Yaşam deneyimlerimizin tümü bugünkü bizi oluşturuyor. İyi, kötü ya da başka bir şey olanların hepsi mükemmel birer deneyimdir.

Bugün hayatımızda var olan her şey geçmişteki yaşantımıza bağlı. Geçmişin hepsi çok güzel görünmeyebilir, ama bizi tamamlamak konusunda el birliği ile bizi inşa ettiler. Akıldan ne geçtiyse boyun eğdiler.

Dinlemesini bilirsek bedenimiz daima bizimle konuşur. Bedenimizin her hücresi, düşündüğünüz her düşünceye, söylediğiniz her söze karşılık verir. Sürekli düşündüğünüz ve söylediğiniz şeyler, beden yapınızı, şeklini, sağlığını ve hastalığı oluşturur.

İnsan zihni uykudayken bile çalışmaya devam eder. Uyku nedir bilmeden yıllar boyunca hiç durmadan çalışır.

Gece gündüz çalışan bir zihin güçsüzleşmeye, donuklaşmaya, etkisini yitirmeye başlar, sonunda geride kalır. Böyle bir zihin sebze almaya gittiğinde işe yarar. Bundan fazla bir gücü yoktur. Böylelikle karizmatik olabilecek milyonlarca insan zayıf, etkisiz, herhangi bir yetkinlik veya güçten yoksun olarak kalır.

Bilgisayardan ve insan beyninden anlayan insanların son derece tuhaf bir fikri var: bir insan beynini kafatasından çıkarıp yapay bir şekilde canlı tutabildiğimizde, aynı gevezeliğin sürüp gittiğini görürüz. Artık ondan mustarip olan kişiye bağlı olup olmadığı onu ilgilendirmez; rüya görmeye devam eder.

Makinelere bağlı olduğu halde hala rüya görmeye, hayal etmeye, korku duymaya, yansıtmaya, umut etmeye, şu veya bu olmaya çalışmaya devam eder. Ve artık yapabileceği hiçbir şey olmadığının, bağlı olduğu kişinin artık orada olmadığının hiçbir şekilde farkında olmaz.

Bu beyin makinelere bağlı olarak binlerce yıl canlı tutulabilir; o gevezelik etmeye, henüz ona yeni şeyler öğretmeyi başaramadığın için aynı şeyleri döndürüp durmaya devam edecektir. Ona yeni şeyler öğretmeyi başardığımızda da bu yeni şeyleri tekrarlayacaktır.