Adnan Oktar: ‘’ Fitneye kapıyı kapatmak için referandumda EVET! ‘’


Adnan Oktar ile Özel Sohbet


Türkiye’nin önemli isimlerinden Adnan Oktar ile röportaj gerçekleştirmek için Çengelköy’de bulunan yerlerine davet edildim. Harun Yahya mahlasıyla 300 adet kitap yazdı. 70’den fazla dile tercüme edildi. Yaratılış Atlası isimli kitabı 7 tam kilogram ve tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. A9 TV’de canlı yayınlanan sohbetleri ve Adnan Oktar’ın kedicikleri ile gündemden düşmüyor. Adnan Oktar ile referandum sürecinden, televizyon sohbet programına, kediciklerden Trump’a kadar birçok konuyu konuştuk…

Ülkece referanduma gidiyoruz. Sizin bu referandumada oyunuz ne yönde olacak?

Hepsinden önce tüm kardeşlerimizin gönlü çok ferah olsun, sonuç her ne olursa olsun Türkiye için hayırlı olacak inşaAllah. “Hayır ya da evet çıkarsa felaket olur” gibi düşünceye hiç kimse sahip olmasın. Türkiye’de ilk defa referandum olmuyor, daha önce de milletimiz defalarca sandığa gitti. Bizim milletimiz vicdan ve irfan sahibidir. En güzel kararı verecektir. 

Değişen anayasa maddeleri konusunda ben çok inceleme ve araştırma yaptım, konuyu her yönüyle değerlendirdim, uzmanlarla da görüştüm.  Hayır diyen kardeşlerimizin doğru ve haklı yönleri var ama Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Böyle olağanüstü dönemlerde önceliğin fitnenin izale edilmesi olduğunu düşünüyorum. Türkiye daha yeni darbe girişiminden çıktı, içte ve dışta terörle mücadelesi devam ediyor, İngiliz derin devletinin çok yönlü bir kuşatması olduğu görülüyor. Ülkemizin başında bu kadar çok konu varken, Türkiye’nin boğulması ihtimali karşısında vicdanım rahat etmedi. Fikri sabit olmak doğru değil, bir şeyin hayırlı yönleri görülüyorsa o hayra yönelmek gerekir. “Hayır” diyenler içinde çok temiz ve kıymetli insanlar var, ama aynı zamanda halka ve Müslümanlara nefretle yaklaşan, ellerinde imkan olsa dünyayı milletimize dar edecek bazı insanlar da var. Bu çok net görülüyor. “Hayır” konusunda bazı tereddütler olsa dahi başta Sn Bahçeli olmak üzere, vatan sevgisine ve devlete sadakatine güvendiğimiz kişilerin “Evet” diyor olması da güzel bir güvence. Tayyip Hocam’ın da vicdanına güveniyoruz, vatana hizmet dışında bir gayesi olmadığını, bölünmeye kesinlikle karşı olduğunu biliyoruz. Özetle, Türkiye için böyle zor bir dönemde yeni zorluklar oluşmasını istemediğim için, fitneye kapıyı kapamak için “Evet” diyorum.

Hayır diyenler terörist midir Sayın Adnan Oktar?

”Hayır” diyen haindir, teröristtir” gibi bir üslubu asla kabul etmem. “Hayır” diyen de “Evet” diyen de bizim insanımız, bu vatanın evladı. Referandumda yapılacak en doğru yöntem halka maddeleri detaylı açıklamak, yararları şunlar diye göstermek ve halkın vicdanına güvenmektir. Kararsız kesime de konuyu anlatmak için sevgi, şefkat, sevecenlik çok önemlidir. Bu kesimlerin tedirginliklerine anlayışla yaklaşmak lazım. Ak Parti nasıl MHP ile birlikte hareket ediyorsa, CHP’yi de Saadet Partisini de BBP’i de hatta HDP içinden insanlarımızı da yanına alacak bir birlik siyaseti izlerse çok güzel olur. Türkiye şu anda klasik siyasi rekabetin devam edeceği bir dönemde değil. Birlik içinde hareket etmek zorundayız. Tayyip Hocam geçtiğimiz günlerde milli seferberlikten bahsetmişti. İstirham ediyorum, bu seferberlik konusunu geliştirerek gündemde tutsun. Kardeşlik, dostluk, ittifak, maneviyat seferberliği ilan etsin. İç ve dış düşmanlara karşı partiler üstü milli tutum oluşturalım. Dediğim gibi çok büyük olaylar göreceğiz. Hadislerin işaretlerinden de bu anlaşılıyor. Ama kardeşlerimiz hiç sarsılmasınlar. Türkiye’ye hiçbir şey olmayacak inşaAllah. Çünkü Türkiye Mehdiyetin koruması ve bereketi altında, sonunda her şey çok güzel olacak .

