Olan biteni 15 yıl ülkenin kaderine yön vermiş Ak Parti’nin bir iç sorunu olarak görmek hata olur. Bu süreçte ekonomide ve siyasette yaşanan gelişmeler hepimizi etkilemiştir. Bir 15 Temmuz darbe girişiminin ülkedeki bütün vatandaşların geleceğini hedef aldığı bir gerçektir. O nedenle, Ak Parti, siyasi tarihimizde iz bırakmış diğer partiler gibi hayatımızın bir parçası olmuştur. Hangi patiden olursak olalım, ülkemizin geleceğinde önemli sonuçlar doğuracak olan 2019 seçimleri öncesinde Ak Parti’de yaşanmakta olan can suyu verme operasyonlarını, nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte izlememiz gerekir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İran gezisi öncesinde Melih Gökçek’e, “İstifa et” çağrısını resmen ilettiği konuşulmaya başlanmıştı. Perşembe gecesi Erdoğan ile Gökçek’in Beştepe’te buluştuklarına ilişkin haber, televizyon ekranlarında, “Son Dakika!” şoku olarak duyurulduğunda, bütün yurtta bir heyecan dalgası yaşanmasına neden oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın “Adam yerine konmadığı için” istifa etmesinin ardından, Ankara’da da benzer bir hareketliliğin yaşanması bekleniyordu. İki saat süren Erdoğan-Gökçek görüşmesinin ardından resmi bir açıklama yapılmaması, çeşitli yorumların yapılmasına neden oldu.

İki saatlik görüşme sonrasında Gökçek, twitter hesabından yaptığı açıklamada, ''Dün gece Sayın Cumhurbaşkanımdan randevu talep etmiştim. Bu gece görüştük. Sayın Cumhurbaşkanıma Külliye'nin karşısına yapılacak müze ile ilgili projenin tüm detaylarını sundum. Ayrıca Büyükşehir'in devam eden projeleri konusunda çeşitli bilgiler verdim. Kamuoyunun bilgisine'' diyordu. Beştepe’den bir açıklama gelmezken, Gökçek’in görüşme sonucunu iki tweetle açıklaması bir meydan okuma olarak değerlendirildi.

Olan biteni 15 yıl ülkenin kaderine yön vermiş Ak Parti’nin bir iç sorunu olarak görmek hata olur. Bu süreçte ekonomide ve siyasette yaşanan gelişmeler hepimizi etkilemiştir. Bir 15 Temmuz darbe girişiminin ülkedeki bütün vatandaşların geleceğini hedef aldığı bir gerçektir. O nedenle, Ak Parti, siyasi tarihimizde iz bırakmış diğer partiler gibi hayatımızın bir parçası olmuştur. Hangi patiden olursak olalım, ülkemizin geleceğinde önemli sonuçlar doğuracak olan 2019 seçimleri öncesinde Ak Parti’de yaşanmakta olan can suyu verme operasyonlarını, nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte izlememiz gerekir.

İYASET SAHNESİ KULİSLERİNDE NELER YAŞANIYOR?

Gerçekten, siyaset sahnesinin kulislerinde neler yaşanıyor? Ak Parti’deki bu istifaları nasıl okumamız gerekir?

Kadir Topbaş’la başlayıp devam etmekte olan istifaların “Vakay-ı Hayriye” olarak değerlendirilmesi ne derece doğrudur? (II. Mahmut’un, yeniçeri ocağını kapatıp yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir ordu kurması Vakay-ı Hayriye olarak tarihe geçmişti.)

İstifalar dalgasının arkasında kik öenmli etken görülüyor:

  1. Siyasi tarihimizde 25 yıldır var olan Ak Parti’nin yerel yönetimler konusunda beklenen başarıyı gösterememiş olmasının itirafı,

  2. Rant dedikoduları,

  3. 2019 seçimlerine gidilirken, Fetö’nün siyasi ayağında yapılması artık ertelenemeyecek duruma gelen temizlik operasyonu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İstanbul’un bu hale gelmesinden biraz da biz sorumluyuz” şeklinde itirafı var.

Bu sözler, başarıyı yerel yönetimler üzerinden yakalamış uzun süre siyaset sahnesinde kalabilmiş bir partinin, yerel yönetimlerde beklenen, arzulanan başarıyı yakalayamadığının göstergesidir. Yerel yönetimlerdeki varlığı dikkate alındığında, 25 yıllık bir geçmişi var hayatımızda, Ak Parti’nin.

İstanbul, dünyanın en önemli metropollerinden biridir. Tarihi ve ruhani kimliği çok önemlidir. Bu özelliklerinden dolayı, İstanbul Belediyesi’nin ayrı bir yeri ve önemi vardır siyasi hayatımızda. Kadir Topbaş’ın istifası, o nedenle, Ak Parti içinde derin artçı sarsıntıları olan bir deprem oluşturdu. “Beton denizi” denilen ve trafikte adım atmanın mümkün olmadığı, fakat birlikte yaşamaya mahkum edildiğimiz bu kent konusunda “İstanbul’un bu hale gelmesinden biraz da biz sorumluyuz” söylemi, Ak Parti’de yaşanmakta gelişmelerin en yetkili ağızdan ifade edilmesidir.

Sosyal politikalar bağlamında, halka dokunma bağlamında, gündelik ihtiyaçların karşılanması anlamında yeni modeller geliştirmiş olsa da, AK Parti belediyelerinin hizmet adına İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde yaptıkları, rant dedikodularının gölgesinde kalmıştır.

