Bence, akıl hastalığı hastanın bilinçsiz olarak dış dünyaya karşı, kendini kapatması, yaşadığı sorunlarla başa çıkamamasıdır.. 
İç ve dış dengeyi sağlayabilmek için kişinin sayısızca denemeler yapıp bu sorunlarla tek başa çıkamaması sonunda, çevresine karşı kendini kilitler. 
Bunun içindir ki psikologların tek yaptığı bunun gibi hastalara kendi ayak üzerinde durmasını sağlamak dış çevreyle uyumlu olmasında yardımcı olmaktır. 
Bu dünyada yaşadığımız müddetçe hepimizin sorunları vardır. Ölümden başka hiç biri çözülmeyecek sorunlar değildir. Biz bunlarla tek başımıza kaldığımızda,  günlerce uykusuz kalırız. Teselliyi içkide, sigarada yemek yemede ararız. Gün geçtikçe içimize kapanır çevreyle ilişkimizi de koparırız. Bence İnancı olan kişiler böyle durumlarda biraz daha dirençlidir.
Anladığım kadarıyla Ruh hastalığını kalıtsal olduğu kadar çevresel faktörlerin de bunu körüklediği biliniyor. Böyle hastalara yaklaşmak insanlar için daha zordur gibi görünür. 
Hastalığı bilinen (grip bronşit, kırık çıkık vs.. gibi) kişilere yaklaşmak çok kolay böyle kişilerin etrafında ana baba ve komşu olarakda fır dolanırız. Ama ruhsal bir çöküntü yaşayan hasta kişilerden de her nedense çekiniriz. Oysa bu insanların onlar kadar ilgiye sevgiye daha çok ihtiyacı vardır. İlgisizlik sevgisizlik yüzünden bu duruma gelmemiş midir.? Bu hastalar yalınız kaldıkça daha çok içine kapanacak zaman gelecek dünyadan ilişkisini keseceklerdir. 
Sizlerle Hastane de kaldığım sürede  şahit olduğum bir hastayla anımı  paylaşmak istiyorum. 
Aynı odayı paylaştığım on beş yada on altı yaşlarında bir kız çocuğu, gece hiç uyuyamadığını söyledi. Oysa ben çok güzel uyumuştum.
-ağrın mı oldu?
-hayır.
-Peki, neden uyuyamadın? Gülümseyerek döndüm ona baktım.merakta etmiştim. benim bilmediğim bir şey mi olmuştu. 
-Aha, şunlar yüzünden.
Şaşkınlıkla gösterdiği yere baktım, Etajerin üzerinde bir su şişesi birde meyve dolu poşet duruyordu.. Bende onları göstererek
-Bunlar mı?
-Evet. Sabaha kadar bir susmak bilmediler ha bire kavga ettiler.!