Ağrı dediğimizde hepimizin içinde olumsuzluk belirsede, vücudumuzun muhteşemliği içerisinde yaşamımızın devam etmesini sağlamaktadır. Ağrı yaşamımızda bilinçaltı ile aynı özelliklere benzer şekilde çalışmaktadır. Bir an için ağrı hissetmediğinizi düşünün. Mesela ayağımıza batan bir camın farkında olmayız ve bu farkındasızlık kan kaybından ölmemize neden olur.. Yada elimizin herhangi bir şekilde kesilmesini fark etmezsek dolaşım sistemi düzenlenerek ordaki iyileşmeyi sağlayamaz. ..Örneğin; sert bir sandalyeye oturduğumuzda baskı altında kalan damazda dolaşım azaldığı için ağrıyı hissederek yer değiştiririz. 

Ağrı bütün duygulardan önceliklidir. Engelli çocuklarımızın limbik sistemlerinde hissetmek istemedikleri bir duygu olduğunda ellerini dişlerler ve beyin önceliğini ağrıya verir ki hissetmek istemedikleri duyguyu bastırabilirler.

Ağrı ikiye ayrılır. Birincisi akut ağrı.. Akut ağrı için batıcı ağrı, keskin ağrı, hızlı ağrı tabirleri kullanılmaktadır. Örneğin; vücudumuzun bıçakla kesilmesi sonucu hissettiğimiz ağrı akut ağrı olarak nitelendirilmektedir ve genelde derin dokularda bu ağrı bulunmaz. Daha yüzeysel bölgelerinde bulunur.

İkincisi kronik ağrı. Yanıca ağrı yada sızı gibi isimlendirilebilir. Bu tür ağrı derin dokularda ve organlarla birlikte deride bulunmaktadır. Sancı ise mide bağırsak ve idrar yollarında içinde boşluk bulunan organların duvarında bulunmaktadır. 

 Ağrı eşiği ; Ağrıyı meydana getiren uyaranın şiddetine ağrı eşiği denilmektedir. Yapılan bir araştırmada sıcaklık ve ağrı arasında bağlantıda 45 derece sıcaklıkta insanların ağrı hissetmeye başladığı 47 derece sıcaklıkta herkesın ağrı hissettiği ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada ağrının algılarında ırk durumunun önemli olmadığı sosyal ekonomik durum ile beyinsel inançlar etkili olduğu ortaya çıkmıştır. 

Bu da ağrının oluşumunda bilinçaltımızda yaşadığımız olay ve durumların etkili olduğunu göstermektedir. Vücudun duyu alıcılarının çoğu duyarsızlaşma gösterebilir iken ağrı duygusunun duyarsızlık göstermemesine önemli bir bilgi  koku alan bir odaya girdiğimizde belirli bir süre sonra koku alam reseptörlerimiz duyarsızlaşmaya başlamasıdır. Oysa ağrı reseptörleri duyarsızlaşma gösteremezler bu da yaşamımızı devam ettirmek için bir mekanizmadır. Kan kaybı yaşadığımız bir travmaya ağrı reseptörleri duyarsızlaştıysa kan kaybından ölmemize neden olur. 

     

Burada önemli olan kanser gibi önemli hastalıkların son evresinde ağrıyı azaltmak gerçekten ne kadar doğru ya da bazı rahatsızlıklardan duyarsızlaşma yaratacak ilaçlar bedenimizin şifalanmasını azaltıyor olabilirmiş. Ağrı ile ilgili Aristo nun hissel olduğuna dair teorisini kronik ağrı için kabul ediyorum ve doğru buluyorum. Bu yaklaşım ile kendimin yarattığı holografik nlp , holografik hipnoz, duyusal alan terapisi, nefes ve beden tekniklerinden oluşan şifa sanatlarından kişiye uygun olanı seçerek şifalanma sağlamaktayız.

   

 Ağrı her zaman sizi size hatırlatır…