Ayaklar çeker! Şimdi ayaklara mı yanalım, yoksa tepedeki akıl olmayan başa mı?
Argoda bir tabir vardır: "Ne ayak", Ayak deyip geçmemek lazım! O ayaklar insanı iyi yere de götürür, kötü yere de götürür.Askerde ayak bakımına çok önem verilir. Hele bir de piyade isen daha da çok önem arz eder o zaman. Çünkü savaşı her zaman piyade kazanır. Postalların içinde deforme olan olan ayaklar için su içine atılan bir ilaç vardır. Suyun rengini kırmızı yapan bu ilacı ben de kullanmıştım.
Erenköy de 22 yıl fırıncılık yaptım. Ethemefendi de. Tam karşımızda bir erkek kuaförü vardı. 25-30 yıl öncesinden bahsediyorum. Bu çocuk mesleğinde bayağı isim yapmış, işin erbabı. İşi süper. Yanında kalfaları da var. Müşterileri hep son model asortik arabalarla geliyor. Ara da bir sakal tıraşı olurdum. O zamanın parası ile bile bir sakal tıraşı, diğer berberlere göre çok yükseklerde seyrediyordu. Adam oturmuş berber koltuğuna tıraşını oluyor, bir yandan da tırnaklarına bakım yapılıyor. Bir gün fırına geldiğinde kendisine takıldım: "Bu kadar parayı ne yapıyorsun" diye. İçeri yanıma geldi ve paçalarını dizine kadar kıvırdı. Çoraplarını da çıkardı ve "bak şu halime abi" dedi. Amanın o da ne? Gözlerime inanamadım! Bacakları damardan, ayakları yaradan görünmüyor. "Sağlığımı kaybettikten sonra paranın ne kıymeti var abi" dedi. O işte isim yapmış bir kere. Durumuna üzüldüm. Sabahtan akşam geç vakitlere kadar hep ayakta, kolay değil! bir "U" şeklinde berber koltuğuna bağlanmış vaziyette dolan dur. Para kazanmak elbette güzel bir şey de sağlığın gittikten sonra ne kıymeti var.
   Hastanın biri muayene olmak için göz doktoruna gider.
   -Doktor; Anlat bakalım derdini.
   -Hasta: Biraz bulanık görüyorum.
   Muayene sonrası hastanın gözünde renksizliği ve gözbebeklerinde küçülmeyi gören doktor sorar;
   -Basurun var mı?
   -Hasta:.Hem de bu sıra çok azmış vaziyette doktor.
   Teşhis sonrası hasta arkadaşına olayı anlatıyor: "Bu kadar iyi doktor hiç görmedim. Gözüme bakıp kıçımdaki basuru anladı."
   Ayak deyip geçmemek lazım! Nereye bastığın çok önemli. Kaygan bir zemine bastın da dengeyi kuramadığımız da, şayet o akılsız başımızı da sert bir yere çarptığımızda bu aleme bay bay diyebiliriz.. Onun için aklımızı başımıza alıp yere sağlam basmalıyız..
   Temel, Alman, Fransız ve Rus birlikte bir otele kalmaya gitmişler, Otelde de boş tek bir oda kalmış. Bu oda da fazla karınca olduğundan kimse tutmuyormuş odayı. 4 kafadar "önemli değil biz kalırız" demişler. Birinci gün Alman kalmış ancak 2 saat dayanabilmiş. Fransız onun kadar da dayanamamış. Rus da kalmaktan vazgeçmiş. Temel o gece kalmış ve sabahta bir hayli geç kalkmış. Alman, Fransız ve Rus şaşırmışlar. Bunu nasıl becerdiğini sormuşlar Temele. Temel gayet sakin bir şekilde "karıncanın tekini öldürdüm, diğerleri de cenazeye gitti" demiş.