kapağındaki şu cümleler yer alıyor : “  lsüm’e elini kaldıran, belinden çıkardığı kemerini acımasızca, ardı ardına indiren abisiydi. Küçükken saklambaç oynadığı, harçlığıyla aldığı şekerleri paylaştığı abisi…‘Artık başını dik tut, göğsünü kabart. Şehit anasısın’ dediler Fatma’ya…Evlendikten bir hafta sonra görümcemle kuaföre gitmiştik. Ben evde yokken evdeki bütün eşyaları mobilyacıya geri vermiş kocam… Hamile kaldığımı öğrenince bu sefer de ‘Bu çocuğu aldıracaksın’ diye baskı yaptılar. Boşandıktan sonra ailesi fazla tutmamış, kendinden oldukça yaşlı bir adama vermişler Rukiye’yi. Bizim buralarda dul kadının işi zordur, dul kadının eteği oynak olur. Urfa’ya iş için gelirmiş, beni görmüş, beğenmiş… Ağamlar ‘Verdik’ dediler. Çeyiz düzdük, nişan yaptık. Nüfusu yanında değildi, ‘Hükümet nikâhını sonra yaparız’ dedi. İzmit’e geldik… Meğer karısı, çocukları varmış. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ dediler korkuyla titreyen oğluna sarılan Halime’ye. ‘Büyütme, el kadar çocuk, unutur. Bak sana para getirmişler. Al ve unut. İçerdeki zavallı kız düğün gecesi vurmuş kendini. Dayamış tüfeği çenesinin altına, basmış tetiğe. Dışarıdakiler, bağırın bakalım bağırın, geri gelecek mi?

‘Hamilesin’ dediler. On üç yaşındaydı Hatice. Çocuk olmamıştı ki ne bilsin anneliği. Bu kitabın satışından elde edilen gelir AİLE İÇİ ŞİDDET ACİL YARDIM HATTI’ na bağışlanacaktır. Başarılı haber spikeri Nilgün Bakkaloğlu’nun bu çok önemli eserini mutlaka okuyun!

Eski Tanrıların Ölümü

Enes Şengönül’ün Eski Tanrıların Ölümü adlı kitabı Peon Yayınlarından çıktı.  Kitabın içerisinde dokuz hikaye bulunmakta. Tarihi, psikolojik, polisiye, mitolojik öyküler bunlar. Kitap Jorge Luis Borges veya kafka tarzında ciddi sembolik öğeleri bulunduruyor.Genel anlamda, eski dünya düzeninden yeni dünya düzenine geçiş imgelenmekte. Kitapta zaman zaman kapitalizmin ve emperyalizmin acımasızlığı okuyucu ile açıkça paylaşılıyor. Kitaptaki hikayelerin  Bir tanesi Sırbistan, biri Sibirya, diğerleri ise İstanbul, Gaziantep , Malatya ve Kahramanmaraş’ta geçiyor. Yazarın ilk kitabı. Enes Şengönül daha önce 3 derginin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Halihazırda çeşitli dergilerde editörlük yapmayı sürdürmektedir. Eski ve Yeni dünya karşılaştırması anlamında çok ilgi çekici detaylarında yer aldığı bu özgün eseri mutlaka okuyun!

