AİHM’de, 15 Ekim’de yapılan duruşmada Büyük Daire, “Ermeni soykırımını inkar etmek suçtur” diyen yasayı, 7’ye karşı 10 oyla ifade özgürlüğüne aykırı bulduğunu açıkladı.

AİHM’in bu kararı 1915 olaylarının soykırım olup olmadığı konusuyla ilgili değil, ama konunun tartışılmasını bile yasaklayan, Ermeni soykırımını inkar etmeyi bile suç sayan yasaları geçersiz kılarak, konunun tartışılmasının önünü açmış oluyor.

İsviçre 2005’ yılında Ermeni soykırımını inkar etmeyi suç sayan bir yasa çıkarmıştı. Doğu Perincek, aralarında rahmetli Rauf Denktaş’ın da bulunduğu Talat Paşa Grubu’yla birlikte Lozan’da yaptığı gösteride “Ermeni soykırımının emperyalist bir yalan” olduğunu söyleyerek tutuklanmayı göze almıştı. Amaçları, “Ermeni soykırımını inkar etmek suçtur” diyen yasanın çağdaş hukukla bağdaşmadığını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla bütün dünyaya duyurmak, tarihi gerçekleri ortaya çıkarma yönünde yapılan çalışmaların, tartışmaların, yayınların engellenmesini önlemekti.

Lozan Meydanı’nda yaptığı konuşma nedeniyle Perincek, beklendiği gibi, 9 Mart 2007’de Lozan Mahkemesi tarafından mahkum edilince, AİHM’e başvurdu.

Perincek bu bilinçli adımlarla, başta Fransa olmak üzere, bazı Avrupa ülkelerinin “Ermeni soykırımını inkar etmek suçtur” diyen yasalarını AİHM’in vereceği kararlar üzerinden geçersiz kılmayı hedefliyordu.

Çünkü, günümüzde uluslararası hukukun üst hukuk normları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yetkili kıldığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yorumları ve kararlarıyla oluşturuluyor. AİHM’in hak ve özgürlüklere ilişkin aldığı kararlar bağlamında oluşturulan içtihatların uluslararası bağlayıcı özelliği olması, evrensel hukukun temel taşlarını döşüyor.

Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” diyen Perincek, Lozan Mahkemesi tarafından, ‘ırkçı ayrımcılık’ gerekçesiyle cezaya çarptırılmış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2. Dairesi ise 17 Aralık 2013 tarihli kararında, ‘ifade özgürlüğü’ vurgusu yaparak, İsviçre’yi haksız bulmuştu. İsviçre de bu karara itiraz ederek, davayı Büyük Daire’ye taşımıştı.

AİHM’in temyiz organı olarak görev yapan Büyük Daire, 28 Ocak’taki ilk duruşmada tarafların savunmalarını yapmalarına karar vermişti.
İlk duruşmanın yapıldığı 28 Ocak’ta Doğu Perinçek’in Ergenekon davası kapsamında yurt dışına çıkış yasağı bulunuyordu. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Perinçek’in “Büyük Daire oturumunda kendini savunabilmek” gerekçesiyle yaptığı müracaatı değerlendirerek yasağı kaldırmıştı.

KARAR 7’YE KARŞI 10 OYLA ALINDI

AİHM’de, 15 Ekim’de yapılan duruşmada Büyük Daire, “Ermeni soykırımını inkar etmek suçtur” diyen yasayı, 7’ye karşı 10 oyla ifade özgürlüğüne aykırı bulduğunu açıkladı.

AİHM’in bu kararı 1915 olaylarının soykırım olup olmadığı konusuyla ilgili değil, ama konunun tartışılmasını bile yasaklayan, Ermeni soykırımını inkar etmeyi bile suç sayan yasaları geçersiz kılarak, konunun tartışılmasının önünü açmış oluyor.

ŞİMDİ NE YAPMAMIZ GEREKİYOR?

