Irak'ın kuzeyine sözde devleti otuz yılda kurdular.

Suriye'nin kuzeyine devlet kurmak için onbeş yıllık çalışma ile dörtmilyon Suriyeliyi bize göndererek başarma derdindeler ilk aşama başarılı oldu.

Ensar olmayı anlayamayan kardeşim:

Suriye'nin kuzeyinde devlet kurulduktan sonraki aşama tıpkı Kerkük'te olduğu gibi, Urfa basta olmak üzere nüfus sayımı yapmak olacak ve diyecekler ki "siz her şeyi millete soruyorsunuz hadi millete sorun" Arap nüfus fazla çıkınca, Suriye'nin Kuzeyine "toprak ilhakı" başlayacak.

Oldu mu sana sözde devlet, Kuzey Suriye!

Davutoğlu Suriye'de Cuma namazı kılamadı ama Urfa'da cenaze namazı kılmamak için aklı işletmekte fayda var!

Şartlar olgunlaşmaya başladı!

Gazeteci görünümlü ajanlar "ABD, TÜRKİYE'YE müdahale edebilir" diye nabız tutmaya başladılar.

Bakınız açık açık söylüyorum.

Bu adam tekin adam değil ve hemen hemen her söylediği çıkmıştır.

"Keramet ehli, şeyh" falanda değil!

Peki nerden biliyor?

Mr Gülen (Fetö) darbeyi önceden nasıl biliyorsa ordan!

Süleyman Şah Türbesi'ni o dönem barış çocukları olan PKK mahareti ile geri çekerken de söyledim.

Sayın Ahmet Davutoğlu bu milletin zekası ile alay ediyor dedim!

Benim doğru söylediğimi bile bile kimi gazeteciler gücün yanında durdular.

Zaman bizi hep haklı çıkardı.

İnşallah bu sefer haklı çıkmam inşallah ülkemiz karışmaz lakin akıl da pek yanılmaz. 

Aziz Milletimiz ile şu gerçeği paylaşmak lazım!

Aşağıda ki kısa makaleye dikkat edin!

"Abdülhamid dönemin de, devletin ayakta kalması ve muvazene unsuru olması için; 'mutlakiyet' idaresine ihtiyaç haldeydi.

Maziyi merkeze alarak bugüne bakarsak; diyeceğim şudur ki: Ülkemizin de 'kısa yahut orta vadeli' mutlakiyete ihtiyacı vardır.

Zira... Farklı onlarca siyasi ideolojinin yarıştığı, milliyetçiliğin tavan yaptığı bir dönemdeyiz. 'TBMM' bu farklılık altında ezildi.

Maatteessüf, bu farklılık herkesin kendi mahallesine şefkatle; dışarıya 'yargılayıcı' bir bakışla göz gezdirmesine sebep oldu.

Siyasi ideolojilerin yarıştığı bu dönemde 'liyakat ve ehliyet' değil; 'ideoloji ve taraftarlığa' göre devlet kadroları şekillendi.

Bu da devlet içinde 'ideolojik' rekabet ve gereksiz kadrolaşmanın önünü açtı. Bütün bunların yanında en ağırı 'milliyetçilik' oldu.

Zira 'Kürt' ve 'Türk' milliyetçiliği üzerinden teşekkül edilen siyasi yapılar; meseleyi farklı alana çekerek, demokrasiye zarar verdi.

 Türkiye Cumhuriyeti siyasi kadroları, 'Modern Meşrutiyet'i' kaldıramadı. Bu da toplumun paramparça olmasına sebebiyet verdi..

Bu sebeptendir ki; Türkiye'nin ayağa kalkmasını '2 aşamalı' yönetim biçimine ve geçişe bağlıyorum. 

A- Mutlakiyet 

B- Müspet Meşrutiyet"

Küçük holdingin bile batışı on yıl sürerken, kocaman imparatorluğun çöküşünün 33 yıl olmasını başarı gösteren anlayıştan her şeyi bekleyin.

Bu anlayış şimdide tümden sistem değişikliği peşinde ve savaş ciddi ciddi yaklaştı.

Doğru yolda olana selam olsun.