Modern konut anlayışından söz edilemeyen bir İstanbul, bir Ankara şehircilik anlamında giderek karmaşıklaşan bir sorunlar yumağına dönüşmüştür.

KENT YÖNETİMİNDEKİ BAŞARISIZLIKLARA BİR DE 15 TEMMUZ EKLENİNCE…

Kent yönetimi konusundaki başarısızlıklara bir de 15 Temmuz savrulması eklenince, Fetö soruşturmalarıyla ilgili beklentiler giderek öne çıktı ve “Her bağlantısı açığa çıktı, ama siyasi ayağı neden aydınlatılamıyor?” sorgulaması başladı.

İstifası istenen belediye başkanlarıyla Fetö arasında bir bağlantı kuruvermek doğru bir yaklaşım olmaz, ama 15 Temmuz bağlantıları mutlaka araştırılmalı ve aydınlatılmalıdır.

İstifası istenen belediye başkanları 15 Temmuz’da sergiledikleri tutum sorgulanıyor; beklenen direnci mi göstermediler, yoksa, “15 Temmuz’a destek” mi söz konusu olan? Yalnızca para değil, çok daha önemli organik bağlar söz konusu.

Bu nedenlerden dolayı, Kadir Topbaş’la başlayan sürecin Ak Parti içinde Vakay-ı Hayriye olarak anılmaya başlandı.

Ak Parti içinden aldığı bilgilerle yazdığı makaleler üzerinden gündem belirlemesinden dolayı, “Gündem belirleyen kalem” olarak anılmaya başlanan Abdulkadir Selvi, Ak Parti içindeki değişim ve dönüşümleri anlatırken, hukuku korumanın öneminden söz ediyor: “AK Parti’de çok önemli bir değişim süreci yaşanıyor. İl başkanlıkları ve belediye başkanlarının değişimi bir arada yürütülüyor. Değişim çok sancılı bir iş. Hele söz konusu olan İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarıysa! İstanbul’daki değişim, ‘Kadir Abi’nin kişiliği nedeniyle sancısız bir şekilde aşıldı. Ankara’da ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Melih Gökçek’le ilgili açıklamasından sonra geriye sayım başladı. Bu süreçte Melih Gökçek’in hukukunun korunması gerekiyor. Aslında sadece Gökçek’in değil, değişen ve değişecek il başkanlarının ve belediye başkanlarının hukukunu korumak AK Parti’nin görevi.”

Selvi’nin hukuktan kastı, Melih Gökçek dosyasının açılmasıyla yaşanacak olanlar ve Genel Başkan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrıdır.

AK PARTİ’NİN BİRLİĞİNİ KORUMA CABASI

Ak Parti bugüne kadar birliğini koruyarak geldi. Bu birliğin korunamaması durumunda Ak Parti’de küçümsenmeyecek sarsıntılar yaşanması olasılığı vardır. 2019 seçimleri öncesinde büyük bir kararlılıkla başlatılan can suyu verme operasyonları, parti içinde kırgınlıklara çatlamalara da neden olabilir. O nedenle, başta Kadir Topbaş olmak üzere, görevinden alınan belediye başkanlarının görevden alınma nedenleri partililere net ve açık olarak anlatılmalıdır. Böyle yapılmazsa, parti içinde bir kırgınlar ve küskünler ordusu oluşması kaçınılmaz olacaktır.

Fetö bağlantılı görevden alınmalarda da, “Bizim bu insanlarla yolumuzu ayırmamamızın nedeni budur” açıklaması yapılması gerekir. Bunlar yapılmazsa herkes kendi açısından haklı olacak, kafalarda oluşan soru işaretleri giderilemediğinden, siyaset sahnesinin geneline bir güvensizlik, bir belirsizlik havası egemen olacaktır. 2009 seçimlerinde sandık güvenliği çok önemli olacaktır.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE CAN SUYU OPERASYONLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan bunca yıllık siyasi yaşantısının kazandırdığı birikimlerle Ak Parti içinde, çeşitli nedenlerle bir barış sorunu oluştuğunu görmüştür. Kendiliğinden oluşan ve oluşturulan küskünler tayfasının parti surlarında gedikler açtığını ve bu gediklerin 2019 seçimleri öncesinde biran önce kapatılması gerektiğini fark ederek can suyu verme operasyonunu başlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı bu operasyonlar parti içinde çatlamayla sonuçlanacak bir sıkıntı oluşturur mu?

Görevden alınacaklar ya da istifaya davet edilecekler hakkında suçlamalar iki konuda olacaktır: 1) Fetö bağlantısı, 2) yolsuzluk. Herikisi de kenara çekilen partili için ağır suçlamalardır.

Görevden alınanların hukukun korunması konusunda bir kaygıları olmaması gerekir. Bu durum yalnız Ak Parti için değil, bütün siyasi partiler için geçerlidir. Demokrasinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için, suçlananların tarafsız yargı önünde sorgulanmaları ve kendilerini savunabilmeleri gerekir.

2019 seçimleri öncesinde yaşananlar ve yaşanacak olanlar yalnız Ak Parti’nin geleceğini ilgilendiren gelişmeler olmayacaktır. “Söz konusu vatansa..” durumu yaşamaktayız.

Vakay-ı Hayriye”nin uygulanış şekli ve metodu kafaları karıştırıyor.


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Vakay-ı Hayriye”nin uygulanış şekli ve metodu kafaları karıştırıyor.