İkinci Aile Sempozyumu şefkat, hürmet, nezaket ve paylaşım ilkeleriyle toplandı.
Bu toplantıda  aile kurulmasından önce ve aile kurulduktan sonra dağılma sürecinde büyük etkisi olan ben duygusunu irdeleyeceğim.
Aile insani bir kurum. Aile bir ocak. Bu ocakta yeni nesiller pişecektir. Aile kurumunun evlilik denilen bir olmazsa olmaz merasimi var. Evlenme fiili, mastarı yoksa aile kurulmuş olmuyor. Aile her millet için temel birim. Bu temel birimin korunması gerekiyor. Aile korunmazsa milletlerin korunması, fertlerin korunması sıkıntısı çıkıyor ortaya. Bir binanın sağlam olmayan taşları, o binayı çürük hale getiriyor. Aile milletlerin temel taşıdır  ve  o çürükse millet de çürümektedir.
İnsanlık daha özelde Müslüman aleminde aile sancılı. Küresel oluşum her dinden, her medeniyetten insanı, milleti sürüklemektedir.
Ailenin şiddet, çocuk ve küçük gelin ve damat, aile içi cinsi taciz, döl bankası,cinsi hastaların evliliği gibi güçlükleri var.
Bu genel anlatımdan sonra ailenin kurulmasını engelleyen ya da evlilik gerçekleştikten sonra ailenin devamını tehlikeye sürükleyen ben duygusunu ele alabiliriz.
Günümüzde insanların ben duyguları çok güçlü. Ben duygusu bencillik, ben merkezlilik halinde seyrediyor. Kişi her iyiliği sadece kendisi için istiyor, mutluluk ve hazzı hedefliyor, ama bunu elde etmek için her hangi bir mükellefiyete yanaşmıyor. Ben duygusu insanlarınşefkatli,hürmetli, nezaket sahibi ve paylaşımcı olmasını da engelliyor.
Ben ve benlik duygusuyla  fertler evlenmenin, bir aile kurmanın hayatlarına getireceği sınırlamaları göze alamıyorlar. Hatta insanlar birbiriyle sevgi yaşamayı bile aynı sebeple istememekte, sevenin sevilenden bazı talepleri olacağını, sevilene bazı mükellefiyetler yükleyeceğini var sayarak bundan kaçtıkları gözlemleniyor.
Günlük yaşantısının değişeceğini bilen gençler ya da her yaştan yalnız insan, evlenmekten uzak duruyor. Ben olarak yaşamak arzusu, biz olarak yaşama arzusunun doğuşunu engelliyor.
 Öte yandan, anne-baba yaptırımından kaçmak için evlenmeyi tercih etme şeklinde de yanlış bir hedef seçilirken yine fedakearlıktan, yükümlülükten kaçış, yani bencillik söz konusudur. Böylece insanlarda evlilik korkusu da denilen bir duygu yoğunluğu insanların evlenmekten çeşitli bahaneler uydurarak kaçması şeklinde bir sonuç veriyor.
Çare: evlilik çağına, yaşına gelen gençlere o ana kadar ben duygusunun sınırları, biz duygusunun gerekliliği anlatılmış olmalı. Ben duygusunun göreceli rahatlığının kalıcı olmadığı, biz duygusunun büyük kazançlar sağladığı anlatılmalıdır.
İnsanların benlik ve enaniyetini oluşturan şartlar da var. Kişi eğitimliyse, para kazanma şansını yakalamışsa, toplumda bir yer tutacak yeteneklere sahipse, ben duygusu güçleniyor. Ben duygusu giderek bencillik haline, enaniyet haline geliyor. Benden sonrası tufan, her şey benim için, gemisini kurtaran kaptan, ben keyfime bakarım, demeye başlıyorlar. Şöyle diyenlere çok rastlanıyor. Param var, mesleğim var, bir erkeğin kirlisini niçin yıkayayım. Tatile kendi paramla gideceksem, seninle niye gideyim. Erkek , her şeyi parayla yaptırıyorum. O halde cinsi ilişkiyi de parayla sağlarım şeklinde düşüncelerin sahibi oluyor. İş bu noktaya geldiğinde aile kurulması için sebep kalmıyor. Bütün bunlar ahlaki eksiklikle izah edilebilir. İşin ilmi ve ruhi izahı ben duygusunun iyi yönetilememesidir.
Evliliğin öncesinde böyle engelleyici  olan ben duygusu aile kurulduktan sonra da görevini sürdürüyor. Çekirdek ailenin iki tarafı aynı oranda ben duygusu geliştirmişse, fedakearlıktan uzak durmakta yarışıyorlar. Benim dediğim olacak fermanı, gerilimi, kavgayı fişekliyor. İki tarafın da sorumluluk duygusu, fedakearlık duygusu, selim aklı  devreye giremezse boşanma için yeter sebep şiddet devreye giriyor.
Çare: Evli insanların sorunlarını, aile içi tartışmalarını örnekleme ve hikeaye etme yoluyla onlara aile büyüklerinin anlatıp, çare göstermesidir. Her insanın kendi ailesi  ya da eşinin ailesi içinde saygı duyduğu, itibar ettiği bir kişi mutlaka vardır. O kişilere devlet, Aile Bakanlığı aile danışmanları vasıtasıyla  ilmi destek ve görev vererek sorunların sulha yönelmesinde etkili olunabilinir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yerel sivil toplum kuruluşlarından, eşlerin itibar ettiği ama eğitimi yeterli olmayan yakınlarını devlet denetimi ve gözetimi altında, davranış bilimi desteği vererek yararlanılabilir. Eşlerin  davranış bilimcisine gitmeyi deli doktoruna gitmem diye diretmeleri alışıldık bir durumdur. Bu durumda aralarında boşanmayı netice verecek eşleri yakından takip eden aile büyüklerinden birinin davranış bilimcisinden aldığı bilgilerle
Buhrandaki eşlere faydalı olabilir diye düşünüyorum. Yani sorun yaşayan eşlerin davranış bilimcisine gitmesinden ise sözü geçen birinin giderek ondan aldıklarını satması ve aile içindeki sorunu izale etmesi daha kabul edilir görünüyor. Ailelere Bakanlık adına sorun çözücü,  ahlakı sağlam, itibarı yüksek kişilere bilgilendirme toplantıları düzenletilebilir.
 
Edebiyat alanında parçalanmış aile, eksik aile, tek ebeveynli aile gençlerinin evlenme öncesi, evlenme sonrası yaşadıkları, yaşayacakları hikeaye ile, roman ile, sonra da sahne temsili ve ekranda işlenebilir.
Müslüman dünyada sağlam ailenin inşası temennisiyle düşünen insanlarımıza başarılar diliyorum.