Bugüne kadar 1915 olayları konusunda çok değerli araştırmalar yapıldı. Prof. Dr. Kemal Karpat’ın, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun, Prof. Dr. İbrahim Öztek’in, Şükrü Server Aya’nın, Mehmet Perincek’in yabancı kaynaklarda yaptığı araştırmalara dayanarak ortaya koyduğu eserler, “Ermeni soykırımının emperyalist bir yalan” olduğunu çok açık bir anlatımla ve belgelerle ortaya koymaktadır. Biz bu eserleri gerektiği gibi dünya kamuoyuna ulaştıramadık; bu eserleri yazan bilim adamlarının ve araştırmacıların sesini gerektirdiği gibi duyuramadık. Hep kendimiz söyledik, kendimiz dinledik.

Bizim çok haklı olduğumuz konuda bile bu derece başarısız olmamız, Türkiye’yi bir takım asılsız suçlamalar üzerinden kontrol altında tutmak isteyenleri cesaretlendirdi.

Demokrasi ve insan haklarının beşiği sayılan bir iklimde yer alan Avrupa ülkeleri bile “Ermeni soykırımını inkar etmek suçtur” gibi, ifade özgürlüğü ile hiçbir şekilde bağdaştırılması mümkün olmayan yasalar çıkarabildiler. Bu yasalara dayanarak mahkumiyet kararları verebildiler. Verebildiler, ama bu insanlık ayıbı yasalar, yalnız Avrupa’nın değil, evrensel hukukun da saygın bir kuruluşu olan AİHM tarafından ifade özgürlüğüne aykırı bularak iptal edildi.

ÇOK ARADILAR, AMA TEHCİRİ SOYKIRIMLA İLİŞKİLENDİRECEK BELGE BULAMADILAR

Dışişleri Bakanlığı, İsviçre'yi mahkum eden, 17 Aralık 2013 tarihli AİHM İkinci Daire kararının onanması anlamına gelen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin Perinçek davasıyla ilgili kararını “Soykırım iddiasını tek ve mutlak gerçek olarak kabul ettirme gayretlerine, bu iddianın sorgulanmasını dahi yasaklayan girişim ve uygulamalara karşı demokrasi ve hukuk ilkelerine dayanan çok güçlü bir uyarı olarak görmekteyiz” şeklinde değerlendirildi.

Ermeni soykırımına ilişkin iddialar, I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı’nın çöktüğü, İstanbul’un işgale uğradığı dönemde uluslararası boyuta taşınmış, Ermeni tehcirine ilişkin bilgi belgeler toplanmış, pek çok masum insan “ Ermeni soykırımına gerekçe oluşturabilmek adına, kurulan düzmece mahkemeler tarafından yargılanıp idam edilmişti. Müttefiklerin bütün aramalarına rağmen, Osmanlı arşivlerinde Ermeni tehcirini soykırımla ilişkilendirecek yeterli bilgi ve belge bulunamamıştı.

II. Dünya Savaşı sonrasında, Hitler’in Yahudi soykırımı araştırmaları paralelinde, Ermeni soykırımı iddiaları, dünya kamuoyuna, Asala terör örgütünün eylemleri üzerinden duyurulmaya çalışıldı.

Ermeni soykırımı konusunda, soykırım tanımlanmasına uygun yeterli belge ortaya koyamayan Avrupalı dostlarımız, peşpeşe, Ermeni soykırımını suç sayan yasalar çıkarmaya başladılar. AİHM’im son kararı olmasa, Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülke de benzer yasalar çıkaracaklardı.

PERİNCEK’İ KUTLARKEN, CENNETMEKAN RAUF DENKTAŞ’I, “MİLLİ ŞEHİT” BOĞAZLAYAN KAYMAKAMI KEMAL BEY’İ RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ

Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” diyerek yola çıkan ve “Ermeni soykırımını inkar etmek suçtur” diyen yasayı çıkaran İsviçre’nin Lozan kentinde gösteride yaptığı konuşmayla bilinçli olarak suç işleyerek konuyu AİHM’e taşıyan ve çağdaş hukukla asla bağdaşmayan yasaların iptalini sağlayan Perincek’i kutlarken, ilerlemiş yaşına rağmen başından beri davanın içinde yer alan, Lozan’daki gösterilere katılan Cennetmekan Rauf Denktaş’ı ve yabancıların Osmanlı hükümetine yaptıkları baskılar nedeniyle,1915 tehcir olaylarındaki uygulamalarından dolayı suçlanarak, kurulan düzmece bir mahkeme tarafından idama mahkum edilen “Milli Şehit” Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’i rahmetle, minnetle anıyoruz.