A9 TV kanalınızda canlı sohbet programlarında sırdaşı bir tarzınız var. Diğer dini programlardan farklısınız...

Sohbet programlarım din programı değil. Benim de alimlik ya da din adamlığı iddiam yok. Programlarda siyaset, tarih, dünya derin devletleri gibi gündeme dair her konudan konuşuyoruz. Kuran da okuyoruz. İnsanların bir kısmı din denildiğinde, dinden bahseden insanların belli kalıplarda olmasına alışık oldukları için belki şaşırıyorlardır. Bazı insanlar da din sadece camide olur zannediyorlar. Oysa din hayatın tamamıdır. Benim hayatımın her anı din. Kuran her an her yerde okunur. Bir insan Plajda olur Kuran okur, eğlence mekanında olur Allah’ı anar, Allah’ın yarattığı müziğe ve güzelliklere hamd eder. “Müzik, sanat, eğlence varsa din olmaz ve Allah anılmaz” demek şeytanın insanlara ve Müslümanlara oynadığı büyük bir oyundur. Bu yanlış düşünce bir çok insanın dinden uzaklaşmasının, dinin hayatlarından çıkmasına sebep oldu. Oysa din hayatın tamamıdır, hayatın her noktasında vardır.

Çevrenizde yakışıklı erkekler ve güzel kızlar var. Önemli olan kalp güzelliği değil midir?

Allah’ın çevremde güzel kadınlar, güzel insanlar yaratması çok büyük bir nimet. Bu güzellik Allah’ın bana bir lütfu. Güzelliğe aşık bir insanım, çünkü Allah’ı çok seviyorum. Güzelliğin sahibinin Allah olduğunu biliyorum. Güzel bir kadını, güzel bir evi, eşyayı, sanat eserini övdüğümüzde aslında hep Allah’ı övüyoruz, Allah’a şükrediyoruz. Bir insanı güzel kılan zaten o insanın ruhudur, yani Allah korkusu, Allah sevgisi, derinliği, tutku gücü, kalitesi, incelikleri görebilmesi ve tüm bunları takdir edebilmesi insanı güzel kılar. Gerisi et kemiktir ve et kemikle güzellik olmaz. Dikkat ederseniz et kemiğe dayalı bir anlayış olduğunda samimi bir sevgi de oluşmuyor, küçük bir hastalıkta ya da mal kaybı söz konusu olduğunda bile nedense sevgileri bir anda bitiyor. Benim arkadaşlarım gerçekten çok güzeller, ama şunu da unutmayın tüm müminler, yani samimi olan tüm insanlar güzeldir. Çirkin mümin yoktur. Ve benim arkadaşlarımı asıl güzel ve etkileyici kılan imanları, sevgiye olan duyarlılıkları, iffetleri, temiz ahlakları, tevazularıdır. Dikkat ederseniz fiziken güzel olan çok kadın görebilirsiniz ama benim arkadaşlarımı çekici kılan bambaşka bir şey var, insanların ilgisini çeken bambaşka bir şey. İşte bu onların imanı, Allah sevgileri ve kaliteli ruhlar.

Programda yanınızdaki hanımların ismi neden ‘Adnan Oktar’ın kedicikleri’ olarak yayıldı?

