Hiç şüphe yok ki insan hayatın da birinci önceliği özgür olmasıdır. Belki hiç böyle bir sıralama yapmamış olabilir siniz. Bazılarınız farklı bir sıralama çizelgesi çıkarabilir, sağlık ya da parayı ön sıraya alarak Benim sıralamam bu şekil de, şartlar ne olsa da, nasıl seyretse de, birinci sıra da özgür olmalı insan. Özgürlüğün olmadığı ya da kısıtlı hallerin de ne yapar, nasıl yaşar, konuşulabilir elbette de mutluluğu nasıl mümkün olacak. Yaratılmışız ve yaşamın için de yaşıyoruz, hayatın ortağı, müdahiliyiz.

Bazı okurlarımın gözaltı, tutukluluk halleri ya da hapis cezası almış durumları da olabilir. Milyonlarca insanımız için de benim içinde ifade verme halleri, tutukluluk, gözaltı halleri, yaşanmışlıklarım vardır. Hapishane nedir bilmem, okuduklarım ve izlediğim filmler, belgeseller kadardır bilgim. Ne şekil de ve nasıl olduğu bilginiz dahilin de, en azından ben kadar tahminleriniz içeriğindedir. Haberler ve gazete aktarımlarından şunu öğrenmiştim ki, bazı ağır suçlar için ağır cezalar verilmekte ve müebbet cezaya ağırlaştırılmış eki yapılmaktadır. Bu kadar hazırlama, ön hazırlık yeterli, konumuza gelelim. Yazı da başlıkta da olduğu gibi ağırlaştırılmış özgürlüğü yorumlayacağım. Öyle ya, hepimiz özgürüz de, nasıl, özgürlüğün kısıtlı, ağırlaştırılmış halini yaşıyoruz. Hüküm giymiş suçu sabit birisi hapishane hayatın da dahi fazladan kısıtlamalar ve hak mahrumiyeti ile yaşıyor. Özgürüz, her mana da özgürüz de, özgürlük kelimesinin gereğince bir hayat sürebilmekte miyiz. Dünya halkları için de benzeri yorumlar yapılabilir tabi ki, konumuz ve yorumlamam, ülkem ve milletim.

Günübirlik hareketlerimizden, yaşamsal çaba ve tavırlarımıza kadar, hep bir yasak, sınır, tedirgin haller de değil miyiz. En basit, en sıradan sorulara dahi muhatap kaldığımız da endişe taşımıyor muyuz. Doğayı düşünün biran, insan eli ve katkısı olmaksızın döngü devam da ve alabildiğince özgür. Evcil dışında ki hayvan türlerini düşünün, yine sonsuz özgürlük için de yaşamlarına devam etmekteler, en kötü düşmanları insanlar işlerine karışmayana kadar. İnsan, sen, ben, bizler hayatımızı rahat kılma adına bilim ve teknoloji ürünlerini yaşamımıza alırken, özgürlüklerimize ağırlaştırılmış kararlar, kurallar yasaklar katmıyor muyuz. Dünya da kabile hayatı, çadır hayatı yaşayan yok, ben bilmiyorum. Yaşamlarımız rahat ve kurallar dahilin de devam edebilsin diye devlet yapılanması tarafından yönetilerek yaşıyoruz. Devlet yapılanması ve kural, kanun koyanlar insan, kural ve kanunları uygulamaya koyup idamesini sağlayan yine insan. Farkın da olarak ya da olmayarak daha rahat yaşamak adına her kural ve kanun özgürlüğümüze ağırlaştırma getirmiyor mu? Yazarken dahi derin düşünmelere gark olmuş hallerdeyim. Düzen bu ve geri dönüşü ve tam özgür halimizi geri almak mümkün değil. Yaşadığımız asırları, yılları bir yana kaldırın, her günümüz bir önceki güne göre kısıtlanarak devam etmekte. Emperyalizm ve kapitalist uygulamalar farkın da olsak da olmasak da ilk başta özgürlüğümüzde kısıtlamalara giderek başlıyor işine. Kişi ve zümre katkılarını da katarsak işin içine, suç işlemedik, istem dışı da olsa kaza ya da eksilmelere sebep olmadık, mülayim düz bir hayatımız var. Çevremiz de özgürlük halkamız var ve her bireyin halkasına değecek kadar büyük. Kimselerin özgürlük sahasına müdahale etmeksizin, çıkardığımız kural ve kanunlar her an özgürlük halimizi, çemberimizi daraltıyor. Özgür olarak geldik dünyaya, yaşarken özgürlüğümüzü ağırlaştırılmış, daraltmış yapan bizler, insanlarız.