FATMANIN KALEMİNDEN ÜNLÜLER

Günümüz aşklarının inadına yalnızlıkların ozanı, ölmeyen aşkların, sevdaların olduğunu şarkıları ve şiirleri ile dile getiren hala Anadolu’da “ya benimsin ya toprağın” denilen aşkların var olduğunu kanıtlarcasına kalemini konuşturan, aşkların, sevdaların, yalnızların şairi Ahmet Selçuk İLKAN 1975 yılında katıldığı ‘’aşk ‘’konulu bir şiir yarışmasında “Hatırlar mısın?” İsimli şiiri ile ilk birincilik ödülünü kazandı. Bundan sonra sanatında merdivenleri aralıksız yorulmadan, bıkmadan başarılarına başarı katarak tırmanan ünlü şair 1000 in üzerinde besteye imzasını atmıştır. Sanatçının 13 şiir albümü 13 şiir kitabı bulunmaktadır. Onlarca sanatçının yorumları ile dinlemeye doyamadığımız kalplerimizi okşayan şarkıların mimarı her eve her kalbe ulaşabilen o eşsiz şairimiz, ozanımız ve bestekârımız Ahmet Selçuk İLKAN sımsıcak yüreğini bize açtı. Yepyeni projeleri ve samimi duyguları ile bize verdiği cevaplarla bizleri onurlandıran şairimize ve dillerden düşmeyen eskidikçe yenilenen şarkıların bestekârına soruyorum.

Kaç yaşında yazmaya başladınız? Yeteneğinizi Nasıl Keşfettiniz?

Hayatımı şiirle bütünleştirdiğim yıllara geriye dönüp baktığım zaman ilkokul çağlarına giderim. Çünkü benim abim ayaklı bir kütüphane idi. Abim bana şiiri, şairi ve ülkemin çok değerli yazarlarını, romanlarını hepsini çok iyi tanıttı. Ben daha ilkokuldayken yazmazdan önce çok değerli şairlerimizin şiirlerini ezberleyerek hayata başladım. Ortaokulda lise yıllarında hep bu şiirlerle büyük ödüller ve dereceler aldım ama şu bir gerçek niçin kendi şiirlerimi okumuyorum diyerek yola çıktım ve liseli yıllarda yazdığım şiirlerle çok değerli ödüller aldım ve sonrada medyadan ödüller aldım ve böylece hayatımın şiirle olan yolumu başlatmış oldum.

Zirvede kalmayı nasıl başardınız?

Zirvede kalmanın tek yolu vardır. Çalışmak, çalışmak, çalışmak ve vazgeçmemek. Hayatım hep çalışarak ve her gün yeniden yaptığım alt yapısını geliştirerek, olgunlaşarak düzeltmeye çalıştım. Eğer bir başarı varsa bunda yılların alın teri ve yılların çalışkanlığı var diye düşünüyorum.

En çok ilham kaynağınız ne oldu?

Şüphesiz insan. Çünkü hayatımızın başrolünde her yerde bir insan vardır. Bu bazen bir sevgilidir, bazen bir anne, bazen yalnız bir adamdır. Bazen hayat ile savaşan yorgun yüreklerdir. Bunların hepsini mümkün olduğu kadar sesli resmini çekerek şiire dönüştürdüm. Çünkü şiir sesli bir resimdir, resim sessiz bir şiirdir. Dolayısı ile hayatta karşılaştığım her insanın analizini yaparak hayat hikâyesini araştırarak omları notalara dökmeye, mısralara çaba harcadım. Bunun için bu şarkılar yazıldığında benim değil herkesin şarkısı oldu. Ve bu şarkı benim şarkım diyen kalabalıklar benim şarkımı yaşatırlar. Çünkü zamanı aşmak, zamana meydan okumak gibi bir yeteneği var sanatçıların. Bende mümkün olduğu kadar yazdığım şarkılarla ölümsüzlüğü yakalamak adına eserlerime mümkün olduğu kadar insan ruhunu taşımaya çalıştım. Ne mutlu bana ki otuz yıl önce yazdığım şarkılar hala aynı tazeliğini koruyor ve bugün yeniden okunuyor. Buda bir sanatçı için bir şair için en yüksel bir ödül, en güzel bir duygudur. Çünkü hayatta her insan beğenilmek ve takdir edilmek özlemi ile yaşar ve şımarmadan yaşamalıdır diye düşünüyorum. İlk ödülden sonra acaba bugün ne yazabilirim diye bu topraklara borcumu nasıl öderim her günaydın dediğimde aklıma gelen ilk duygular bunlar oluyor.