Bunu daha önce de çok anlattım, kedileri gerçekten çok seviyorum. Kadınlarla kedilerin birbirine benzeyen çok tatlı özellikleri var. Sevgiyi bilmeleri, kendilerini sevdirmeyi bilmeleri, sıcak kanlı olmaları, sevecen olmaları gibi... Ben arkadaşlarımı severken çoğu insanın basmakalıp kullandığı ifadelerle değil, içimdeki Allah sevgisi ve coşkusuyla, çok içten ifadelerle duygularımı dile getiririm. Kız arkadaşlarımı kedilerin güzel özelliklerine benzeterek sevmem de herhalde ilk başta insanların dikkatini çekti, sonra bu şekilde kaldı.

Sayın Adnan Oktar Hiç evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı düşünmediniz mi? 

Ben ömrümü tamamen Allah’a, İslam’a ve Kuran’a adadım. 1979’dan bu yana ilmi çalışmalarımı sürdürüyorum. Defalarca iftiraya maruz kaldım, göz altına alındım, tutuklu yargılandım, hiçbir geçerli dayanağı olmaksızın haksız yere akıl hastanesine kapatıldım. İşkence gördüm, suikast girişimleriyle karşılaştım. Ve her bir suçlamadan tamamen beraat ettim. Akıl sağlığımın yerine olduğuna dair GATA raporu var. Böyle bir dava ve mücadele hayatı içinde evlenmek ve çocuk sahibi olmak mümkün değil. Üstelik dünyada bu kadar çok acı varken, her gün denizlerde çocuklar boğuluyor, hastanelere okullara bombalar yağıyor, milyonlarca insan çadırlarda yaşıyorken, kendim için Allah’ın rızasını kazanmanın yolunun bunları düzeltmek için gayret etmek olduğuna inanıyorum. 

Kedicikler programlarınızda neden sürekli olarak sizi çok sevdiklerinden söylüyorlar Adnan Hocam?

Müminlerin birbirini sevmesi Allah’ın özel olarak yarattığı bir güzellik. Samimi sevgi Allah’ın sadece müminlere verdiği bir nimet. Bazı insanlar sevgisizliğe, alaycılığa, laf sokmaya, birbirlerinin gıyabında aleyhte konuşmaya o kadar alışmışlar ki birbirini seven insanlar gördüklerinde şaşırıyorlar. Ama şöyle acı bir gerçek de var ki, dünyada bir çok kadın hayatı boyunca bir kez bile gerçek sevgisini, tutkusunu verebileceği bir insanla göz göze dahi gelmeden yaşayıp gidiyor. Kadınlar çok akıllı varlıklar, çok detay görebilen, incelikleri gören, tutkuyu çok iyi bilen varlıklar. Ama karşılarındaki insanın da o tutkuyu hak edecek derinlikte, kalitede, sevgi anlayışında olması lazım. Kadın karşısında o tutkuyu alabilecek derinliği bulamayınca hayatı boyunca bir an bile sevgisini kimseye sunmadan yaşıyor. O tutkuyu sunabileceği bir akıl gördüğünde de tüm benliğiyle sonsuza kadar bağlanıyor. 

Bazı dindar kesimler sizleri eleştiriyor. Sohbet programında “bebeğim, bir tanem” gibi iltifatlar neden yer alıyor diye soruyorlar.

Bu eleştirileri yapanlara Kuran’dan delil getirmelerini istediğimde hiçbir cevap veremiyorlar. İnsanların bir çoğunun eleştirisi Kuran’ı değil, atalarından öğrendikleri hurafeleri veya yanlış gelenekleri temel alan eleştiriler oluyor. Kuran’da helaller ve haramlar belirlidir. Kuran’da dansın, müziğin, iltifatın, neşenin haram kılındığına dair hiçbir hüküm yoktur. Tam tersine dünyanın tüm güzellikleri müminler içindir ve tüm bu nimetler ahirette de yalnızca müminlerin olacaktır. Müslümanların Allah rızası için birbirlerine duydukları sevgileri de bir nimettir. Kız arkadaşlarımın bana olan sevgisi, onların samimiyetlerinden ve imanlarından kaynaklanan güçlü bir duygu. Sevdiği hiç kimsesi olmayan ve kendisini seven tek bir kişi dahi bulamayan bazı kimseler bu sevgiye haset ediyor olabilirler. Ama boş yere kendi canlarını yakıyorlar. Haset en çok haset eden kişinin kendisine zarar verir. Bunun yerine Müslümanların birbirlerine duydukları sevgiden, bağlılıktan mutluluk duymaları ve bu güzel duygunun güçlenmesi için dua etmeleri gerekir, o zaman Allah onların da kalbine ferahlık verir. 