Koca Bulma Sanatı

Beste Uyanık'ın kişisel gelişim kitabı "Koca Bulma Sanatı" raflarda. Kitapta toplumun dayattığı normların kadınları ne kadar nefessiz bıraktığına değiniliyor. Yapılan hatalar, boşa harcanan zamanlar, aile baskısı gibi konular mizahla eleştiriliyor. En önemli ders ise "özgüven" üzerine.
CNN TÜRK Ekonomi servisi muhabiri Beste Uyanık'ın ilk kitabı Doğan Novus Yayınları'ndan çıktı. Koca Bulma Sanatı kişisel gelişim/mizah üzerine bir kitap. Uyanık bu kitapla kadınların kendi kararlarını verdikleri, toplum baskısı ile yanlış evliliklere sürüklendiği günleri geride bırakmak, en azından bir adım atmalarını sağlamaya katkıda bulunmak istiyor. Bu kitabın mutsuz kadınlara yazıldığına dikkat çeken Uyanık "Kendi hayatlarında çoğu zaman kendi arzuları dışında yaptıkları evliliklerinde sıkışmış kadınların manevi anlamda zincirlerini, sınırlarını kırması için yazıldı. Bir sonraki nesilde aynı tabular ile sadece “evlenmiş” olmak için, “evde kaldım” dememek için evlenmesinler diye çabam" diyor. Kitapta, genç kadınların kullandığı “beni taşıyamadı”, “benden korktu” gibi klişe cümlerle dalga geçildiği ve aslında bu kuralların, toplumun dayattığı normların kadınları ne kadar nefessiz bıraktığına değiniliyor. Yapılan hatalar, boşa harcanan zamanlar, aile baskısı gibi konular mizahla eleştiriliyor.  Kitabın içerisinde 15 farklı ders var. En önemli ders "özgüven" üzerine. Kadınlara evlilik yolunda özgüvenin önemi ve sağlamlaştırılması üzerine tüyolar veriyor. Bazı ders isimleri şöyle: - Aynı durakta fazla beklemeyin - Kocanızı sokaktan toplamayın - Özgüveniniz döviz gibi olsun, artsın azalmasın - Kurtarılmayı beklemeyin, siz de kurtarmayın.   Kitap internette de satışa sunuldu.
 Tanıtım bülteninden...Vallahi evde kaldı!..Ee kızım yok mu sende birileri?Senin başını ne zaman bağlıyoruz bakayım? 30 oldun, tık yok hâlâ! Tanıdık geldi değil mi bu cümleler? Güzel yurdumda her genç kız evlilik gemisine binmeden önce bu cümlelerle tanışır. Sizin de bir aile büyüğünüz, teyzeniz, komşunuz size bu cümleleri kurmuş, moralinizi bozmuştur muhakkak. Ama artık o devirler geçti kızlar!.. “Darısı başına” lafını duymaktan sıkıldıysanız, düğün davetiyesi görünce içiniz çekiliyorsa, tanıştığınız erkekler evlilikten köşe bucak kaçıyorsa, otuz yaşına geldim bir koca bulamadım diye hayıflanıyorsanız üzülmeyin artık! Elinizdeki kitap sayesinde şimdi seçim sırası sizde! Bu kitap sayesinde “Ben hayatta evlenmem, aman benden uzak olsun” diyen adamları bile yola getireceğiz… Haydi defterleri kalemleri alın… Koca Bulma Sanatı derslerimiz başlıyor...

Peşmidar

Wahire Mine Çiftçi’nin Peşmidar adlı eseri  Uğur Tuna Yayınlarından çıktı. Kitap arka kapağında şu tanıtım yazısı yer alıyor. : Beni, bana anlatan yazılarım var benim, kendimden bile sakladığım iç sesimde prangalı kalan, yayınlanma yasağı bulundurduğum, kendi içimde kırmızı mühürlü sözlerim var..!

yasaklı duygularım var benim, anlatsam anlamayacak bir yığın insan müsvettesi var. kalıcı gibi görünen oysa yıkım gücü olan düşlerim ve düşüncelerim var..! her şeyim varda bir tek  senin “rüyan” yok hayatımda..! şimdi gerçekle – rüyanın tam ortasındayım..! ‘’ hayat denen kavganın hem en masumuyum, hem de en çok vurulanı..! anlatamıyorum yine anaların yüreği dayanmaz..!
annesiz “anne” olanlara... kısacası peşmidarlara..!” Bu başarılı eseri okumanızı tavsiye ederim.

Medya Dünyası

Cengizhan KAYA ile Her İnsan Bir Dünya

Radyo dinleyicileri için yepyeni bir program. Her İnsan Bir Dünya! Her insanın bambaşka yönleri farkları hayata dair deneyimleri..Tabiki müzik..tabiki şiir..Rengarenk bir içerik..Her İnsan Bir Dünya her Perşembe 18.00’da Cengizhan KAYA’nın sunumu ile Radyo fon dinleyicileri ile buluşuyor.. Programın ilk hafta konukları THM Sanatçısı Ayşe Bağı Sağlam ve Psikolog Ayşegül Arıca idi. Programda hem müzik hem psikoloji konuşulurken Ayşe Bağı Sağlam kendine özgü yorumu ile iki Türk Halk Müziği eseri seslendirdi.

Belma Belen’den Başarılı Sunum!

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da gerçekleştirilen 2.Mezopotamya Mücevher Fuarı görkemli bir defile ile sona erdi. Defilenin ve fuarın protokol sunumlarını başarılı ve güzel sunucu Belma Belen gerçekleştirdi. Diyarbakır Kuyumcular odasının Sereks Fuarcılık ile birlikte düzenlediği bu çok önemli etkinlikte 81 ilin Kuyumcular oda ve dernek başkanları Diyarbakır’da bir araya geldi. Diyarbakır’da bir otelde gerçekleştirilen 22 ve 24 ayar altın takıların sergilendiği çok özel defilede ise Ece Gürsel , Elif Ece Uzun , Irmak Atuk , Cansu Taşkın gibi ünlü modeller yer aldı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda etkinliklerin sunumunu üstlenen Belma Belen ise hem güzelliği hem şıklığı ile modelleri aratmayarak seyircileri büyüledi. Belma Belen kendine özgü sunumu ile de izleyicilerden tam not aldı.