Her yazdığınızda insanlar kendilerinden bir şeyler buluyor. Nasıl insanların gölüne girip kalplerini fethederek onlara hitap edercesine yazabiliyorsunuz?

Her şairin, her yazarın üçüncü bir gözü olması, gizli bir kamerası olması gerekir. Yazdıklarımın mutlaka yüreğe dokunması gerekir diye düşünüyorum ve yazdığım her şarkıda bir insan yüreğini bir insan belleğini, bir insan ruhunu mümkün olduğu kadar eşelemeye çalışıyorum. İnsanı iyi tanıyorum sanıyorum. Daha doğrusu yaşadığım dünyanın, yaşadığım toprağın insanını, insanımızı iyi tanıdığımı zannediyorum. Başarımın en büyük payı da bu. Mümkün olduğu kadar romantik yazıyorum. Realist romantik benim için bu yazdıklarım. Çünkü bir insan için “saçının teline ömrümü veririm” diyen şarkılar yazmıyorum. Veya “senin için gökten yıldızları koparırım” diyemem. Çünkü böyle bir gerçek yok. “Ayağı kırılmış o tahta masa senden çok vefalı çıkmış sevgilim” diyebiliyorum. Veya “ne zaman iki satır yazmaya kalksam hep sana, hep seni, ip gibi yazıyorum” deyip, biraz gerçeklere dokunuyorum. Yazdığım şarkıların birazda büyüsü, formülü bu sırrın içinde.

Birçok sanatçı sizin eserlerinizi okudu ve okuyor. En çok hangi sanatçıya şarkı verdiniz?

Ben burada çok şanslıyım. Şöyle diyebilirsiniz yaşadığımız müzik dünyasında şarkı vermediğiniz sanatçı var mı diye. Hemen hemen bakıyorum yok gibi. Çünkü ayakta alkışlanan bütün sanatçılara şarkılarımı verdim ve hemen hemen hepsiyle tanıştım. Her tarzda çalıştım. Türk sanat müziği, Türk halk müziği, Taverna müziği, Özgün müzik hepsine eserler üretmeye çalıştım. Ama şöyle geri dönüp baktığım zaman en çok çalıştığım kişiler Ümit BESEN, Ferdi TAYFUR, Coşkun SABAH, Selami ŞŞAHİN gibi isimler oldu. Ama bazen bir tane bile eser verdiğimiz sanatçının o şarkı ile bütünleştiğini de görmüşümdür. Dolayısı ile hiç kimseyi ayırt etmiyorum. Yazdığım bir giyimçizer bir modelist gibi düşünüyorum. Yazdığım her şarkının kime uyabileceğini düşünerek o şarkıyı ona götürüyorum. Örneğin “Gözler Kalbin Aynasıdır” derken Emel SAYIN’ a gidiyorum, “Hani Bizim Sevdamız” derken Bülent ERSOY’ a gidiyorum, “Anılar”, “Hatıram Olsun” derken Coşkun SABAH’ a gidiyorum, “Ya Seninle, Ya Sensiz” derken Selami ŞAHİN’ e gidiyorum, “Sabahçı Kahvesi”, ”Bana Sor” gibi şarkılarla Ferdi TAYFUR’ a gidiyorum, Kurşuna Gerek Yok” derken İbrahim TATLISES’ e gidiyorum.

Yani bu besteleri yaparken bu şarkıyı bu sanatçı okur diye düşünerek mi yazıyorsunuz?

Tabi, elbette buna göre yazıyorum. Yoksa başarılı olamazsın. Yani bir elbise gibi düşünün, düşündüğünüz bir modele eğer o elbiseyi yakıştıramazsanız bence istediğiniz randımanı, istediğiniz sonucu alamazsınız. Fotoğrafta bile çirkin çıkar. Dolayısı ile o çok önemli hassas bir denge. Ben şarkılarımı yazarken kime ne yazdığımı, neden yazdığımı, nasıl yazdığımı hep ölçerek yazarım.

Unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız?

Unutamadığım çok anı var ama en güzel anım Zeki MÜREN le ilgiliydi. Ona ulaşmak için çok çaba sarf etmiştim. Yurt dışındaydım. Ona şarkı veremeseydim gözlerim açık giderdim. Sevgili Zeki MÜREN’ e ulaşmam gerekiyordu. Ona yıllar sonra ulaştığımda hayatımın en güzel şarkısını vermiştim. Yirmi altı dakikalık “kahır mektubu” şarkısıydı. Ona giderken bu yirmi altı dakikalık şarkıyı okur mu okumaz mı diye çok heyecanlanmıştım. Bizim şarkılarımızın normal süresi üç veya dört dakikadır. Ama o beni kucaklayarak bu şarkıyı okudu. O şarkıyı tüm Türkiye kucakladı ve ondan sonra o şarkı bizim kilit noktamız oldu. Bu şarkının sonrasında da Zeki MÜREN’ le uzun yıllar birlikte anımsandık.

Sizce Türkiye de sanatçılar hak ettiği değeri bulabiliyor mu?

Sağlığında bilmezlerdi değerini, ölümünde mermerden yaptılar kabrini. Ne yazık ki ülkemizde böyle halk tarafından çok seviliyorlar alkışlanıyorlar sanatçılar ama gerçekten sarması gereken kucaklaması gereken yöneticiler tarafından ne yazık ki kaybettiğimiz gün, cami avlusunda, cenazesinde ve sonrasında kucaklanıyorlar. Tıpkı Barış MANÇO’ da, Neşet ERTAŞ’ ta, Cem KARACA’ da, Aşık MAHSUNİ’ de ve daha sayamayacağım bin yıllık sanatçılarında olduğu gibi ölünce daha çok kıymete biniyor ve seviliyorlar.

Yeni projeleriniz var mı, şu anki projeleriniz nelerdir?

Bu yıl benim otuz beşinci sanat yılım. Dolayısı ile Türkiye’de en çok sevilen otuz beş sanatçı benim otuz beş şarkımı okuyorlar. Yani otuz beş ses, otuz beş nefes 26 Ekim benim doğum günümde albümü çıkarmayı planlıyoruz. Güzel bir gece olacak. Çok heyecanlıyım. Çünkü yıllar yılı verdiğim şarkılarımın belki de bir bayramı bir düğünü olacak. Bugün tarihe yazılacak. Aynı zamanda da bir projem daha var. Yazdığım şarkıların hikâyelerini anlatan bir kitap çıkartacağım. Onun heyecanı içindeyim.

En çok sevdiğiniz yemek nedir, yemek yapar mısınız?

Çocukken bana fazla kilo almamak için yasaklamışlardı aslında ama ben makarnayı çok seviyorum. Yemek yapamam fakat iyi bir melemen yapabilirim diye düşünüyorum.

Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?

Boş zamanlarımda hemen kolum, omuzlarıma şiir dokunuyor. “Hey! Beni unutma” diyor. Ve şiir yazıyorum yalnızlığım da.

Spor yapar mısınız?

Hafta sonları yürüyüş yapıyorum. Onun dışında da dinç ve sağlıklı kalmak adına bir fitness salonuna gidiyorum.

Sizin söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Dünyada en güzel şey sevilmek ve sevgiye layık olmak diye düşünüyorum. Bir ülkenin şairini yaşarken bu kadar sevmesi alkışlaması, konserlerimize gelen kalabalıklar ve şarkılarımızın takipçileri, sevenlerimiz hep bize mutluluk vermişlerdir. Onlara çok borcumuz var diye düşünüyorum, özellikle ben kendi adıma söyleyeyim. Onun için bugüne kadar çok şarkılar yazdım ama aslında yazmak istediğim düşündüğüm ve onlara armağan etmek istediğim içimde çok ciddi şarkılar var. Beklesinler güzel şarkılar geliyor.