Sizin camianıza kimler katılabilir, başvuru şartlarınız nelerdir?

Televizyondaki sohbet programımıza da okuyuculardan buna benzer sorular çok sık geliyor. Orada da söylüyorum; “İki fotoğraf, muhtarlıktan ikametgah belgesi ve sabıka kaydı ile başvurabilirsiniz” diye. Şaka bir yana tabi, daha önce de defalarca söyledim, biz ne bir tarikat ne de bir cemaatiz. Allah rızası için birbirine seven arkadaşlarım var benim. “La İlahe İlAllah Muhammeden Resulullah” diyen herkes benim kardeşimdir. İslam Birliği için gayret eden herkes benim canımdır. 

Neden Harun Yahya ismini kullanıyorsunuz?

Harun Yahya ismi, inkârcı düşünceye karşı mücadele eden iki Peygamberin hatıralarına hürmeten ve onların isimlerini yâd etmek amacıyla Harun ve Yahya isimlerinden oluşturulmuş bir müstear isimdir.

Amerika Birleşik Devletleri’ne farklı bir başkan geldi. Müslüman olduğu gerekçesiyle 7 ülkeden girişleri yasaklamaya çalıştı fakat hukuk buna izin vermedi. Donald Trump’ın başkanlığı dünyayı nasıl etkileyecek?

Ben Trump’ın samimi bir insan olduğunu düşünüyorum. Dindar olması çok güzel. “Amerikan rüyasını yeniden canlandıracağım” diyor, bu da çok güzel. Bu zaten benim yazılarımda bir iki yıldan beri gündeme getirdiğim bir konuydu. Amerikan rüyasını, yani “dindar, maneviyatı güçlü, neşeli, sevecen Amerikan ruhunu” yeniden canlandırması çok güzel olur. Obama, Marksist kökenden gelen bir insandı ve izlediği siyaset Amerika’nın ruhunu adeta elinden aldı. Trump şimdi bu tahribatı ortadan kaldırabilir. Bunun için önceliği dindarlığı ve maneviyatı güçlendirecek çalışmalar olmalı. Vize kısıtlaması, duvarların örülmesi gibi adımlar bir çözüm olmaz. Çözüm maneviyatın canlandırılmasıdır. Her ay düzenli olarak Museviler, Hristiyanlar, Müslümanları bir araya getiren toplantılar düzenlesin, dindarlar arasındaki dostluğu güçlendirsin. Nitekim ben bu çağrıyı yaptıktan hemen sonra  böyle bir toplantı düzenledi ve her üç dinin temsilcilerinden yüzlerce kişiyi bir araya getirdi. İkinci olarak da Amerika’nın silah giderlerini mümkün olduğunca azaltsın. Rusya ile dostluğunu pekiştirsin ve karşılıklı saldırmazlık paktı imzalasınlar. Böylece hem Rusya hem Amerika silahlara ayırdıkları parayı yarı oranda azaltabilir ve buradan elde edilecek geliri halklarının refahına harcayabilirler. Tabii Trump’ın tüm bunları başarabilmesi için İngiliz derin devletinin Amerika üzerindeki baskısına karşı direnç gösterebilmesi gerekecektir. Bunun için de yalnız bırakılmaması önemlidir. Putin, Tayyip Hocam, tüm Türk ve İslam devletleri Trump’ı desteklerse Trump’ın cesur, güzel işler yapabileceğini düşünüyorum. Yanlış yaptığı şeyler olursa da, ki her insanın hatası olabilir, doğru olan kendisine gösterildiğinde, eleştiri yapıldığında hatasını düzeltecektir.

Röportaj: Anıl Sural

twitter.com/AnilSural